Oyun Kavramı ve Çocuk Oyun Alanları
  1. Anasayfa
  2. Peyzaj Mimarlığı

Oyun Kavramı ve Çocuk Oyun Alanları

0
Reklam Sponsoru

Dünya üzerinde biz insanlar için yaşam alanları yaratma çabamızda önemli noktalardan biri de çocuk oyun alanlarıdır. Oyun oynamak büyülü bir eylemdir. Peki oyun nedir? 

OYUN NEDİR? 

Literatüre bakacak olursak oyun; zorla yapılmayan, eğlenmek ve bir tat almak amacıyla girişilen fiziksel ya da zihinsel etkinliktir. Ama oyunu tek bir cümle ile tanımlamak mümkün değildir. Oyun sürekli olarak rekreasyon kavramı ile karıştırılmaktadır. Ancak ikisi çok farklı şeylerdir. Rekreasyon; bireyin ruhsal ve fiziksel olarak yenilenmesidir ancak oyun bu yenilenmeleri de barındıran ve çocuğun dünyayı, kendini tanıması, anlaması ve uyum sağlaması için eğitici fonksiyonları içeren bir aktivitedir. Oyun ve öğrenme kavramları birbirinden çok da farklı değildir. Bir yetişkin için oyun eğlencedir ama çocuk için bir deneyimdir. Çocuk oyun oynarken dünya ile ilişkisini öğrenir ve hayatta kalma hissini yakalar. 

29 Kasım 1959 yılında Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi’ni kabul etmiş ve bu bildirgenin en başında çocuklar arasında sınıf ayrımı yapılmaksızın tüm çocukların bu maddelerde eşit hakkı olduğunu ifade etmiştir. Günümüzde ise çocukların eşit olduğu ve ayrım olmayan tek nokta oyundur. Oyun oynamak her çocuğu eşit kılar. Bir salıncakta bulutlara doğru yükselirken, bir kaydıraktan aşağı doğru süzülürken her çocuk eşittir. Her çocuk oyun oynama hakkına sahiptir. 

ÇOCUK OYUN ALANLARININ KENT İÇERİSİNDEKİ DURUMU VE ÖNEMİ 

Kentlerimizde yaşam alanlarımızı tasarlarken avmler, sinemalar, kültür merkezleri ve bir sürü bina yapıyoruz peki ya çocuk oyun alanları? Doğada durum böyle değildir. Doğada oyun oynamak için bir alan yaratmanıza gerek kalmaz çünkü doğada her yer oyun alanıdır. Ağaçlar, kayalar, tepeler… Bir çocuğun doğada bir ağaca çıkarak, kayaların üzerinde dengede durmaya çalışarak, tepelere tırmanarak kendilerini ve dünyayı keşfetmeleri oldukça kolaydır. Oysa bizim kendi yarattığımız binaların arasına hapsettiğimiz kentlerde çocuklar için oyun alanları ya çok az ya da hiç yok. Çocuklar yetişkinlerin dünyasında yabancı gibiler. Kentsel tasarımda ve kent planlamalarında çocukların özgürce oyun oynama haklarını kullanabilecekleri mekan tasarımları görmek giderek zorlaşmakta.  

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Nerium Oleander - Zakkum Bitkisi ve Özellikleri

Oyun oynamak birçok kişiye çok da önemli gibi gelmese de aslında çocuk gelişiminin temelini oluşturur. Bedeni çalıştırır, el becerilerini geliştirir, kasları güçlendirir, sosyalleştirir, tehlikeyle baş etmeyi öğrenir, cesaret kazandırır, hayal ettirir, yaşatır, hissettirir, görmesini sağlar, duymasını sağlar tecrübe kazandırır, kendini tanımasına yardım eder ve en önemlisi diğer tüm çocuklarla eşit olduğunu anlamasını sağlar. Bu noktada kent planlamasında ve kentsel tasarımda birçok plancı ve tasarımcının ‘hadi şurada kalan alanı da yeşil alan yapalım hatta çocuk oyun alanı yapalım’ anlayışından çok, çocuk oyun alanı işlev şemasındaki ana ögelerden biri olmalıdır. Kentlerimizde araçlar için, binalar için ayrılan alanlar kadar çocuk oyun alanları için de alan ayırmış olursak çocuklar kendilerini tek bir alana kanalize etmek zorunda hissetmez ve bu tasarımın bir parçası olduklarını hisseder ve anlarlar. 

Çocuk oyun alanı tasarımı ve planlaması ile ilgili bir eğitim ya da daha doğru bir tabir ile bir üniversitede açılmış bir bölüm yok. Bizler Peyzaj Mimarları, Mimarlar, Endüstriyel Tasarımcılar, İnşaat Mühendisleri, Endüstri Mühendisleri başta olmak üzere bu alana yönelerek kendimizi geliştirip katkı koyabiliyoruz. Her şeyden önce bu işin içinden biri ve bu sektörde çalışan biri olarak en başta bunun bir tutku olduğunu söylemeliyim. Çocuk oyun alanları tasarlamak ve çocuğun o alanda kendini keşfederken ne hissedeceğini önceden hissetmeye çalışmak oldukça büyülü bir his bana kalırsa. Bu işin içinde olacak ve bu alanları tasarlayacak, planlayacak kişilerin çocuk oyun alanlarının kent içerisinde ne kadar önemli olduğu ve geleceğe ne kadar faydalı olduğu bilincine sahip olması gerekir. Hepimizin hemfikir olduğu gibi çocuklar gelecektir. Geleceği onlar belirleyecektir. 

ÇOCUK OYUN ALANLARI NASIL TASARLANMALI? 

Bu konuda uzman olmamakla beraber, bu alanda çalışan ve kendini geliştirmeyi hedef almış biri olarak öğrendiğim ve doğru olduğunu düşündüğüm birkaç tasarım kriterini sizlerle paylaşmak isterim.  

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Deniz Orgu: Adriyatik Denizi’nin Rüzgar Ile Ahenginden Doğan Melodisi

Öncelikle çocuk oyun alanı tasarlanırken her zaman bir bütün olarak ele alınmalıdır. Seçilen alanın çevresiyle olan etkileşimi ve bağlantıları iyi analiz edilmelidir. Bunun içinde proje aşamasında sorulması gereken bazı önemli sorular vardır 

  • Bu alanın kullanıcı kapasitesi yeterli mi?  
  • Alana rahat bir şekilde ulaşım sağlanabiliyor mu?  
  • Ulaşım sırasında güvenlik sorunu yaşanıyor mı?  
  • Çevresiyle bütünlük sağlıyor mu?  
  • Her yaşa hitap ediyor mu? (Bu soruları arttırmak elbette mümkündür) 

Tasarım kısmında daha detaya inecek olursak çocuk oyun alanı tasarımları doğadan ilham almalıdır. Başta da bahsettiğimiz gibi doğada oyun alanı yoktur doğanın her parçası bir oyundur. Çocukların doğada oyun oynarken öğrenebileceği şeyler sınırsızdır ve özgürdür. Bundan dolayı tasarımlarımızın doğadan esinlenmesi oldukça önemlidir. Bir ağaca çıkmayı, akan bir derenin üzerine kıvrılmış bir ağaç dalından yürümeyi, bir tepeye tırmanmayı, bir kayadan diğerine atlamayı taklit eden tasarımlar oldukça ilgi çekicidir.  

Tasarımcı, çocuk oyun alanını tasarlarken yerinde keşif yapmalı ve aslında yaratmak istediği tasarımı yaşamalı ve hissetmelidir. Çocuklar doğal olanı her zaman severler. Bu yüzden yaptığımız tasarımın doğadan ilham alan ve doğal hissini veren bir tasarım olduğundan emin olmalıyız ve ilk önce kendimiz alanın içinde bu hissi hissedebilmeliyiz.  

Son bahsetmek istediğim nokta ise güvenlik ancak bu herkesin doğrudan anlayacağı şekilde bir güvenlik kavramı değil. ‘Güvenli oyun parkları tehlikelidir.’ Evet bir kaynakta okuduğumda bana da çok tuhaf gelmişti. Ancak çocuğun kendini korumayı öğrenebilmesi için tehlikeyi yaşaması, görebilmesi ve baş etmeyi öğrenebilmesi gerekir. Burada bahsettiğimiz tehlike çocuk tarafından görülebilir ve elbette ölçülebilir olacaktır. Tehlikenin üstesinden gelmek maceradır ve çok yüksek oyun değeri taşır. Tabi ki başta hepimizin anladığı anlamıyla da güvenlik kavramı oldukça önem taşımaktadır. Tasarlanan oyun alanlarının çocukların göremeyeceği ve ölçemeyeceği tehlikeler taşımaması gerekmektedir. Teknik anlamda standartlara uygun olmalıdır. Ülkemizde ve dünyada bunu denetleyen kurumlar mevcuttur.  

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Renk Ve Eğlence: Zorlu Oyun Alanı

Buraya kadar paylaşmış olduğum tüm bilgiler, çocuk oyun alanları alanında çalışan biri olarak kendimi geliştirme yolculuğumda öğrendiğim ve çıkarımlar yaptığım bilgilerdir. bu anlamda çok daha fazla şey öğrenip, bu yolculukta öğrendiklerimi zaman zaman aktarmaya devam edeceğim.

Oyun oynama hakkını sonuna kadar yaşayan çocukların her biri kendisini, dünyayı ve diğer çocukları keşfeder. Öğrenir, yetişir, tecrübe kazanır. Oyunda kazanılan her şey çocuğu gelecekte bir adım daha ileri götürmeye basamak olur.  Oyun oynama hakkını çocukların elinden almamalı ve kent planlamasında, kentsel tasarımda ana maddeler olarak bu alanları planlayıp, tasarlayarak her çocuğa sahip olduğu oyun hakkını sunmalıyız.

Peyzaj Mimarı, Ege Üniversitesi, 3D Modelleme Uzmanı,

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir