Doğaya Yöneliş: Biyofilik Tasarım
  1. Anasayfa
  2. Çevre

Doğaya Yöneliş: Biyofilik Tasarım

0
Reklam Sponsoru

Biyofili (biopholia) kelimesi bio (yaşam) – philia (sevgi) kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. İnsanların doğaya ve diğer yaşam formlarına sevgisini ifade eder. DNA’mızda sezgisel biçimde bulunan bu doğa ve yaşama karşı beslediği sevgi; verimli toprakları bulmasına, yiyecek üretimine, teknolojinin gelişmesine ve türümüzün gelişmesine neden olmuştur. Doğa ve evrendeki bütün yaşam formlarına karşı insanların doğal bir yönelimi bulunuyor. Yani fiziksel dünya ile bağlantılıyız ve bu tesadüf olmayabilir. Yapılan araştırmalara göre insanların %90’ı kendilerini sakin ve mutlu hissettiği yer doğa olmuş.

Biyofili, doğa bilimci Dr. Edward O. Wilson tarafından , insanlığın “yaşama ve gerçekçi süreçlere odaklanmaya yönelik doğuştan gelen eğilim” ve doğaya doğru çekilme, ona bir yakınlık, doğaya karşı duyulan aşk olarak tanımlanmış.

Psikolojik olarak ise; Biyofili Hipotezi insanların, doğa ve diğer yaşam formları ile bağlantı kurmalarına doğuştan gelen bir eğilim olduğu fikridir. Bu terim ilk olarak 1973 yılında, psikanalist Eric Fromm tarafından yazılan ”The Anatomy of Human Destructiveness” (İnsan Yıkıcılığının Anatomisi) kitabında bahsedildi.

Bu psikolojik hipoteze göre; insanlar, cam ve betondan yapılmış yapılar yerine suya, yeşil bitki örtüsüne veya çiçeklere bakmayı tercih ederler. Peki bunun tasarımla ne ilgisi var? Günümüzde kentlerde artan beton yapılar, led ışıklar, kalitesiz hava ve gürültü kirliliği gibi bizi özümüzden yani doğadan soyutlaştırıp uzaklaştırıyor. Bunun sonucunda, doğadan kopuk biçimde hissetmemiz daha da kötüsü böyle bir biçimde yaşamamızı sürdürmemiz; yaşam formlarına karşı adaptasyon olamamak insanlarda mental sorunlara yol açıyor ve bizim genetik eğilimimiz olan bu yakınlık engellenmiş oluyor.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Cem Karaca Ezgileriyle "Ceviz Ağacı"

Biyofilik tasarımın amacı yaratıcılığı, sağlığı ve sürdürülebilirliği arttırmak ya da insanları bunlara teşvik edebilmektir. Modern yaşamın hayatlarımızı daha çok strese, sağlıksız ortamlara maruz bırakabiliyor. Özellikle Covid-19 salgını sonrasında dünyada önem kazanan ve yaygınlaşan Biyofilik tasarım: biyofilik şehirler, ofisler, kafeler, hastaneler, üniversiteler, kütüphaneler doğanın içindeki renklerle, bol gün ışığı alan ve minimal bir his bırakmayı amaçlıyor. Dış mekanlarda ise artık hepimizin aşina olduğu çatı bahçeleri, dikey bahçeler, bitkilerin eşşiz yardımı ile güzelleşen yeşil alanlar oluşturuyor.

Daha çok üretkenlik, daha çok motivasyon !

Biyofilik tasarım ögelerinin stresi azalttığı, bilişsel performansı yükselttiği, iyileşmeyi desteklediği, duygular ve tercihler üzerinde pozitif etkiler uyandığı gösteriliyor.

Browning, 2014

Biyofilik tasarım, doğa ile süregelen ve tekrarlanan bir ilişkiye sahip ve bu sadece bitkilerle değil; ışık, malzeme desen ya da renklerle desteklenir böylelikle insanların ortamda kendini doğa ile bağlantı kurabilmesine ve psikolojik olarak hoş ve doğal bir etki yaratmayı çabalar.

Araştırmalar biyofilik tasarımın insanların motivasyonunu ve verimliliğini arttırdığını öne sürüyor ve günümüzde bu tekniğin kullanıldığı alanlar artıyor. Temiz, taze ve bir yandan da minimal bir atmosfer sağlayan bu tasarımı en çok motivasyona ihtiyaç duyduğumuz çalışma alanlarınızda siz de uygulayabilirsiniz.

Eğitim kurumlarında okullarda üniversitelerde de aynı şekilde başarı oranını ve öğrenme verimini arttıran bu tasarımın öğrenciler üzerindeki birçok pozitif psikolojik etkileri var: sınav başarısı, ders devamlılığı ve odaklanmayı sağlar. Bu noktada; öğrenciler gelecekte eğitim kurumlarında, kampüsler, kütüphaneler, kreşler de tasarımın avantajları çok fazla, umuyoruz böyle mekanlarda daha fazla karşılaşabiliriz.

Doğaya Yöneliş: Biyofilik Tasarım

Suya olan ilgimiz genetik olabilir mi ?

Hepimizin yüzde 70’i su, peki bunun tasarımla ilgisi var demeyin. İnsanlar suyu izlemeyi, dokunmayı severler çünkü bu doğal yaşama bağlılığımızın bizlere pozitif etkileridir. Biyofilik anlayış, tasarımlarda suyun kullanılmasına önem veriyor. Yaşamın kaynağı su ve onun enerjisi doğaya olan tutkumuzu harekete geçiriyor.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Rönesans Döneminde Mimari Anlayış

Gün Işığından bolca faydalanmak !

Yapay ışıklandırmalar asla güneşin yerini tutamaz. İnsanlar zamanının çoğunu yapay ışıklarla geçiriyorlar, bu durum hem fiziksel hem de ruhsal açıdan bizleri olumsuz etkilemekte ! İnsanlar güneşin enerjisi ile daha pozitif bir ruha sahip oluyor ayrıca bolca D vitamini alma şansı elde ediyor. Tasarımlarda biyofilik tasarım bolca güneş ışığından faydalanıyor.

Işığın gün içinde yer değiştirmesi, farklı açılarla ışık desenlerinin oluşturulması mekanda pozitif bir his oluşturuyor. Doğanın ışık yansımalarını taklit edilerek mekanda uygulamak, insanları doğaya yakınlaştırıyor bu sayede insan- doğa bağlantısı ve doğaya duyulan yakınlık hissi hatırlatılmış oluyor.

Doğadaki her yürüyüşten insan aradığından daha fazlasını alır.

John Muir

Kapalı mekanlarda gökyüzü tavanlar kullanımı doğaya yakınlaştırma hissi için estetik bir yöntem

Desenler Boşluklar ve Şekiller

Günümüzde genellikle dik açılar ve düz çizgiler tasarımlara daha fazla hakimdir fakat biyofilik tasarım doğada bulunan formları uygulamaya önem verir ki böylece insan doğa yakınlığını sağlayan motifler estetik biçimde yansıtılır. Örneğin, bitkilerde, dalgalarda, dağlarda ya da bir deniz kabuğunda bulunan kavisli şekilleri kullanmak, düzen ve karmaşıklığı tasarımlarda aynı anda yansıtmak her ne kadar diğer düz tasarımlardan pahalı olsa da bu tarz doğanın içinde bulunan formlar ve şekilleri önemser.

Bir diğer nokta ise, desenler ve sakinleştirici doğal renkler.. Doğadaki ya da yaşam formlarındaki motiflerin kullanılmasında; iç içe geçen yuvarlak bir desen belki çiçeklerden esinlenmiş olabilirken, dalga şekillerinden art arda devam eden kıvrımlı desenlerden arı kovanı desenlerine hatta herhangi bir yaşam hücresinin şekline kadar doğada olduğu hali ile var olan birçok yaşam formu şekli örnek alınabilir. Yani yaşamda görülen her desen bu tasarıma yol gösteriyor !

Farklı Hisler Uyandırmak !

Doğa birden fazla duyumuzu harekete geçirir. Yansımalar, habitat sesleri, suyun varlığı, tertemiz hava, renkler insanların aynı anda birçok duyguyu yaşatır. Biyofilik tasarımda doğadan esinlenmenin ötesinde, doğanın bize yaşattığı karmaşık, enerjik hatta bazen tuhaf hisleri yaşattırmak ve gerçekten de bu yollarla bize doğa ile bağımızı anımsatan mekanlar.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Su Krizinin Çarpıcı Gerçekleri ve 25 Litre Belgeseli

Temiz Hava, Ferah Ortamlar ve Bitkilerin Gücü

Bulunduğumuz ortamların hava kalitesi sağlığımız açısından çok önemli. Temiz bir hava sağlamak için, havalandırma koşullarının geliştirilmiş olmalı. Araştırmalar, doğal havalandırmanın ve ısı değişikliklerinin insanların konsantrasyonu ruh halini iyileştirdiğini söylüyor. Pencerelerle, mekanik havalandırma sistemleri ile doğal hava akışını sağlayabilmek ve ortamın ısısını küçük miktarlarda değiştirmeyi amaçlıyor.

Temiz bir hava için bitkilerin yardımı yadsınamaz. Bitkiler, doğayı doğrudan deneyimlememiz için harika bir fırsat ! Özellikle büyük yapraklı yada tropik görünüme sahip büyüleyici bitkiler, kapalı alanlarda insanları doğaya yakınlaştırmada onunla evrimsel bir yatkınlığımız olan bağı hissettirmekte oldukça başarılı ve uygun maliyetli bir yöntem.

Son zamanlarda kullanım alanı artmaya devam eden biyofilik tasarım, insan sağlığını tasarım ilkesinin başına koyar ve tıpkı doğa gibi ruhumuz ve bedenimiz üzerinde pozitif hisleri uyandırır. Bu açıdan düşündüğümüzde gerçekten de mutlu bir yaşam için ihtiyacımız olan belki de doğa ile yeniden bağlantı kurabilmemiz.

Eric Fromm’ un Biyofili hipotezinde öne sürülen ”insanların doğaya ve diğer yaşam formlarına olan evrimsel yatkınlığı” fikrinin tasarıma yansıtılmış hali Biyofilik tasarım insanları fiziksel ve ruhsal anlamda iyileştiriyor. Ayrıca sadece iç ve dış mekanlarda sınırlı kalmıyor, artık biyofilik şehirler de gündemde.

Kitap Önerileri

  • İnsan Varlığının Anlamı- Edward O. Wilson
  • Creating Biophilic Buildings – Amanda Sturgeon 
  • Biophilic Design : The Theory, Science and Practice of Bringing Buildings to Life 
  • Biophilia: You + Nature + Home – Sally Coulthard
  • Nature Inside: A Biophilic Design Guide
  • Nature of Work: The new story of work for a living age
  • The Biophilia Hypothesis – Edward O. Wilson

Doğa, sanat, felsefe ve gezegenlerle ilgili bir peyzaj mimarı.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir