Japon Bahçe Sanatında Tasarım Stilleri ve Dönemleri
  1. Anasayfa
  2. Peyzaj Mimarlığı

Japon Bahçe Sanatında Tasarım Stilleri ve Dönemleri

0
Reklam Sponsoru

Çin kültürünün etkisiyle ortaya çıkan, bin yıldan daha eski kökleri bulunan Japon bahçeleri; zaman içerisinde Japon kültürü ve benliğinin etkisi, Shinto inancı ve daha sonradan benimsenen Budizm dini felsefeleri, Japon bahçe sanatının kendine özgü bir stilinin oluşmasını sağlamıştır.

Japon bahçeleri, doğal tasarım elemanlarını kullanarak, doğanın insan zihninde canlanan halinin, minyatürize edilmiş peyzajlar şeklinde bahçeye yansıtılmış hali olması nedeniyle oldukça eşsiz bir bahçe sanatıdır. İçerdiği sembolizm, felsefi kavramlar ve soyut ögeleri ile tüm dünya çapında büyük ilgi uyandırmaktadır. Japon bahçeleri tasarım elemanlarının malzeme, şekil, boyut, doku ve renk açısından çok çeşitli olmaları sebebiyle her bahçe örneğinde, o bahçeye ait eşsiz bir tasarım özelliği bulunabilmektedir. Kaya, çakıl ve kumun ağırlıklı olduğu bahçeler su ögeleri ve bitki kompozisyonlarının öne çıktığı farklı stillerinin bulunması nedeniyle Japon bahçe sanatının çok geniş uygulama alanları bulunmaktadır.

Ulusların kendi kültürlerini yansıttıkları birçok öğeden biri olan bahçeler, mekânsal kullanım ve doğa ilişkisi, toplumsal kültürün, mimari ve sanatsal birikiminin önemli bir ürünüdür. Bu bağlamda, bahçelerine bakarak bir milletin tabiatı nasıl kabullendiğini veya onu nasıl fethettiğini ve yorumladığını anlamak mümkündür. Japonların Budizm ile tanışmasının ardından Japon kültürü de önem kazanmaya ve yaşamı şekillendirmeye başlamıştır. En temel haliyle sadelik, netlik değerlerinin hakim olduğu, evrendeki her şeyin bir ruha sahip olduğunu kabul eden Japon kültürü, diğer tüm dünya ülkelerinin bahçeleri içerisinde en önemli, en gizemli tek Asya ülkesidir. Japonlar için doğa ile aralarındaki bağ bahçedir.

Japonya, bahçe sanatı açısından, tarihsel değişim ve gelişimin gözlenebildiği nadir ülkelerden biridir. Günümüze kadar korunarak gelebilmiş bahçe örneklerinin de oldukça fazla olduğu ülkede bu bahçeler kültürel bir miras olarak görülmekte olduğundan, bu bahçelerin korunmasına oldukça özen gösterildiği bilinmektedir.

Japon bahçe sanatında, hiçbir zaman Avrupa’da olduğu gibi zenginlik ve lüks maddesi olarak düşünülmemiş, daha çok Japon halkının öz karakterinde mevcut tabiat sevgisinin ve özleminin bir parçası olarak kabul edilmiştir.

Japon Bahçeleri Tasarım Stilleri

Japon Bahçeleri, günlük hayattan, uygarlıktan bir kaçış değil, geçmişle bir buluşma yeridir. İnsan eli değmemiş gibi duran Japon bahçesinde aslında el değmemiş yer yoktur. Japonların göllere, dağlara, nehirlere, kayalara ve ağaçlara karşı duydukları sevgi, doğaya olan hayranlıklarının bir kanıtıdır. Doğayı küçülmüş olarak yeniden tasarlamak ve kendi ruhundaki duygu ve güzellikleri de katarak doğayı bahçeye yeniden uyarlamak, Japon bahçe sanatının temel ilkesidir.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Japonya'nın Mucize Çam Ağacının Hikayesi

1. Sansui Stili

Bu stil, göletler, çağlayanlar, köprüler ve adalar gibi peyzajın elemanları ile tepecikler üzerinde odaklanmaktadır. Aslında bu tepecik formları, su öğesi ve bitkilendirmeye fon oluşturur. Bu stilin vazgeçilmez elemanı sudur.

Sansui Stili

2. Kare-Sansui Stili

Daha çok “kuru manzara bahçesi” olarak bilinir. Öğeler temel olarak Sansui stiliyle benzerdir, ancak bu stilde en önemli unsur, suyun tasvir edilmesidir. Susuz bölgelerde, su etkisi yaratmanın formülü çakıl, küçük taşlar, kum ya da kırık taş parçaları ile olmaktadır. Suyun hareketinden kaynaklanan dalgacık ve girdapları yaratmak istenirse tırmıkla şekil verilir. Ada ve köprü gibi öğelerde, su varmış gibi planlanır.

Kare-Sansui Stili

3. Shakkei Stili

Bu stil, uzak bir manzaranın bahçe kompozisyonuna dahil edilme yöntemidir. Bir göl, okyanus, ormanlar, büyük ağaçlar ve hatta bir mimari yapı bile “shakkei”yi yaratabilir. Japon bahçeleri, su içersin ya da içermesin, ödünç manzara tekniği ile yapılmalıdır. Tasarım dikkatli bir şekilde bu manzara etrafında şekillendirilmelidir. Bahçenin belli bir kısmında ya da tamamıyla bahçe içerisinde mevcut bir manzara varsa, bu özellik dikkatli bir bitkilendirmeyle mevcut bahçe özelliklerinin önünde, arkasında veya arasında görülmesine izin verilecek şekilde tasarıma dahil edilebilir. Bu stilde, bahçenin dışındaki doğal manzaranın, görsel alanın içine alınması, tekniğin etkisini arttırmak amacıyla, dikey çerçeveleme kullanılarak yapılır . Bu teknik ile bahçe olduğundan daha büyük bir görünüme sahip olur.

Shakkei Stili – mywalkaboutplants.com

Japon Bahçe Sanatı Dönemleri

Nara (710-794) ile Heian (794-1185) dönemleri:

Japonya’da Nara ile Heian dönemlerinde dinsel sanat alanında çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar arasında pagodalar ağırlık kazanmıştır. Gerçek Japon üslubundaki en eski pagoda, parlak kırmızı sütunlar üzerinde yükselen üst üste beş katıyla Kyoto’daki Agoji’dir. Milattan sonra 552’ de, Budizm Kore’den Japonya’ya ulaşarak kültürel gelişmenin yeninden canlanmasını sağlamıştır. Budist öğretisi, bahçe yaratıcılarına bahçe alanını cennetin ideal bir temsili olarak görmeleri konusunda ilham vermektedir. Milattan sonra 793 civarı, Kyoto şehrinin kurulması ile bahçe kültürü gelişmiş ve imparatorluk sınıfı yaşamının önemli bir parçası olmuştur. Japon bahçelerinin çekirdeği ve en az 16 tapınağın ev sahibi olan Kyoto kenti UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı) tarafından dünya miras alanı olarak kabul edilmiştir. Japonya’da 11. y.y. sonunda, bahçecilik kılavuzu olarak bilinen “Sakuteiki” basılmıştır. Bu kitap bir bahçeyi tasarlamak için bilinen ve kabul edilen bütün ilkeleri özetleyerek sunmaktadır. Zamanın bahçe sanatının canlı bir resmini göstererek bahçe tasarımının önemini vurgulamaktadır. Kitapta ilk tavsiyelerden biri bahçe tasarımında doğayı kopyalayarak ve model olarak doğal peyzajı kullanmaktır. Okuyucuya bilginin temelini göstererek, önceki çalışmaların incelemesi için teşvik etmektedir. Sakuteiki günümüzde de bahçe tasarımcıları tarafından incelenmektedir. Heian döneminin sonunda asillerden asker sınıfına doğru bir yönelim gücü görülmüştür. Asker Budizm’in zen formunu tercih etmiş ve Japon kültürüne etkileri çok derin olmuştur.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Toplu Konut ve Villa Bahçelerinde Bitkilendirme Önerileri

Kamakura dönemi (1185-1392):

Kamakura döneminde zen düşüncesi çok zengin bir manzara resminin gelişmesine yol açmıştır. Japonya’da en ünlü bahçe mimarlarının birçoğu ressam olan din adamlarıdır. Muso Soseki din adamları içinde bahçe çalışmalarının öncülerinden sayılmaktaydı. Soseki, dini yapılarla bağlantılı olarak 50’ye yakın bahçe düzenlemiştir.

Muromachi dönemi (1392-1568):

Muromachi dönemin de parklar ve bahçeler yapılmıştır. İmparatorlar, Kyoto’da Altın gümüş pavyonlar yaptırmışlardır. Kyoto’da Ryoan-ji kaya bahçesi saf ve derin etkileri ile beğenilmektedir. Bu kapalı düzenleme bakıldığında zihinsel yükü azaltmaktadır. Kolay ve rahat bir etkisi olan bu bahçenin kaya düzenlemesinin algısal organizasyonunu kolaylaştırdığı düşünülmektedir. Zen tapınağında kuru peyzaj stili veya karesansui Ryoan-ji kaya bahçesi ve ünlü çakıllarının yaratılması ile zirveye ulaşmıştır. 1499’da yapılan bu bahçe, binlerce ziyaretçiyi cazibesi ve çekim gücü ile ağırlamaktadır; Bahçe dünya miras alanı olarak kabul edilmiştir.

Momoyama dönemi (1568-1615):

Momoyama dönemin de saraylar yapılmıştır. İnsanlar doğayı bir denge unsuru olarak görmeye başlamıştır. Bu aşamada Japon kültürü gelişmiş ve sağlamlaşmıştır. İnsan ve doğa arasında bir denge kurulmuştur.

Edo dönemi (1615-1867):

Edo dönemin de ise bahçelere çay evleri eklenmiştir. Ev sahipleri ve konuklara arasında dinsel bir hazırlık ve çay servisini içeren çay törenlerinin artışı ile bahçe geleneği 16. y.y. da daha fazla yayılmış ve popüler olmuştur. Bu tören özel bir çay odasında veya evinde gerçekleştirilmektedir ve ziyaretçiler çay evine ulaşmak için bahçeden geçmektedirler

Meiji dönemini (1868-1912):

Son olarak, Meiji döneminde ise insan doğadan uzaklaşmaya başlamakta, dışarıdan gelen baskı ve yeni ideolojileri karşılamak için dünya görüşleri değişmektedir. Japonya’da bu Avrupa ve Amerika etkisi ile belirginleşmiştir.

Günümüz  Japon Bahçeleri:

Japon bahçe sanatı günümüzün modern dünyasında değişmeye devam etmektedir. 1868 den sonra, Japonya politik ve sosyal yapısında büyük değişim göstermiştir. Ülke hızlı bir şekilde çağdaşlaşmaya ve batılılaşmaya başlamıştır. Bazı yeni bahçelere batı stili tasarım anlayışları karışmıştır. Bununla birlikte, Bu dönemin ilk bahçelerinde yeni ve eski bahçelerin birleştirilmesine pek çaba gösterilmemiştir. İlerleyen zamanlarda modern ve geleneksel stiller daha uyumlu olarak birleştirilmeye başlanmıştır. Modern tasarımcılar idealleşmiş doğal mekanlar yaratmaktan ziyade kendi tarzlarını oluşturmaya yönelmişlerdir. Japon bahçe sanatı örneği gelecek nesil üzerine yaratılmakta, geliştirilmekte ve sürdürülmektedir. Günümüzde, Japonya’da gelecek neslin bahçe tasarımcıları yeni bir şeyler yaratmanın yanı sıra eski bahçeleri sürdürmek için ustalık kazanmaktadırlar.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Çin'de Alternatif Yürüyüş Yolu Tasarımı: Greenway

Japon bahçe sanatı çok eskiye dayanan tarihçesi ile önem taşımaktadır. Bu zaman sürecinde; Nara ve Heian dönemimde pagodaların yapılması ve ünlü bahçe düzenleme kılavuzu “Sakuteikini” basılması, Kamakura döneminde ortaya çıkan zen düşüncesi ve bunun etkisinde oluşturulan bahçeler, Muromachi döneminde yapılan “Altın ve Gümüş Paviliyonlar”, Momomaya döneminde bahçelerde insan ve doğa arasında dengenin tam olarak sağlanması ve Edo döneminde çay evlerinin bahçelere eklenmesi gibi akımlarla büyük gelişmeler göstermiştir. Son olarak Meji döneminde başlayan baskılar ve doğadan uzaklaşma günümüz Japon bahçe sanatında batı stili tasarım anlayışlarının etkisi ile birlikte devam etmiştir. Bunlara rağmen Günümüz Japon bahçeleri, kendine has tasarım kriterleri, iklimsel özellikleri, bitki türleri ve bahçe unsurları ile diğer bahçelere göre farklılık arz etmektedir. Yeni oluşturulacak Japon bahçelerinde eskiden beri gelen bu ana tasarım kriterlerinin göz önünde tutulması gerekmektedir. Japon bahçe sanatı, uzak doğuda doğmuş ve hala devam etmekte olan Budizm, Şintoizm ve Taoizm gibi dinlerin etkisinde gelişmiş ve olgunlaşmıştır. Diğer bahçe sanatlarına göre bu etkiler çok daha fazla yoğun görülmektedir. Japon bahçelerinin bahçe tasarımı ve uygulamaları açısından “doğallık” özelliği tartışılmazdır. Bunun başarılmasında bölgenin iklimsel faktörlerinin yanısıra informal tasarım, seçilen bitki türleri ve kullanılan doğal materyaller (ahşap, kaya, taş v.b.) de önemli rol oynamaktadır.

Bunun sonucu olarak, bahçe görsel kalite açısından yüksek değer taşımaktadır. Japon bahçelerinin yüksek doğal ve estetik değerini yine diğer bahçe sanatlarına göre çok fazla gördüğümüz bahçe unsurlarına yüklenen manevi anlamlar tamamlamaktadır. Japon bahçesinin görsel olarak izlenilmesi ve rekreasyonel kullanımının yanı sıra, taşıdığı sembolizm, bu bahçelerin öğretici özelliğini de ön plana çıkarmaktadır. Japon bahçesinin gizemli havası içinde bahçe kullanıcısı/izleyicisi doğa ile birlikteliğini merak ve öğrenme arzusu ile devam ettirmektedir.

Kaynaklar

  1. Frederic, L. (1972). Daily Life in Japan at the time of Samurai.
  2. GÜVENÇ, B. (1995). JAPON KÜLTÜRÜ. ANKARA: TÜRKİYE İŞ BANKASI.
  3. KURTASLAN, A. T.-B. (2011). Japon Bahçe Sanatı Dönemleri ve Japon Bahçelerinde Sembolizm.
  4. NİTSCHKE, G. (1993). JAPANESE GARDEN. JAPONYA.
  5. ÖZNAM, H. Ç. (2010). “Traces of İnteratıon in Garden Cultures: Turkish and Japanese Gardens,” The 1st İnternational Symposium on Environment And Foresty. Trabzon.

Peyzaj Mimarı Hüsna Başak Çayıroğlu

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir