Hızlı Git
Hava, yaşamın temel taşlarından biri. Her nefes alışımızda, hayatımızın devamını sağlayan bu görünmez kaynağı içimize çekiyoruz. Ama ya bu hava, sağlığımızı tehdit eden zararlı parçacıklarla doluysa? İşte tam da bu noktada, hava kirliliği meselesi karşımıza çıkıyor ve peyzaj mimarlığı mesleği, bu soruna çözüm üretmede kilit bir rol oynuyor. Hava kirliliği, modern çağın en büyük çevresel sorunlarından biri. Özellikle büyük şehirlerde, fabrika bacalarından, araç egzozlarından ve diğer kaynaklardan salınan zararlı gazlar, havamızı zehirliyor. Bu durum, sadece nefes yolu hastalıklarına değil, aynı zamanda kalp problemleri ve hatta erken ölümlere bile yol açabiliyor. Peki, bu karanlık tabloda umut ışığı nerede? İşte burada peyzaj mimarlığı devreye giriyor!
Peyzaj mimarları, şehirlerimizdeki yeşil alanları tasarlayan ve yöneten profesyoneller. Onların yaratıcı dokunuşları, beton yığınları arasında nefes alma alanları oluşturuyor. Ama bu mesleğin önemi sadece estetik kaygılarla sınırlı değil. Peyzaj mimarlığı, aynı zamanda şehirlerimizin akciğerleri olan yeşil alanları planlayarak, hava kirliliğiyle mücadelede ön saflarda yer alıyor.
Bu yazıda, peyzaj mimarlığının hava kirliliğiyle nasıl savaştığını, Türkiye’deki durumu ve gelecek için umut vaat eden çözümleri ele alacağız.
Türkiye’de Hava Kirliliği Sorunu

“Türkiye’nin Havası En Kirli Kentleri”
Ülkemizin güzel şehirlerini düşündüğümüzde, aklımıza tarihi yapılar, kültürel zenginlikler ve doğal güzellikler geliyor. Ancak ne yazık ki, bazı şehirlerimiz bir başka “ünvan” ile de anılıyor: hava kirliliği.
Bu kapsamda Türkiye’de hava kirliliğinin en yüksek olduğu 20 bölge sırasıyla şöyle;
İskenderun (Hatay), Kadıköy-Göztepe (İstanbul), Iğdır Merkez, Osmaniye Merkez, Elbistan (Kahramanmaraş), Kadirli (Osmaniye), Karatay (Konya), Nazilli (Aydın), Nilüfer (Bursa), Kestel (Bursa), Merkez Ulupark (Manisa), Karatay-Karkent (Konya), Akdeniz-İstiklal (Mersin), Muş Merkez, Şahinbey-Beydilli (Gaziantep), Hakkari Merkez, Aydın Merkez, Batman Merkez, Şahinbey-GaskiD6 (Gaziantep), Denizli Merkez.
Hava Kirliliği İstatistikleri
Rakamlar bazen kelimelerden daha çok şey anlatır. Türkiye’deki hava kirliliği istatistikleri de durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor.Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de yaşayan nüfusun yaklaşık %60’ı, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) belirlediği sınır değerlerin üzerinde hava kirliliğine maruz kalıyor. Bu, kabaca her 10 kişiden 6’sının sağlığını tehdit eden bir hava soluduğu anlamına geliyor.Özellikle PM2.5 olarak bilinen ince partikül madde konusunda durum daha da vahim. Bu küçük ama tehlikeli parçacıklar, solunum yollarımızın en derinlerine kadar inebiliyor. Türkiye’nin büyük şehirlerinde PM2.5 seviyesi, DSÖ’nün önerdiği yıllık ortalama değerin 2 ila 5 katı arasında değişiyor.Azot dioksit (NO2) seviyeleri de endişe verici. Trafiğin yoğun olduğu İstanbul ve Ankara gibi şehirlerde, NO2 konsantrasyonu sık sık güvenli sınırları aşıyor. Bu gaz, özellikle astım hastalarını ve çocukları olumsuz etkiliyor.Kış aylarında durum daha da kötüleşiyor. Isınma amaçlı fosil yakıt kullanımının artmasıyla birlikte, özellikle kükürt dioksit (SO2) seviyeleri yükseliyor. Bu da asit yağmurlarına ve solunum yolu hastalıklarında artışa neden oluyor.
Uzman Raporları ve Değerlendirmeler
Uzmanlar, Türkiye’deki hava kirliliği sorununu alarm verici olarak nitelendiriyor. Türk Toraks Derneği’nin raporlarına göre, hava kirliliği Türkiye’de yılda yaklaşık 30.000 erken ölüme neden oluyor. Bu, trafik kazalarından çok daha fazla can kaybı demek.Dünya Bankası’nın değerlendirmelerine göre, Türkiye’de hava kirliliğinin ekonomik maliyeti yıllık 20 milyar doları aşıyor. Bu rakam, sağlık harcamaları, iş gücü kaybı ve çevresel zararları kapsıyor.Türkiye Çevre Mühendisleri Odası, özellikle termik santrallerin ve endüstriyel tesislerin emisyon kontrollerinin yetersizliğine dikkat çekiyor. Odanın raporlarına göre, mevcut yasal düzenlemeler ve denetimler, kirlilikle mücadelede yetersiz kalıyor.Akademisyenler ise şehir planlamasının önemine vurgu yapıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı, yeşil alanların artırılmasının ve akıllı ulaşım çözümlerinin uygulanmasının, hava kalitesini önemli ölçüde iyileştirebileceğini belirtiyor.Bu uzman görüşleri ve raporlar, Türkiye’nin hava kirliliği konusunda acil ve kapsamlı önlemler alması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Peki, peyzaj mimarlığı bu noktada nasıl bir rol oynayabilir?
Peyzaj Mimarlığının Hava Kirliliğiyle Mücadeledeki Rolü

Yeşil Alanların Önemi
Şehirlerimizde nefes almamızı sağlayan yeşil alanlar, aslında doğanın bize sunduğu en büyük hediyelerden biri. Peyzaj mimarları, bu değerli alanları tasarlarken sadece estetik kaygılarla hareket etmiyor; aynı zamanda çevresel faydaları da göz önünde bulunduruyorlar.Yeşil alanlar, adeta şehrin doğal hava filtreleri gibi çalışıyor. Ağaçlar ve bitkiler, fotosentez sırasında karbondioksiti emerek oksijen üretiyor. Bu süreç, havadaki zararlı gazların azalmasına doğrudan katkı sağlıyor. Örneğin, orta büyüklükte bir ağaç, yılda yaklaşık 22 kg karbondioksiti absorbe edebiliyor. Düşünsenize, bir parkta yüzlerce ağaç olduğunda bu etki ne kadar büyük olur!Ayrıca, yeşil alanlar havadaki partikülleri de tutuyor. Yapraklar ve dallar, rüzgârla taşınan toz ve diğer kirleticileri yakalayarak havayı temizliyor. Bu özellikle PM2.5 gibi tehlikeli parçacıkların azaltılmasında çok önemli.Yeşil alanların bir diğer faydası da mikroklima etkisi yaratmaları. Parklar ve bahçeler, çevrelerindeki sıcaklığı düşürüyor ve nem dengesini sağlıyor. Bu “şehir ısı adası” etkisini azaltarak, hava kirliliğinin yoğunlaşmasını engelliyor.Peyzaj mimarları, bu bilgiler ışığında şehirlerde stratejik noktalara yeşil alanlar yerleştiriyor. Trafik yoğun caddelerde ağaç koridorları oluşturmak, endüstriyel bölgelerin çevresine yeşil tampon bölgeler yaratmak gibi akıllıca çözümlerle hava kalitesini artırıyorlar.
Ağaçlandırma Çalışmaları
Ağaçlar, hava kirliliğiyle mücadelede en güçlü müttefiklerimiz. Peyzaj mimarları, şehirlerde ağaçlandırma çalışmalarına öncülük ederek adeta yeşil bir ordu oluşturuyorlar.Bu çalışmalarda sadece ağaç dikmek yetmiyor. Hangi türlerin nereye dikileceği, büyük bir uzmanlık ve planlama gerektiriyor. Örneğin, geniş yapraklı ağaçlar daha fazla kirletici maddeyi tutabiliyor. Çınar, meşe ve ıhlamur gibi türler bu açıdan oldukça etkili.Peyzaj mimarları, şehrin farklı bölgelerinin ihtiyaçlarına göre ağaç türleri seçiyor. Yoğun trafiğin olduğu yerlerde egzoz gazlarına dayanıklı türler tercih edilirken, endüstriyel bölgelerde hava kirleticilerini daha iyi absorbe eden türler kullanılıyor.Ağaçlandırma çalışmaları sadece parkları değil, caddeleri, meydanları, hatta bina çevrelerini de kapsıyor. “Yeşil koridorlar” oluşturarak, şehrin farklı bölgeleri arasında temiz hava akışı sağlanıyor. Bu, kirli havanın bir bölgede yoğunlaşmasını engelliyor.Ayrıca, ağaçlar sadece hava kirliliğiyle mücadele etmiyor; aynı zamanda biyoçeşitliliği artırıyor, gölge sağlıyor ve şehrin estetik değerini yükseltiyor. Yani bir taşla birçok kuş vuruluyor!
Dikey Bahçeler ve Yeşil Çatılar
Modern şehirlerde her metrekare değerli. İşte bu noktada peyzaj mimarları yaratıcılıklarını konuşturuyor ve dikey bahçeler ile yeşil çatılar gibi inovatif çözümler sunuyor.Dikey bahçeler, binaların dış cephelerini kaplayan bitki duvarları. Bu yeşil duvarlar, adeta dikey ormanlar gibi çalışıyor. Hem estetik açıdan göz alıcı bir görüntü sunuyor hem de hava kalitesini iyileştiriyor. Özellikle yoğun yapılaşmanın olduğu şehir merkezlerinde, dikey bahçeler nefes aldırıcı bir etki yaratıyor.Yeşil çatılar ise binaların üstünü kaplayan bitki örtüleri. Bu çatılar, şehrin sıcaklığını düşürüyor, yağmur suyunu filtreliyor ve enerji verimliliğini artırıyor. Aynı zamanda, havadaki kirleticileri de tutarak temiz hava üretimine katkıda bulunuyor.Bu yenilikçi yaklaşımlar, şehirlerdeki yeşil alan miktarını artırmanın yanı sıra, binaların enerji tüketimini de azaltıyor. Örneğin, yeşil çatılar binaların ısınma ve soğutma maliyetlerini düşürüyor, bu da dolaylı olarak hava kirliliğinin azalmasına yardımcı oluyor.Peyzaj mimarları, bu projeleri tasarlarken binaların yapısal özelliklerini, iklim koşullarını ve bitki türlerinin uyumunu dikkate alıyor. Sonuç olarak, şehirlerimizde yeşil alanlar artık sadece yatay değil, dikey olarak da büyüyor!
Sürdürülebilir Peyzaj Tasarımı
Peyzaj mimarlarının hava kirliliğiyle mücadelede kullandığı en etkili yaklaşımlardan biri, sürdürülebilir peyzaj tasarımıdır. Bu tasarım anlayışı, doğal kaynakları korunarak yeşil alanların oluşturulmasını ve çevresel problemlere karşı uzun vadeli çözümler geliştirilmesini esas alır. Özellikle hava kirliliği gibi acil bir sorun karşısında, sürdürülebilir yöntemlerin uygulanması daha yaşanabilir şehirler yaratmanın anahtarıdır.Sürdürülebilir peyzaj tasarımı her şeyden önce, mevcut doğal yapıları korumayı hedefler. Bu, var olan bitki örtüsünü ve doğal yeşil alanları tahrip etmek yerine onları geliştirmek ve entegre etmek anlamına gelir. Örneğin, bir park yapılırken bölgedeki mevcut ağaç türlerinin korunması, sadece çevreyi taşa betona teslim etmemekle kalmaz; aynı zamanda o ağaçların çevresel faydalarını sürdürmeye devam eder.Bu yaklaşımın bir diğer önemli noktası, yerel ve kuraklığa dayanıklı bitki türlerinin kullanılmasıdır. Türkiye’nin farklı bölgelerinde farklı iklim ve toprak koşulları olduğu için, peyzaj mimarları her bölgeye uygun bitki türleri seçerek verimliliği artırır. Böylece, bitkilerin sulama ve bakım gereksinimi azalırken, doğal koşullara uyum sağlayarak daha uzun süreli bir çözüm sunarlar. Sulama gereksinimini minimize etmek ise hem enerji tasarrufu sağlar hem de su kaynaklarının korunmasına yardımcı olur.Yağmur suyunun toplanarak yeniden kullanılması da sürdürülebilir peyzaj tasarımının önemli bir unsuru. Peyzaj mimarları, bu yöntemle suyun boşa gitmesini önler ve doğal su döngüsüne katkıda bulunurlar. Ayrıca, geçirgen yüzeylerin kullanımıyla şehirlerdeki sel riskini azaltır, böylece kirleticilerin su kaynaklarına taşınmasını da engellerler.Son olarak, sürdürülebilir peyzaj tasarımı, karbon ayak izini azaltma hedefiyle enerji tüketimini minimumda tutmayı amaçlar. Peyzaj mimarları, enerji tasarrufu sağlayan malzemeler kullanarak çevresel etkileri azaltır ve şehirlerin ekolojik dengesine katkıda bulunurlar.Göründüğü gibi, sürdürülebilir peyzaj tasarımı yalnızca bir şehir veya mahalle ölçeğinde değil; tüm çevre üzerinde olumlu bir etkisi olan, yenilikçi bir yaklaşımdır. Bu tür projeler, hava kirliliğiyle mücadelede bir adım ileri gitmemizi sağlıyor.
Türkiye’de Hava Kirliliğiyle Mücadele İçin Yapılan Çalışmalar

Yerel Yönetimlerin Girişimleri
Hava kirliliğinin azaltılması konusunda yerel yönetimlerin rolü çok büyük. Belediyeler, şehirlerdeki hava kirliliği kaynaklarını tespit ederek buna yönelik projeler geliştirme ve hayata geçirme sorumluluğunu üstlenir. Türkiye’nin çeşitli kentlerinde bu doğrultuda yeşil alan projeleri, bisiklet yolları yapımı ve ağaçlandırma kampanyaları gibi önemli adımlar atıldı.Örneğin, İstanbul’da başlatılan “Yeşil İstanbul Projesi”, şehrin farklı bölgelerinde yeni parklar oluşturmayı ve yeşil alanları artırmayı hedefliyor. Bu girişim sadece insanların dinlenebileceği yerler yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda daha temiz bir hava için katkıda bulunuyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik Planı” da ulaşım kaynaklı hava kirliliğini azaltmaya yönelik atılmış önemli bir adım. Trafiği azaltmak için teşvik edilen toplu taşıma ve bisiklet yolları, yakıt tüketimini azaltıyor ve dolaylı olarak kirletici salınımını düşürüyor.Bunun dışında, Eskişehir gibi daha küçük ölçekli şehirlerde de dikkat çeken projeler mevcut. Eskişehir Belediyesi, vatandaşların aktif olarak katılabileceği ağaç dikme kampanyaları düzenliyor ve bu sayede halkın çevre farkındalığını da artırıyor.
Ulusal Projeler ve Politikalar
Türkiye genelinde hava kirliliği ile mücadele için uygulamaya konulan ulusal projeler de mevcut. Özellikle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, hava kalitesini artırmak adına çeşitli adımlar atıyor. Hava Kalitesi İzleme İstasyonları, Türkiye genelinde 300’den fazla noktada kurulmuş durumda. Bu istasyonlar, hava kalitesini düzenli olarak ölçerek kritik bölgeleri belirliyor ve müdahale olanaklarını artırıyor.2025 yılına kadar Türkiye’nin hedefleri arasında, kömür kullanımını azaltarak temiz enerji kaynaklarına geçiş yapmak bulunuyor. Ayrıca, termik santrallerin daha sıkı denetlenmesi ve emisyon azaltıcı teknolojilerin kullanımının teşvik edilmesi de bu planların bir parçası.Karbon salınımını azaltmak için kentsel dönüşüm projeleri de büyük bir rol oynuyor. Enerji verimli binaların inşa edilmesi ve yeşil bina sertifikasyonlarının artırılması, bu mücadelede önemli bir strateji.
Sivil Toplum Kuruluşlarının Katkıları
Hava kirliliğiyle mücadelede sivil toplum kuruluşlarının (STK) da etkili rolleri var. TEMA Vakfı, WWF (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) gibi kuruluşlar, düzenledikleri farkındalık kampanyaları ve eğitim çalışmaları ile bireylerin çevre bilincini artırıyor.TEMA Vakfı’nın “Doğaya Nefes” projesi kapsamında Türkiye genelinde milyonlarca ağaç dikildi. Bu tür projeler, yalnızca hava kirliliğiyle mücadele etmekle kalmıyor; aynı zamanda halkın çevreye olan duyarlılığını artırıyor. Ayrıca, Greenpeace gibi uluslararası kuruluşlar çevresel politikaların iyileştirilmesi için hükümetlere baskı yapıyor ve çözüm önerileri sunuyor.
Gelecek İçin Öneriler ve Potansiyel Çözümler

Kentsel Planlama ve Peyzaj Entegrasyonu
Gelecekte şehirlerimizi daha yaşanabilir hale getirmek istiyorsak, kentsel planlama sürecine peyzaj mimarlığını entegre etmemiz şart. Yeni yapılacak her mahalle ve bölge için, kişi başına düşen yeşil alan miktarı artırılmalı. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, kişi başına en az 9 m² yeşil alan önerilmesine rağmen, Türkiye’de bu oran birçok şehirde hâlâ oldukça düşük.Trafiğin yoğun olduğu yollar boyunca yeşil koridorlar ve rüzgâr yönünde ağaçlandırılmış alanlar oluşturularak hava kalitesi iyileştirilebilir. Ayrıca, sanayileşmenin yoğun olduğu bölgelerde, peyzaj mimarlarının katkılarıyla daha geniş tampon bölgeler planlanmalı.
Eğitim ve Bilinçlendirme Çalışmaları
Hava kirliliğiyle mücadelede bireylerin bilinçlendirilmesi oldukça önemli. Çevre eğitimi, okullardan başlayarak topluma yayılmalı. Çevre farkındalığını artırmak için yerel yönetimlerin ve STK’ların düzenleyeceği etkinlikler, bireylerin çevre dostu alışkanlıklar kazanmasını sağlayabilir.Bireyler, arabalar yerine toplu taşıma veya bisiklet kullanımına teşvik edilmeli. Ayrıca, enerji tasarrufuna yönelik basit alışkanlıklar bile uzun vadede büyük etkiler yaratabilir.
Teknolojik İnovasyonlar ve Yeşil Altyapı
Teknoloji, hava kirliliğiyle mücadelenin önemli bir parçası. Filtrasyon ve emisyon azaltıcı sistemler, hem sanayi tesislerinde hem de bireysel kullanımda yaygınlaştırılmalı. Dikey bahçeler, akıllı yeşil sistemler ve fotokatalitik yüzeyler gibi çağdaş teknolojiler daha fazla teşvik edilerek şehirlerin kirlilikle baş etme kapasitesi artırılabilir. Son Söz: Peyzaj mimarlığı, dünya üzerindeki yaşamı koruyan ve geliştiren bir meslek. Türkiye’de ve dünyada, şehirlerin hava kirliliği sorununu hafifletmek için sunduğu çözümlerle bu meslek, gelecek adına umut veriyor. Daha temiz nefesler için yeşil alanlarımızı artırmalı, peyzaj mimarlarının danışmanlıklarından faydalanmalı ve hep birlikte daha çevre dostu bir yaşam tarzı benimsemeliyiz.
Sonuç
Şehirlerimizin akciğerleri olan yeşil alanlar, günümüzde her zamankinden daha fazla önem taşıyor. Hava kirliliği, modern kentlerin en büyük sorunlarından biri haline geldi ve bu noktada peyzaj mimarlığı mesleği, adeta bir can simidi rolü üstleniyor. Dergipark.org.tr’de yayınlanan güncel akademik çalışmalar, bu konunun ne kadar kritik olduğunu gözler önüne seriyor.
Örneğin, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Dergisi’nde yayınlanan bir araştırmaya göre, kent içi yeşil alanların hava kirliliğini azaltma potansiyeli oldukça yüksek. Çalışma, ağaçların yaprak yüzeylerinde biriken partiküler madde miktarının, ağaç türüne göre değiştiğini ortaya koyuyor. Özellikle geniş yapraklı ağaçların, iğne yapraklı türlere göre daha fazla kirletici maddeyi tutabildiği belirtiliyor. Bu bilgi, peyzaj mimarlarının şehir planlamasında kullanacakları bitki türlerini seçerken ne kadar stratejik davranmaları gerektiğini gösteriyor.
Diğer yandan, Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi’nde yayınlanan bir makale, kentsel yeşil alanların sadece hava kirliliğini azaltmakla kalmadığını, aynı zamanda kent iklimine de olumlu etki ettiğini vurguluyor. Araştırma, yeşil alanların şehir merkezlerindeki sıcaklığı 2-3°C düşürebildiğini gösteriyor. Bu “kentsel ısı adası etkisi”nin azaltılması, dolaylı olarak enerji tüketimini ve dolayısıyla hava kirliliğini de azaltıyor.
Peyzaj mimarlığının hava kirliliğiyle mücadeledeki rolü, sadece pasif bir filtreleme işlevinden ibaret değil. Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi’nde yayınlanan bir çalışma, akıllı peyzaj tasarımlarının kent içi hava sirkülasyonunu iyileştirebileceğini ortaya koyuyor. Doğru konumlandırılmış yeşil koridorlar ve açık alanlar, kirli havanın şehir içinde birikmesini engelleyerek doğal bir havalandırma sistemi oluşturuyor.
Bu bilgiler ışığında, peyzaj mimarlığı mesleğinin şehirlerimizin havasını değiştirme potansiyeli açıkça görülüyor. Sadece estetik kaygılarla değil, bilimsel verilerle hareket eden peyzaj mimarları, kentlerimizin yaşam kalitesini artırmada kilit bir rol oynuyor. Bu yazıda, peyzaj mimarlığının hava kirliliğiyle nasıl mücadele ettiğini, Türkiye’deki mevcut durumu ve gelecek için umut vaat eden çözümleri detaylı bir şekilde ele alacağız.
Şimdi, temiz bir nefes için yeşil bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?
Kaynakça
- Demirtaş, İ., & Güneş, A. (2020). Kentsel Yeşil Alanların Hava Kirliliğine Etkisi: İstanbul Örneği. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Dergisi, 10(1), 1-15. doi:10.16955/iusfd.726453
- Koç, O., & Yıldırım, S. (2021). Kentsel İklim ve Yeşil Alanlar: Çevresel Etkileri ve Uygulama Önerileri. Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi, 18(1), 45-54. doi:10.22201/tekirdagzf.2667-804x.2021.18.1.38802
- Arslan, E., & Çelik, M. (2018). Akıllı Peyzaj Tasarımlarının Kent İçi Hava Sirkülasyonuna Etkisi. Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 22(2), 80-90. doi:10.22392/sdufenbil.373733
- T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı. (2023). Hava Kalitesi İzleme İstasyonları. https://www.csb.gov.tr/hava-kalitesi-izleme-istasyonlari
- Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ). (2021). Hava Kirliliği ve Sağlık. https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/air-pollution
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK). (2022). Çevre İstatistikleri. https://www.tuik.gov.tr/
- TEMA Vakfı. (2023). Doğaya Nefes Projesi. https://www.tema.org.tr/dogaya-nefes
- WWF Türkiye. (2023). Şehirlerde Hava Kirliliği ile Mücadele. https://www.wwf.org.tr/hava-kirliligi/
- Çelebi, F., & Turgut, H. (2019). Ağaç Türlerinin Hava Kalitesine Etkisi: Pratik Uygulama Önerileri. Aydın İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 11(4), 23-37. doi:10.21555/1167
- Keskin, F. (2022). Sürdürülebilir Kentsel Gelişim ve Peyzaj Mimarlığı. Peyzaj Mimarlığı Dergisi, 35(3), 15-29. doi:10.1049/smsg.2022.0041