Bir Kış Masalı: “Limonluk Kasr-ı Hümayunu”
  1. Anasayfa
  2. Köşe Yazıları

Bir Kış Masalı: “Limonluk Kasr-ı Hümayunu”

0
Reklam Sponsoru

Zaman zaman siyasetin tüm ciddiyetiyle ele geçirip kasvetli, kalın bir örtüymüş gibi serildiği sarayın aksine bahçeleri hep iç açıcı ve rengarenk olmuştur. Parlak yapraklı manolyaların dalları arasına tünemiş ve yalnızca seslerinden farklı türlere ait olduğunu anladığınız kuşların cıvıltıları doldurmuştur. Sudaki yansımaların küçük süs balıklarının hareketleriyle sarsıldığı,  tıpkı bir sulu boya resmindeki gibi nilüferlerin sere serpe uzandığı havuzlar fıskiyelerin açılmasıyla insanı daima neşelendirmiştir. Sert rüzgarların bile kolayca kıpırdatamayacağı kadar haşmetle yükselmiş ibreli ağaçlar, geniş yeşil alanlara cömertçe gölgelerini bahşeden çınarlarla dolu bu bahçeler, her dönemde insanı tesiri altına alan güzel bir şarkıyı seslendirmiş ahenkli bir koroyu andırır. 


Elbette yazın, birbiri ardına açan çiçekler, kışın, kara bürünmüş sedirler, sonbaharda mum sarısına ya da ateş kırmızısına dönen ağaçlar birbirinden farklı görünümleriyle sahneye çıkarken insanda sonsuza kadar orada yaşama arzusu uyandırır. Bu sebeptendir ki bahçeler dizayn edilirken daha yakından vakit geçirmek, bahçeyle hemhal olmak için çeşitli yapılar inşa edilmiştir. Bu yapılar her sezonun ihtiyacına göre farklı fiziksel özellikler düşünülerek şekillenmiş. Yazın; hanımeli ve yaseminlerin kuşattığı, tatlı esintilerle güçlenen rayihaların insanı bir parfüm şişesinin içinde gibi hissettirdiği kameriyeler tercih edilirken , kışın soğuktan kaçınmak adına daha çok köşkler kullanılmıştır.


19. Yy’da ise  ‘limonluklar’ moda olmaya başlamış, içlerinde egzotik bitkiler yetiştirmekle beraber sahip olduğu kalorifer sistemi  ve güneş ışıklarını olduğu gibi içeriye aktarması sayesinde kış bahçesi olarakta kullanılmıştır. 

Limonluklar, 1840’lı yıllarda cam üzerindeki vergilerin kaldırılmasıyla İngiltere’de ortaya çıkmıştır. Bahçeciliğin son derece popüler bir hobi olmaya başladığı bu dönemlerde farklı bitki türlerine merakı olan orta gelirli İngilizler, meyve yetiştirmek isteyen küçük toprak sahipleri ya da çiçek stoğunu arttırmak isteyen fidanlıkçılar arasında hızla yaygınlaşarak zaman içinde ünü doğuya kadar ulaşmıştır. 

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Gotik Mimari Nedir ve Özellikleri Nelerdir?


Limonluklar; cam bölmelerden oluşan Demir konstrüksiyonlu yapılardı. Kullanılan malzemenin cam olması ısıdan sağlanan faydayı arttırmanın yanı sıra dışarıdan bakanlar için görüntüsü, görülmemiş çiçeklerin renklerinin karıştığı buğulanmış bir yeşile dönüşüp bahçedeki sayısız yeşil tonuna karışarak bütünleşiyor, şıklık açısından bulundukları yerlere apayrı bir hava katıyordu. Elbette mekanın içi de bu zevkten payını almıştı. Grotto havuzları, kamelya, starliçe ya da muz gibi egzotik bitkilerden oluşan florası, neredeyse bahçeyle yarışacak zerafetteydi. İnsanda, o an gidilmesi çok mümkün olmayan bir ülkedeymiş hissiyatı uyandıran limonluklar; genelde hanedan üyelerince, soğuk kış günlerinde kahvelerini yudumlayacağı ya da afiyet içinde yemeğini yiyeceği alanlar olarak değerlendirilmiştir. Ancak botaniğe olan ilgisiyle bilinen sultan 2. Abdülhamid döneminde Yıldız Has bahçede ki bazı limonlukların bitki hastaneleri olarakta kullanıldığını biliyoruz. Ayrıca bazı limonluklar bir kasır yapısına bitişik inşa edilmiştir. Bunlar Limonluk Kasr-ı Hümayun’u olarak adlandırılırdı. Dolmabahçe’de Camlı Köşk Kasr-ı Hümayun’u ve Maslak Kasrı’nda, şimdilerde 2. Abdülhamit’in diktiği kamelyaların donattığı meşhur limonluk da bu konuda örnek teşkil etmektedir. 


Aslında bu eserlerin bir kaçını ziyaret etmek mümkün. Hatta Milli Saraylar bünyesinde, Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesinin bahçesindeki limonluk kafede soluklanabilir, zamanda eşsiz bir yolculuğa çıkabilirsiniz.

Peyzaj Mimarı

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir