Savaşlar yüzyıllardır insanlığın birbiri üzerinde hakimiyet kurmak için meydana getirdiği geri dönülemez yıkımlardır. Bu yıkımlar can ve mal kayıplarının yanı sıra ekolojik denge üzerinde çok ciddi tehdit oluşturmaktadır. Savaş ve çatışmalar çeşitli toplumsal ve çevresel sorunları beraberinde getirmektedir. Oluşan bu sorunlar savaş sonrası uzun yıllar çevreyi olumsuz etkileyen etmenlerdir. Savaş öncesi, sırası ve sonrası çevreye ve ekolojiye verilen zararların nedeni farklı olmakla beraber verdiği olumsuz ve yıkıcı sonuçlar aynıdır.
Savaş öncesi çevreye verilen zararlar büyük alanların ordunun gereksinimlerine uygun hale getirilmek için tahrip edilmektedir. Bunun sonucunda tahrip olan alanlarda yaşayan türlerin habitatları yok olmaktadır. Habitatları parçalanan türler zamanla yok olmakta veya çeşitli nedenlerle göç ederek farklı alanlarda istilacı tür haline gelmektedir. Savaş sırasında kullanılacak askeri malzemelerin üretiminde kullanılan kimyasalların çevreye verdiği zararlar ve üretim sırasında ortaya çıkan atıklar yerüstü, yeraltı ve hava kirliliğine neden olmaktadır.
Savaş sırasında çevreye verilen zararlar da savaş öncesi olduğu kadar doğal ve kültürel yapıyı olumsuz etkilemektedir. Bu zararlar 20. yüzyılda teknolojinin gelişmesiyle beraber daha yıkıcı hale gelmiştir. Nükleer silahlar, kimyasal patlayıcılar, hava bombardımanları ve ağır zırhlı araçlar toprak, hava ve su kirliliğine neden olmaktadır. (Şakacı, 2022) Bunun en bilinen örneği 1975 yılı Vietnam Savaşında avantaj elde etmek için ülkedeki mevcut bitki örtüsün yok eden yaprak dökücülerin kullanılmasıdır. Askerlerin kamufle olmasını engellemek için yapılan yıkıcı etmenler ile ülkedeki pirinç tarlaları yok olmuştur. Aynı zamanda patlayıcıların etkisiyle birçok alan enkaz haline dönüşmektedir. Savaş sırasında kirlenen mevcut doğal yapı onarılamaz veya onarılması yıllar süren alanlar haline dönüşmektedir. (Große, 2019)
Savaş sonrası dönemde mevcut düzenin yok olmasıyla beraber alanda çok ciddi atık yığınları oluşmaktadır ve çoğu zaman bu yığınlar yakılarak yok edildiği için temiz hava sahası tehdit altında kalmaktadır. Yüksek kimyasallara ve patlayıcılara maruz kalan alan savaş sonrası uzun yıllar olumsuz etkilenmektedir. Verimli tarım alanları kirleticilerin etkisiyle verimsiz kurak topraklara dönüşmektedir. Aynı zamanda savaş sırasında patlayıcı döşenen topraklar kullanıma kapatılmaktadır. Bununla beraber zaten kıt olan su kaynakları çeşitli atık yığınlarının kontrolsüzce çevreye bırakılması sonucu kirletilerek tüketilmektedir. Savaş sırasında yoğun bombardımanların etkisiyle altyapı ciddi şekilde tahrip olmaktadır ve savaş sonrası dönemde alanın onarılması ve işlevsel hale gelmesi olanaksız hale gelmektedir. Uzun süre alanın temizlenememesi verilen zararı daha da arttırmakta ve kontrol edilemez boyutlara taşımaktadır. Bunların yanı sıra savaş sırasında bilinçsizce avlanan veya öldürülen canlıların nesli tükenmekle karşı karşıya kalmaktadır.
Çatışma bölgelerinde doğrudan askeri faaliyetlerin meydana getirdiği sorunların yanı sıra uzun süre bölgeyi etkileyen çevre sorunları yaşanmaktadır. Savaş sonrası yapılan değerlendirmeler askeri krizleri ardından çevre krizlerinin meydana geldiğini göstermektedir. Kıt olan su kaynaklarının giderek yok olması, zararlı kimyasal atıkların birikmesiyle toprağın işlenemez hale gelmesi, ozon tabakasının incelmesi, küresel ısınmanın getirdiği olumsuz sonuçlar, bazı canlı türlerinin yok olmasıyla beraber besin zincirinin bozulması, etkisi uzun yıllar süren kimyasalların ciddi hastalıklara ve ölümlere neden olması, oluşan atık yığınlarının denize bırakılması sonucu mevcut su kaynakları kirlenmekte ve deniz canlıları yok olmaktadır. Bunun sonucu olarak var olan kıymetli doğal kaynaklar sürdürülemez hale gelmektedir. (İZ, 2009)
Savaşın meydana getirdiği yıkıcı etkilerin önlenmesi adına çeşitli sözleşmeler imzalanmakta ve yıkıcı etkinin azaltılması ve önlenmesi yönünde çeşitli çalışmalar sürdürülmektedir. Birleşmiş Milletler genel kurulunun aldığı karar neticesinde 6 Kasım, “Savaş ve Silahlı Çatışmalarda Çevrenin İstismarının Önlenmesi Günü” olarak çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır (Öz, 2021). Ekolojik dengenin korunması yönünde savaş sırasında çevreye yönelik tehditler en aza indirilmelidir. savaş sonrası dönemde temizleme çalışmaları hızlı şekilde yapılarak kimyasalların çevreye verdiği etki en aza indirilmesi hedeflenmelidir. Doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilirliği sağlanmalıdır. Ekolojik tehditleri en aza indirmek için savaş yasaları ve sınırları belirlenmelidir. Savaş ve çatışmaların getirdiği sonuçlara çevresel ve ekolojik sonuçlar da eklenerek önemi vurgulanmalıdır. (Şakacı, 2022)
Günümüzün en büyük problemlerinden bir tanesi cidden. Bu güzel yazınız için çok teşekkürler.Savaşların bir an önce bitmesi ve ekolojik dengenin bozulmaması umuduyla..
Savaşın insanlığa verdiği zararın yanında doğaya da verdiği zararın boyutunu gözler önüne seren bir yazı olmuş, emeğinize sağlık…