Gelincik doğada bulunan en zarif çiçeklerdendir. İnce dallı, narin yaprakları ile derin anlamlar ifade eden bir bitkidir. Gelinciğin kırmızı yapraklarının ince ve sedefimsi dokusu kişinin yüreğinin inceliğini, hassaslığını simgelemektedir. Japonlarda gelinciğin ömrü insan hayatına da benzetilmektedir. ‘Gelincik insan ömrü gibidir. Dünü vardır, yaşanmıştır. Bu günü vardır, yaşıyordur. Ama yarını belli değildir.‘ diyerek tanımlanır.
Roma kazılarında lahitlerin üzerinde gelincik figürlerinin olması gelincik çiçeğinin insanlık açısından oldukça köklü bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir. En çok dikkat çeken kısım ise Antik Yunan mitolojisinde gelincik çiçeğinin kullanım şeklidir. Gelincik ilk olarak, ekin ve buğdayın simgesi olan tanrıça Demeter’in uykusuzluğuna çare oluşuyla konu edinen mitoloji ile karşımıza çıkmaktadır.
Ana tanrı ve bereketin simgesi olan Zeus, dördüncü evliliğini Demeter ile yapmıştır. İnsanlara ekmeyi ve biçmeyi öğreten Demeter ise yeryüzündeki tarımdan sorumlu olan bir tanrıçadır. Zeus ile Demeter’ in bu birlikteliklerinden ise Persephone isminde bir kız çocuğu olmuştur. Persephone, bir gün arkadaşlarıyla beraber çiçek toplarken yeraltı tanrısı olan Hades’le karşılaşmıştır. Hades Persephone’ye aşık olur ve onu yeraltına kaçırır. İnanışa göre yeraltı, yani ölüler diyarında yemek yiyen birin oradan çıkabilmesi mümkün değildir. Persephone’de kendine yenik düşer ve yeraltında bir nar tanesi yer. O sırada çocuğundan ayrı kalan Demeter ise yollara düşer. Gecelerini gündüzlerine katar ancak Persephone’yi hiçbir yerde bulamaz. Bu sebeple hayata küsen Demeter, yemeden içmeden kesilerek uykusuz günlerin pençesine yakalanır. Bereket tanrıçası olarak bilinen Demeter’in güçten düşmesi ise bereketin kesilip kıtlığın baş göstermesine neden olur. Demeter’in uykusuzluğu karşısında yeryüzündeki gidişatı fark eden uyku tanrısı Hypnos, yere bir tohum atar ve bu tohumdan kırmızı çiçekler açar. Bu çiçekler şimdiki bilinen ismiyle “Gelincik” çiçekleridir. Ardından Hypnos, açan bu çiçekleri toplar ve Demeter’e bir gelincik çorbası hazırlar. Çorbayı içen Demeter, kendini derin bir uykunun içerisinde bulur. Bu mitolojide gelincik çiçeği uyku ve bereket anlamına karşılık gelmektedir.
Oluşturduğumuz bakış açıları, odaklarımız karşısına bir dünya resmeder. Güçlülük ve güçsüzlük yalnızca bir bakış açısıdır. Yaşanmışlıklar ve aynı zamanda yaşamamışlıklar da. Ömrümüz bize bahşedilen bir toprak olsun ve biz de bu topraklara sıkı sıkıya sarılan “Gelincikler” olalım. Gücünü toprağından alan, narinliğini yalnızca dış görünüşüne hapseden… Gelincik çiçekleri asla bir saksıda yaşayamazlar. Odaklarımıza resmettiğimiz dünya, küçük bir saksının oldukça uzağı olsun. Yaşadığımız dünyanın, masumiyet dolu bir resim sergisine dönüşmesini, köklerimizin toprağa ne kadar sarıldığı değil, koparılacağımız vakte kadar nasıl bir resim oluşturduğumuz önemli olan. Sağlıkla ve masumiyetle kalın…