Meydan Nedir? Türkiye’de Meydanların Tarih Boyunca  Gelişimi
  1. Anasayfa
  2. Kavramlar

Meydan Nedir? Türkiye’de Meydanların Tarih Boyunca Gelişimi

0
Reklam Sponsoru

Meydanlar, insanı içinde bulunduğu çevreden belli bir ölçüde ayırırken aynı zamanda içinde yaşamsal etkinliklerin ve faaliyetlerin gerçekleştirilebildiği çevre olarak tanımlanan kamusal dış mekanlardır. Meydanlar aynı zamanda kentin kimliğini ve kişiliğini ortaya koyan önemli kentsel yapılardır. Meydanlar kent içinde toplanma ve dağılma alanları olup kent sirkülasyonunun sağlandığı yerlerdir.

Bu kamusal dış mekanlar, kentlilerin toplanacağı, birbirleriyle karşılaşarak kaynaşacakları aynı zamanda hep birlikte kendilerini ifade edebilecekleri, kültürlerini yaratacakları; özgür, toplumsal uzlaşmanın sağlandığı açık alan-açık yeşil alanlar olarak nitelendirilebilirler. Bu açık yeşil alanlar kent dokusu içinde yapısal unsurlarla çevrelenmiş tüm kentle ilişkilendirilmiş açık ortak alanlardır. Kentlerde hayatlarını sürekli kapalı alanlarda geçiren kentliler için nefes alma olanağı sunmaktadır. Kent içinde toplu etkinliklerin ve törenlerin gerçekleştirildiği insanların bir arada vakit geçirerek beraber güldüğü kimi zaman beraber hüzünlendiği, ağladığı toplumsal bilincin ve bağın güçlendiği mekanlardır.

Türkiye’de Meydanların Tarih Boyunca Gelişimi

Meydanlar kültürümüzde önemli bir yere sahiptir. En basit örneği olarak herkesin az çok bir fikir sahibi olduğu köy meydanları; genellikle köyün tam ortalarında yer alan, içinde büyük bir çınar ağacı barındıran, köyün en açık, herkese hemen hemen eşit uzaklıkta meydanları vardır. Buralarda köylüler bir araya gelerek gerek sosyal etkinliklerini (düğün, sünnet, bayram…) hep birlikte gerçekleştirdikleri,  gerekse de sorunlarına çözüm bulmak birbirlerine yardım etmek maksadıyla bir araya geldikleri köy meydanları aslında ülkemizde meydan kavramının kültürümüzün bir parçası olduğunun en iyi örneklerindendir.

Yunanda tiyatrolar; Roma döneminde kollessumlar, sirk alanları, stadyumlar halkın toplandığı mekanların başında gelmektedir.

Ortaçağ Avrupası’nda daha çok Pazar yerleri, şenlik ve tören alanı olarak kullanılan toplanma alanları dönemin kültürel ve daha ziyade dini etkileri nedeniyle kilise, katedral gibi dini yapıların çevresinde konuşlanmıştır.

Türkiye Selçuklu dönemi incelendiği zaman genellikle askeri idmanlar ve spor müsabakaları için meydanların sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. Dini bayramların kutlandığı, cemaatle namaz kılınan, dönemin sosyal faaliyetlerin yapıldığı ve aynı zamanda cezai yaptırımların halkın gözü önünde gerçekleştirildiği alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunların dışında kaynaklardan elde edilen bilgiler doğrultusunda o dönemlerde savaşlarda yakalanan esirler meydanlarda toplanıyordu. Yani anlaşılacağı üzere Türkiye Selçuklu Devleti döneminde meydanlar önemli bir yer tutmaktaydı, gerek sosyal hayatın devamlılığı gerekse de insanların etnik ve kökenleri ne olursa olsun bir arada bulunabildikleri alanlar olmuştur.

Osmanlı Dönemi incelendiği büyük ve açık alanların Pazar yeri ve eğlence merkezi olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu alanlar meydan kavramına en yakın yerlerdir. Bunun sebebi Osmanlı Devletinin kapalı bir yapıya sahip olmasıdır. Dönemin kültürel ve dini yapısına binaen meydan kavramının camilerin etrafında yer aldığı dikkat çekmektedir. Meydanlar yine insanların bir araya geldikleri, Pazar yerlerinin kurulduğu, fermanların halka okunduğu, dini bayramların ve şenliklerin, kutlamaların gerçekleştirildiği alanlar olmuştur. Osmanlı Devletinde batılılaşma hareketlerinden sonra meydan kavramının geliştiği dikkati çekmektedir.

Osmanlı Dönemi Meydan Örneği

Cumhuriyet dönemi ve sonrasına bakıldığı zaman meydanlar genellikle devlet dairelerin önünde gelişmeye başlamıştır. Bu durum sonucunda meydanlar devlet kurumlarının kontrolünde oluşturulan ve kullanılan yerler olarak algılanmıştır.  Ancak 27 Mayıs ihtilalinden önce İsmet İnönü’nün Kızılay meydanında iktidara karşı bilinçli bir eylem başlatması bu algıyı yıkan ilk olaylardandır bir tanesidir. Bu olay sonrasında halk meydanları sesini duyurabilmek için kullanmaya başlamıştır.

Toplumsal mücadelenin ve bu mücadelenin mekana yansımasının en net tarihleri 1976 ve 1977 1 Mayısları olmuştur. 1 Mayıs 1976 yılında Taksim Meydanında ilk kitlesel 1 Mayıs mitingi gerçekleştirilmiştir. 1977 1 Mayıs’ı devletin mitinge engel olması isteği sonucunda kan dökülen olayların yaşanması mekanı simgesel bir hale bürümüştür. Bu miting sonucunda mekan somutluk kazanmış, ileriki yıllarda yaşanan olaylar Taksim Meydanını hafızalara miting ve eylem alanı olarak kodlamıştır.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Yavaşlayan Şehirler ve Hızla Koşturan İnsanoğlu

1990’lara gelindiğinde bir takım hakların kazanılması düşünce ve ifade özgürlüğü haklarının elde edilmesiyle örgütlenme ve bu örgütlenmenin mekana yansıma süreci tekrar başlar.

Zaman içinde meydan kavramı sadece miting alanı olmaktan çıkıp insanların bir arada sosyal ve kültürel bir çok etkinliğine ev sahipliği yapan mekanlara dönüşürler.

İzmir Konak Meydanı

Kaynakça

Peyzaj Mimarı

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir