Marakeş’in İlham Şehri Olduğunu Kanıtlayan 5 Eser
  1. Anasayfa
  2. Gezi Rehberi

Marakeş’in İlham Şehri Olduğunu Kanıtlayan 5 Eser

Reklam Sponsoru

Renklerin ve baharat kokularının sokakları şenlendirdiği, Afrika ve Arap kültürlerinin birbiriyle harmanlandığı büyüleyici bir ülke Fas. Otantik ihtişamıyla gözleri kamaştıran bir mimariye sahip olan Marakeş ise fasın en canlı kenti. Fantastik ve mistik yapısıyla insanı kendine çeken Marakeş; etkileyici tarihi, kıpkırmızı yapıları ve lezzetli mutfağıyla ilham kenti lakabını oldukça hakediyor. Şehir iki farklı yarıdan oluşmakta; Ortaçağ’da Sultan Yusuf Bin Taşfin tarafından kurulan antik duvarlar içindeki Old City olarak da tabir edilen Medina, diğeri de 20. yüzyıl başında Fransızlarca kurulan kolonyal Ville Nouvelle

Atlas dağlarının eteklerinde bulunan Marakeş, ülkenin ortasında başşehir konumundadır. Çöl ile Kuzey Fas arasında turizm önemli bir yer tutmaktadır. 1999 yılında krallığın başına geçen Kral 6. Muhammed’in reformcu yönetimi sayesinde Marakeş, dünyanın en çok tercih edilen turizm merkezlerinden biri olma yolunda ilerlemektedir.

Jamaa El Fna Marakeş’in sembol meydanı, UNESCO’nun ‘Milli Miras’ listesinde.

Kenti koruyan en önemli faktör, palmiye ağaçlarından daha yüksek binaların yapılmasını yasaklayan inşaat yasası; tabii bunun tek istisnası minareler! Marakeş; binalarda kullanılan  yörenin toprağından yapılmış tuğla ve sıva nedeniyle, Kırmızı Şehir olarak anılıyor. Tasarım, yetenek, estetik, emek, sanat… Bunlar her yerde karşınıza çıkıyor. Çok renkli çinilerden çeşmelerle dolu avlulara, süslü kapı tokmaklarından filigran gölgeler oluşturan pirinç fenerlere kadar her mimari ayrıntı fotoğraflanmayı hak ediyor. Bu yüzden de sanatçıların ve fotoğrafçıların oldukça ilgi gösterdiği bir kent burası..

1. Bin Yusuf Medresesi

Kentte en çok ilgi çeken yapılardan biri Medina’nın kalbindeki Bin Yusuf Medresesi. 1565’te Saadian Hanedanı tarafından yaptırılan ve dönemin en büyük okullarından biri. Hat sanatıyla süslü duvarlarının oluşturduğu farklı atmosfer ve ahşap oyma sanatının nadide örneklerini sergileyen yapı, ayrıca Kuzey Afrika’nın en büyük medresesi olma özelliğine sahip.

Eskiden bilim ve teknoloji eğitimi veren İslami bir okul olan yapı, bugün müze olarak kullanılıyor. “Hücre” adı verilen daracık öğrenci odaları, ortasında bir havuz bulunan sakin bir avluya bakıyor. Muhteşem  çinileri, sedir ağaçları ve hat işleriyle bu yapı muazzam bir uyum içinde. İbadet yerinde çam kozalağı ile palmiye motifleri ve nalı andıran kemerler insanı kendine hayran bırakıyor. İnşaası 16. YYda biten bu yapının -başta çini, taş ve ahşap olmak üzere- neredeyse tamamı el işçiliğiyle yapılmış. Avlusunun ortasında bulunan havuz islam mimarisine kanıt niteliğinde.

2. Kutubiye Camii

Kutubiye Camii, Djemaa El Fna Meydanı’nın paralelinde yer alan, 70 metrelik minaresiyle şehrin her yerinden görülebilen yalnız şehrin değil ülkenin de simge yapılarından birisi Koutoubia Camii. Marakeş’in en büyük camiisi olan Kutubiye, on üçüncü yüzyılda Berberi Kral Yakup Mansur zamanında yapılan ve her yüzü oymalar ve pencerelerle süslenmiş dikdörtgen formlu bir yapı. Yetmiş iki metrelik yüksekliği, sayısız portakal ağacının bulunduğu bahçesiyle ilham alınan Kutubiye Camii’nin aynısı İspanya’nın Sevilla kentinde yapılmış.

Caminin minaresinde merdiven olmadığı,sürekli dönen bir yoldan yürüyerek çıkıldığı ve ezanı okuyacak müezzinin minareye eşekle çıktığı söyleniyor. Muvahhidler’in en büyük mimari başarısı olarak kabul ediliyor bu yapı. Muvahhidler, 1146 ve 1248 yılları arasında, bugünkü İspanya topraklarının büyük bölümünün yanı sıra Kuzey Afrika’daki bazı toprakları da denetimleri altında tutmuş bir millettir.

3. Bahia Sarayı

19. yüzyılda Sultan Hasan’ın veziri Bou Ahmet için yapılan bu saray, muhteşem bir mimariye sahip. Bahia Sarayı ince işçiliği ile hem İslam sanatının hem de Fas mimarisinin en iyi örneklerinden biri olarak sayılıyor. Yapımı tam 14 yıl sürmüş, ve buna değmiş; göz alıcı ve derin detaylı işlemeler insanı büyülüyor adeta. Saraydaki avlunun etrafında çeşitli odalar yan yana dizilmiş her birinin tavan süslemeleri muhteşem güzellikte. İkinci avluya geçmeden önce Osmanlı’da selamlık denen yapıya benzer genişlikte bir salon bulunuyor. Tavandaki ufak camlı alanlardan içerisi aydınlanıyor.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  The Greenest Of The Green: Yeşil Çatı Projesi

Sarayın en önemli özelliği palmiyeler, sarmaşıklar ve limon ağaçlarıyla dolu bahçesi. Sarayın rengarenk mozaikleri büyüleyici, tavan süslemeleri, ahşap oymaları insanı hayran bırakıyor. İçerideki fayans döşemeleri, boyalı tavanlar ve şaşalı dekorasyonu zamanın ruhunu yansıtıyor. Fas Hanedanlığı ihtişamını layıkıyla günümüze taşımış bir eser Bahia Sarayı. İşçiliğiyle göz kamaştıran saraya, inşa edildiği on dokuzuncu yüzyılda, görkemli anlamına gelen Bahia ismi verilmiş.

4. Majorelle Bahçeleri

Şehrin kızıllığının içerisinde çivit mavisi bir stüdyo düşünün. Bu çılgınca fikir ancak bir sanatçıdan çıkabilir. Kırmızı ve mavi renkler birbirine zıt renkler olmasına rağmen, Marakeş kentinde bu renkler uyumlandırılmış. Bu dehşet uyumsuzluğun içerisinde aslında ahenkli bir uyum yakalanmış durumda.

Bu muhteşem eser Fransız ressam Jacquas Majorelle’in eseri. Fasın Fransız sömürgesi olduğu dönemde Fransız sanatçı tarafından, stüdyosunun da bulunduğu evinin etrafında tasarlanmış. Ressam, Fas hayatını anlatan eserleri ve tablolarında kullandığı Majorelle mavisi denen canlı mavi renk ile ünlenmiş.

Majorelle’in 1962 yılında hayatını kaybetmesinin ardından bahçelerin de bulunduğu mülkü bu kez de Fransız modacı Yves St Laurent satın almış ve bahçeleri yeniden dizayn etmiş. St. Laurent , 2008 yılında öldükten sonra külleri bu bahçeye savrulmuş. Bugün bahçede 5 kıtadan getirilmiş 300’den fazla bitki türü var. Bahçenin arka tarafında, Pierre Bergé’in, hayat arkadaşının anısını yaşattığı bir Roman sütunu bulunuyor. Diğer yandan, Majorelle Bahçeleri’nin içerisinde, İslam Eserleri Müzesi bulunuyor. Müzede, Saint-Laurent’in kişisel koleksiyonundan Kuzey Afrika kumaşları, Majorelle’e ait olan seramik, takı ve resim gibi parçalar bulunuyor.

5. Menara Bahçeleri

Menara Bahçeleri, on ikinci yüzyıldan bu yana Almohad Hanedanlığı üyeleri tarafından çalıştırılan bir çiftlik ve etrafındaki yemyeşil ormanlık bahçelerden oluşuyor. Atlas Dağları’nın eteğinde yer alan bu gizemli bahçeler, Marakeş’te en çok fotoğrafı çekilen yerlerden biri. 30 bin zeytin ağacına ve peyzajıyla bir bütün oluşturan içi süs balıklarıyla dolu dev bir havuza sahip olan Menara Bahçeleri içerisinde, ziyaretçilerin faydalanabileceği bir tesis ve mezdeh adı verilen piknik alanı yer alıyor.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Türkiye'de Hızlı Büyüyen En İyi 10 Ağaç Türü ve Özellikleri

Marakeş’in ilham, sanat ve tasarım şehri olduğunu kanıtlayacak daha onlarca mimari eseri mevcut. Maalesef yazıma bu kadarını sığdırabildim ama ilginizi çekerse dudak uçuklatan mimariye sahip tarihi evlerden restore edilmiş, oldukça modern bir o kadar da kendi tarihini koruyabilmiş bir çok konaklama mekanı var. Ve bir çok gezgin blogu .. Bahsettiğim iki konuyla ilgili internet sayfası linklerini okurlarımın beğenisine sunduğum bu yazının altına bırakıyorum..

Marakeş Rehberi

Marakeş – Açıl Susam Açıl

Peyzaj mimarı I İÜ Yüksek Lisans Öğrencisi

Yazarın Profili