Hızlı Git
Günlük yaşantımızın içinde; bir sokakta yürürken, alışveriş yaparken, sabahın erken saatlerinde işe gitmek için koştururken ya da otobüse yetişmeye çalışırken… Turist olarak bir şehirde en çok bilinen tarihi alanları ve doğal güzellikleri keşfe çıktığımızda sokaklar arasında kestirme bir yol ararken… Aslında geçip gittiğimiz, koruyamadığımız için pek de farkına varmadan değerini yeterince anlamadığımız çok fazla tarihi yapıya sahibiz. Bu önemli tarihi dokuya sahip yapılarımızın bir örneği de; pasajlar…
Hepimiz yaşadığımız şehirlerde pasajları sıkça ziyaret ediyoruz. Özellikle Türkiye’deki ilk pasaj örneklerinin yer aldığı İstanbul’da bulunan Pera bölgesi ve İstiklal caddesi… Buradaki pasajların şanslı olan bir kısmı doğru restorasyon aşamalarıyla değerini korumaya devam etse de tam anlamıyla “pasaj” niteliği taşıyan alanlar ne yazık ki kalmamış diyebiliriz.
Kültürel çevrede koruma ve restorasyon kapsamında kaybettiğimiz değerler olsa da en azından adım attığımız sokakların ve geçtiğimiz alanların önemini biraz daha fazla anlayabilmek adına bu yazımda pasajların tanımından, özelliklerinden bahsettim ve Türkiye’deki ilk örneklerine sahip olan Beyoğlu pasajlarından Çiçek Pasajı, Hazzo Pulo Pasajı, Atlas Pasajı-Sinema Müzesi’ni derledim. Yazımın; İstanbul’da yaşayanlar için farkındalık yaratmasını; turistler için ise rehber olmasını umuyorum. Keyifli okumalar diliyorum.
Pasaj Nedir?
Pasajlar 19. yüzyılda Sanayi Devrimi ve modernleşme süreçlerinde ortaya çıkmaya başlayan; kentlerde dış mekânlarla iç mekânlar arasındaki bağlantıyı sağlayan ara mekanlar olarak inşa edilmiştir. Etimolojik olarak ise ilk kez 13. yüzyılda ‘’yol, geçit’’ anlamında gelen Fransızcadaki ‘passage’ sözcüğü olarak kullanılmıştır. 18. Yüzyılın başlarıyla birlikte pasaj kelimesi büyük bina bloklarının ve imar adalarının iç kısımlarını bölen ya da bağlayan dar ve özel sokaklar anlamı ile kullanılmaya başlanmıştır. Pasajlar; 19. yüzyıla uzanan ekonomik, teknolojik ve sosyal süreçlerin bir ürünü olarak tanımlanmaktadır. Tarihi süreç incelendiğinde pasajların kent dokusunda önemli yere sahip olduğu görülmektedir. Bu nedenlerden dolayı pasajların korunması ve doğru restorasyon aşamalarından geçmesi gereklidir.
Pasajlar özellikleri bakımından;
Kentin merkezinde yer alır; ticari ve sosyal aktivite sağlar ve birden çok giriş kapılarıyla farklı alanlara erişim imkanı sunmaktadır. Geçit kısmının üstü iki yana eğimi olan cam çatı ile örtülüdür. İklim koşullarından ve trafikten korunmak için korunaklı bir mekan olarak tasarlanmışlardır. Üst katları konut işlevli karma fonksiyona sahiptir. Sokak görünümünü yansıtan iç mekana sahip yapılardır. Bireysel mağazalardan oluşarak perakende satışın gerçekleşmesini sağlamaktadır. 19. yüzyıl sonunda yapılmış olan pasaj cepheleri eklektik üslup özelliklerini yansıtır, bazılarında Neoklasik, Neorönesans ve Neobarok özellik hakimdir.
Beyoğlu Pasajları
Pera’da inşa edilen pasajların mimari özellikleri incelendiğinde Fransa’daki pasajlar ile benzerlik gösterdiği görülmektedir. Bu durum Osmanlı Devleti ve Fransa arasında ekonomik, sosyal, politik ilişkilerin mimari sonuçları olarak değerlendirilebilir. Ülkemizde aynı bölgede bulunan pasajların bile aman içinde farklılık ve çeşitlilik göstermesi pasaj yapı türünün Fransa’dan alındıktan sonra Osmanlı Devleti zamanında da kendi içinde değişerek bulunduğu yere uyum sağladığı görülmektedir. Benzerliklerin yanı sıra pasajlarda yapılan ticaretin Osmanlı kültürüne adapte olduğu da görülmektedir. Böylece pasajlardaki ticaretin de Osmanlı kültürüne adapte olduğu söylenebilir. Avrupa’daki yaşam biçimini Pera sokaklarına entegre etme çalışmalarıyla pasajlar ülkemizde kendi kültürünü oluşturmuştur. Bu süreç incelendiğinde pasajların sadece sokakları birbirine bağlayan alanlar olmadığı; aynı zamanda kültürleri de birbirine bağlayan yapılar olduğu anlaşılmaktadır.
1. Çiçek Pasajı
Dizilere ve filmlere de ev sahipliği yapan; artık içinde birkaç dekor dışında çiçeklere rastlayamadığımız yaklaşık 150 yıllık tarihi geçmişe sahip olan Çiçek Pasajı…
1870 yılındaki Büyük Beyoğlu Yangını’nda yanarak yıkılan Naum Tiyatrosu’nun olduğu yere inşa edilmiştir. Eski adıyla “Cité de Péra” olan pasaj hem İstiklal Caddesi hem de Tiyatro Sokağı’nı birbirine bağladığı için önemli bir yere sahiptir.
Hristaki Pasajı olarak da bilinen pasaja çok sayıda çiçek dükkanı açılmıştır ve ismini buradan almıştır. 1940’lı yıllardan sonra ise açılan birçok restoran ile çiçek dükkanları kapanmış ve geriye sadece bu isim kalmıştır.
1970’li yıllardan sonra ise bakımsız kalması nedeniyle uzun süre talihsizlikler yaşamış olsa da “Çiçek Pasajını Yaşatma ve Güzelleştirme Derneği”nin de öncülüğüyle tarihi dokusuna sahip çıkılarak restore edilmiş, onarılmış ve 2005 yılında tekrar kullanıma açılmıştır.
Giriş katıyla birlikte 3 katlı bina geniş bir alan üzerine inşa edilmiştir. Ana malzemesi taş olan yapının ön yüzünde gösterişli bir cephe mimarisi hakimdir. En üst kattaki aslan ve insan başı detayları ilgi çekmektedir. Yine ön cephedeki Roma rakamlarından oluşan 1876 yılında yapılan saat çalışmamasına rağmen önemli bir detaydır.
Çiçek pasajı incelendiğinde Beyoğlu bölgesindeki diğer pasajlara kıyasla hem tarihi dokuyu hem de pasaj özelliğini korumaya devam ettiği gözlemlenmektedir. Yalnızca çatı bakımsız durumdadır. Çatının bakım ve onarımının yapılması gerekmektedir.
İstiklal Caddesine yolunuz düşerse Çiçek Pasajı’nı bu gözden inceleyip hatta zamanınız varsa mutlaka içinde bulunan restoranlarda yemek yiyerek tarihi atmosferin tadını çıkarmanızı öneririm.
2. Hazzo Pulo Pasajı
İstiklal Caddesinin kalabalığı ile Pera sokaklarının dokusunu birleştiren Hazzo Pulo Pasajı…
Pera girişindeki tarihi şarap evi ile de bilinen kıymetli bir geçmişe sahip olan pasajın gelişim sürecinden bahsetmek istiyorum.
Pasaj Rum tüccar M. Hacopulo tarafından inşa ettirilmiş ve 15 Nisan 1871 yılında açılmıştır. Bazı kaynaklarda farklı kişiler tarafından inşa ettirildiği de söylenmektedir. Tarihi boyunca birçok işletmeye ev sahipliği yapmış pasaj; aynı zamanda tarih boyunca Ahmet Mithat Efendi’nin matbaasını da barındırmıştır. O dönemlerde Jön Türklerin toplanma alanı olarak kullanılmıştır. Hazzo Pulo; İstiklal Caddesi ile Meşrutiyet Caddesi’ni birbirine bağlamaktadır ve üç bloktan oluşmaktadır. Üç girişe sahip pasajda orta avlulu, T planlı ve cam çatılı yapıya sahiptir. Yığma olarak
ve Neoklasik tarzda inşa edilmiştir. Avluyu saran binalar iki ve dört kattan oluşmaktadır. Zeminde bulunan kalıntılar incelendiğinde avlu kısmının eskiden taş ve çakıl döşeli olduğu tespit edilmektedir. Taşların bir kısmının Çatalca bölgesindeki köylerden getirildiği söylenmektedir.
2000’lerle birlikte kafe ve çay ocaklarının ağır bastığı pasajın avlusunun büyük bir kısmı işletmelere ait sandalye ve masalar ile kaplı durumdadır. 2018 itibariyle pasajın alt kısımları işlek olmasına rağmen üst kısımları boştur ve yıkık bir hâl almıştır.
Pasajın İstiklal Caddesi yönündeki girişinde dış cephe korunmuş olsa da tabela değiştirilmiştir. Ne yazık ki girişte bulunan dükkanlar, oyuncakçı ve kullanılan şemsiyeler nedeniyle pasajın niteliği ve tarihi dokusu anlaşılmamaktadır. Pasajın Pera girişine baktığımız zaman tarihi dokunun daha fazla korunmuş olduğunu görüyoruz. Özellikle İstiklal Caddesi girişi düzenlenmeli ve girişler arasında ortak tasarım dili oluşturulabilir.
Pasajın avlusunda şu an bulunan kafelerin cephelerinin ve üst tentelerinin bakımsız olduğu görülmektedir.
Tarihi süreçte üst katları ev olarak kullanılan pasajın bugünkü durumu ise terk edilmiş olarak algılanmaktadır. Kullanılmayan üst katlar gerekli restorasyon çalışmalarından sonra ticari dükkanlar olarak faaliyet gösterebilir. Gerekli bakım çalışmalarından sonra daha çok ilgi gören bir yapı olarak kullanılacağı kesindir.
Tüm eksikliklerine rağmen pasajdan içeri adım atar atmaz farklı atmosfer hissedilmektedir. Buraya yolu düşen herkesin pasajı ziyaret edip, tarihi dokusunun tadını çıkararak çay kahve içip Pera sokaklarında fotoğraf çekerek keyifli bir gün geçirmesini tavsiye ederim.
3. Atlas Pasajı- Sinema Müzesi
Atlas Pasajı, İstiklal Caddesi’nin üzerinde yer alan tarihi bir pasajdır. Üç bloktan oluşmaktadır. Bloklardan birincisi, 1870 yılındaki Büyük Beyoğlu Yangını’ndan sonra taş ve dökme demir kullanılarak inşa ettirilmiş kışlık bir köşktür. İkincisi ise1948 yılında inşa edilen Atlas sineması binasıdır. İki binayı çeşitli dükkanların yer aldığı pasaj birleştirmektedir.
1877 yılında bir kışlık konak olarak inşa edilmiş bina, arkasındaki üç katlı blok ile birleşerek günümüzdeki halini almıştır. Yapı, 1930’lu yıllardan itibaren şehrin kültür ve eğlence yaşamında önemli rol oynamıştır. Atlas Sineması, Küçük Sahne, Kulis Bar gibi mekanlar bu yapıda faaliyet göstermiştir. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde gelişen cephe mimarisinin ve iç tasarımın başarılı örneklerinden birisi olarak kabul edilmektedir.
1993 ve 2020 yıllarında restorasyon süreci geçirmiştir. 2020 yılındaki restorasyondan sonra pasaj kısmı sıradanlığını korusa da İstiklal Caddesi girişi yeniden düzenlenerek Sinema Müzesi olarak hizmete açılmıştır.
Sinema müzesi, Türk sinemasına ait çok güzel detaylara ve anlatımlara sahip olarak düzenlenmiş. Adım attığınız an da kendinizi başka bir dünyaya ait gibi hissediyorsunuz.
Müze içerisinde teknolojiden sıkça yararlanılmış. Yeşilçam dünyası, filmlerin unutulmaz sahneleri, telefon konuşmaları, bölgedeki sinema haritaları, Atatürk’ün ilk kaydının çekildiği kamera ve daha nicesi…
Tüm bu sanatın içinde ilerlerken tarihin korunduğunu yansıtan eski şömine detayları ve tarihi; döşeme sergileri de pasajın büyüsünü yansıtıyor. Bunların yanı sıra en üste katta çalışma alanı ve kütüphanede bulunmaktadır
Pasajın arka çıkış kapısı şu an atıl bir durumda olması sebebiyle ziyaretçileri kullanıma teşvik etmiyor. Bu sebeple “geçit” özelliğini tam anlamıyla koruyamadığı için pasaj niteliğini kaybetme yolunda olsa da; yeni haliyle ve Sinema Müzesiyle herkesin ilgisini çekiyor.
Farklı bir deneyim yaşamak istiyorsanız mutlaka Sinema Müzesini ziyaret edin. Yeşilçam’ın nostaljik duygusundan daha çok etkileneceğinize eminim
Fotoğraf tutkunları da Sinema Müzesi’nin İstiklal Caddesi’ni gören camlarından, içindeki duvar dekorlarına kadar birçok alanda güzel kareler yakalayabilir.
Pasajları ve daha özelleştirerek Beyoğlu Pasajlarını incelediğimiz zaman aslında koruma ve restorasyonun; yapı bazında değil de bölgelerin tarihi geçmişine dayanarak bir bütün halinde ele alınması gerektiğini anlamaktayız. İstiklal Caddesi üzerinden sadece “iş hanı” zannedip geçtiğimiz o kadar çok pasaj var ki… İtalyan mimarisi özelliğini yansıttığı iddia edilmesine rağmen sıradanlaşan Aznavur Pasajı; pasaj adıyla değil de sadece Beyoğlu Sineması olarak tanıdığımız Halep Pasajı bile bunlardan birkaçı…
Diliyorum ki yüzyıllardır birçok medeniyetin geçtiği kıymetli tarihimiz ve topraklarımızdaki her eser ilk haline ve hikayesine özen gösterilerek korunup; ülkemize kazandırılır.
Faydalanılan Kaynaklar:
- http://www.eskiistanbul.net/
- Kıral K. M., (2020). Kentsel Mekan Öğesi Olarak Pasajlarda Mekansal Biçimlenme: Ankara- Yenişehir Pasajları. Atılım Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
- Salbacak S., (2007). Tarihi Binaların Yeniden Kullanımlarında ‘’Hacopulo Pasajı’’ Örneği. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
- Özkan M., (2008). Transformation of the Arcades in Beyoğlu. Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Ankara.
- https://tr.wikipedia.org/wiki/Atlas_Pasaj%C4%B1
- https://www.burlingtonarcade.com/
- https://istanbeautiful.com/tr/cicek-pasaji-beyoglu/
- http://www.tarihicicekpasaji.com/
- https://hatirlayansehir.hakikatadalethafiza.org/hazzopulo-pasaji/
- https://www.gzt.com/arkitekt/beyoglundaki-paris-perapasajlari-3599521