Hızlı Git
Mezopotamya Uygarlığı Anadolu’da Van Gölü’nün güneyinden Basra Körfezi’ne kadar devam eder. Akad, Sümer Babil ve Asur medeniyetleri bir arada yaşamışlardır. Bu dönemde yaşayan uygarlıklar yüksek bilgi gerektiren mimarı sanatlar ve bahçe sanatları eserleri vermiştirler.
Mezopotamya Nedir?
Mezopotamya kelimesi nehir ve arası sözcüklerinin birleşiminden ortaya çıkmıştır. Mezopotamya bölgesi balçık bir bölgedir. Her iki nehrin suları arasında kalmıştır. Fakat bu sular arada alüviyal topraklarla taşınmış verimli bir bölge oluşmasını sağlamıştır.
Bu bölgede çok eskiden beri yaşam vardır. Fakat uzun süren bir otorite sağlanmamıştır. Bölge zaman zaman dış halkın veya kavimlerin saldırısına girmiştir. Bu da bölünmelere yol açmıştır. Sümerler ile başlayıp günümüze kadar devam etmektedir.
Mezopotamya Uygarlığı
Mezopotamya mimarisinde ilk yapılar kamıştan yapılıp üzerlerine balçık sıvanmıştır. Sonrasında pişmiş tuğlaya geçmişlerdir. Tuğlalarda desen izlerine rastlanamamıştır.
Yukarı Mezopotamya kısmında taşlar bulunuyordu. Aşağı Mezopotamya kısmında ise taş olmadığı için balçıktan yapılan tuğlalar kurutularak kullanılıyordu. Balçıktan ve sağlam olmayan malzemelerden yapıldığı için yapıların çoğu höyük şeklini almıştır.
Mezopotamya’da tek bir devlet olmadığı gibi var olan devletler de kendi aralarında sürekli tartışıyorlardı. Bu durum uygarlıkların yeterince gelişememesine sebep olmuştur.
Mezopotamya Mimarisi ve Sanat
Yapıların monoton ve dekoratif bir yapısı vardır. Mezopotamya mimarisi zengin yaratıcılık içeriyordu. Sütunlarda simetri ve dikey şekiller vardır. Süsleme sanatında başarılı olmuşlardır. Kaplarda, mimaride, silahlarda ve mobilyalarda bu süs ihtişamı belli olmaktadır. Gelişigüzel yapılmamıştır. Belirli bir düzeni vardır. Yılanları, bitki saplarını, çiçekleri, gülleri, palmiyeleri kendilerine motif olarak almışlardır. Yapılarda esas salonlar ve odalar birbirlerine bağlanmıştır.
Yaşam mekanlarında büyük salon önemli sayılmaktaydı. Gösterişli ve ihtişamlıydı. Mimari süsler geometrikti. Savaşçı heykellerini kapıların ve girişlerin önüne evdekileri kötülüklerden koruyucaklarına inandıkları için koymuşlardır.
Mezopotamya Mimarisi: Eski Sümer Çağı (MÖ 2600-2500)
Farklı halklar birlikte yaşamışlar, kültürel etkileşimde bulunmuşlardır ve savaşmışlardır. İlk sanat hareketi seramik üzerinde görülmüştür. Geometrik motifler vardır. Hayvan ve bitkilerde kullanılmıştır. Bu seramikler renklendirilmiştir.
Mezopotamya Mimarisi: Cemdet-Nasr Çağında Mimari
Baş heykeli vardır. Bunlar tapınaklarda kullanılmıştır. Gaura tepesinde bir mimari yapı bulunmuştur. Yapının içerisinde bir tane esas salon ve yan odalar vardır. Ortadaki uzun salondan, tapınağın yatay bir ayin sistemine göre hazırlandığı anlaşılmaktadır. Mühürler üzerinde ayin resimleri vardır. Tapınağa giriş kapısı yapının iki yanındaki girinti arasına konulmuştur. Giriş büyük bir salona açılmaktadır. Salonun ortasında mihrap vardır. Orta salondan yanlara girişler vardır ve bu da simetrik bir düzen olduğunu göstermektedir. İçerideki görüntü bu şekildedir fakat planlara bakıldığında Babil’deki kent kapıları gibi yüksekliklerinin eşit olmadığı görünmektedir. Süsleme ve heykel sanatı olmak üzere iki alanda incelenmektedir. Birinde soyut bir anlam var iken diğerinde gözlemsel bir açı vardır.
Mezopotamya Mimarisi: Mesilim Çağı (MÖ 2600-2500)
Eserleri arasında kahraman motifleri, yarı insan-yarı hayvan motifleri, vahşi hayvanlar, boğalar, yırtıcı kuşlar ve aslanlar vardır. El-Obed’de bulunan bakır rölyef bu çağın en eski eserleri arasında yer almaktadır. Vazo üzerinde alsan başlı kuş motifi yer almaktadır. Eser tamamen çizgilere dayanmaktadır. İnsan ve hayvanlar dekoratif duvar motiflerine yerleştirilmiştir. Yazı desenleri de vardır. Rölyef figürlerinde alın, burun ve çehre üçgen şeklinde düşünülmüştür. Legaş’da bulunan bir motifte aile resmedilmiştir. Kral başının üzerinde sepet taşımaktaydı. Bir elinde de bardak vardı. Kullanılan tuğlaların bir tarafı düz bir tarafı çıkıntılıdır. Kılçıklı şekilde dizilmekte ve böyle de bir desen oluşturulmaktaydı. Square Tapınağında bir düzen yoktu. Odalar ve yapı kare değildi. Simetri yoktu. Bütün olarak düşünüldüğünde bir evi anımsatıyordu. Bu tapınaktı Tanrı insanlaştırılmıştı.
Mezopotamya Mimarisi: Sümer Dönemi (MÖ 5000-1950)
İlk Sümerler: MÖ 5000-2400; Yeni Sümerler: MÖ 2150-1950
İran’ın yüksek yaylalarına yerleşmişlerdir. Fırat ve Dicle nehrinin sularını kanallarla tarlalarına kadar getirmişlerdir. Susa’daki en eski kalıntıları tanınmayacak hale gelmiştir. Hayvanların çok basit silüetlerini vazolara aktarmışlardır. Tapınaklarda mallarını koydukları depo kapılarına ne olduklarını simgeleyen sembol koymuşlardır. Bataklıktan dolayı sellerden korunmak için yüksek yerlere yerleşmişlerdir. Yerleşimlerin üstü dam şeklindedir. Yapıları korumak için kemer gibi değişik şekiller bulmuşlardır.
Konutlar: Bir avlunun üç yanını saran odalardan oluşmuştur. Bir girişi bulunur. Genellikle tek kat olur fakat rahat uyumak için yüksek girişler tercih etmişlerdir.
Tapınak ve Saraylar: Her kentte koruyu tapınağı ve yönetici sarayı bulunuyordu. Bölge çok kalın duvarlarla sarılmıştır. Sarayların belirgin planları yoktu. Sadece ihtiyaca göre avlu ve odalar konumlandırılmıştı. Tapınaklar basit bir platform veya terasta yer alıyordu. İçerisinde kült heykeli ve büyük salon bulunuyordu. Ziggurat adı verilen 3-7 kat arasında değişen tapınakları bulunuyordu. Giderek küçülen katlar halinde üst üste bir dizilimi vardır. En üst katında tapınak yeri yer alıyordu. Fırınlanmış tuğlalar kullanılmıştır. En üst kat tanrının indiği yer, zemin kat ise tanrının evidir.
Mezopotamya Mimarisi: Akkad Çağı
Kabartma formlu, görüntüye uygun hareketli, anatomiye düşkün bir sanatın ortaya çıktığı dönemdir. Derinliği olan bir heykel anlayışı vardır. Süsleyici ve insanı şaşırtan plastik bir anlatımı vardır. Esirlere yapılan işkence önemli bir durumdur. Savaş, zafer, esir iki kişi yan yana olarak anlatılmıştır. Elbiselerin altından vücut hatları belli olmaktaydı.
Mezopotamya Mimarisi: Eski ve Yeni Babil Çağı (MÖ 1945-4400; MÖ 626-539)
Ishtar tapınağı dönemin en önemlisidir. 3 farklı kutsal bölümü içeren dikdörtgen formludur. Özellikle Nebukadnazar’ın yaptırdığı eser dikkat çekmektedir.
İştar Kapısı: Şehrin en önemli kapısıdır. 12 metre yüksekliğinde iki kemerli kapısı vardır. Tuğlalar kullanılarak sağlanan renk önemli kılmaktadır. Mavi renkli fonun üzerine, sarı sırtlı tuğlalar dizilmiştir. Ejder ve boğa motifleri bulunmaktadır.
Kral Sarayı: Avlun çevresinde sıralanmış teraslar ve salonlardan oluşmaktadır.
Babil’in Asma Bahçeleri: Nebukadnezar’ın doğa aşığı karısı için yaptırdığı yapıdır. Yapay setler üzerine kurulmuştur. Günümüze kadar gelmese de tonozlu bir yapıda olduğu bilinmektedir. Teraslara çeşit çeşit ağaçlar dikilerek Fırat’dan su çekilmiştir.
Tapınak: Madruk adına yaptırılmıştır. 7 katlı, üst katına rampa ile ulaşılan 90m yüksekliğinde bir zigurattır. Büyük İskender yıktırıp tekrar yaptırak istemiştir fakat ömrü buna müsaade etmemiştir.
Mezopotamya Mimarisi: Asurlar
Savaşçıdırlar ve bu dağlık alanda olmalarıyla uyum göstermiştir. Fırınlanmış kerpiç tuğla ve sırtlı tuğlalar kullanılmıştır. En önemli özellik 3 girişli olmaları ve bu girişlerin sonlarında taht olmasıdır.
Konutlar: Binaların üstü düz toprak damdır.
Saraylar: Set ya da teras üzerine inşa edilir. Birbirine geçişleri olan avlular çevresinde sıralanmış salonlardan oluşur. Duvarlarında nakış izlerine rastlanır. İnsan başlı, kanatlı ve beş ayaklı çok iri boğa heykelleri sarayları korumaktaydı. Kabartmalı taş kaplı levhalar kullanılmıştır.