Covid-19 Sonrası Kentler Nasıl Olacak? Pandemiden Alınan Kentsel Planlama Dersleri
  1. Anasayfa
  2. Çevre

Covid-19 Sonrası Kentler Nasıl Olacak? Pandemiden Alınan Kentsel Planlama Dersleri

1
Reklam Sponsoru

İnsanlık, tarih boyunca birçok salgın hastalıkla karşı karşıya gelmiş ve bununla mücadele etmiştir. Bilinen ilk salgın hastalık MS 165- 180 yılları arasındaki Antoninus (Galen) salgınıdır. Bunun sonrasında Jüstinyen vebası, kara veba, suçiçeği, kolera, ispanyol Gribi, tifüs gibi bir çok salgının ardından günümüze yaklaştıkça AIDS, SARS ve en nihayetinde coronavirus (covid-10) ile karşı karşıya kaldık.

Milyonlarca insanın hayatını etkileyen Covid-19 salgını insanların yaşam biçimlerini değiştirmeye zorlamıştır. Bu salgın hastalığın diğerlerinden bazı farkları mevcuttur. Peki Covid-19 Sonrası Kentler Nasıl Olacak?

Salgın Hastalıkların Kentlere Etkileri

Salgın hastalıkların insanlık tarihinin savaş, göç, kıtlık gibi en zorlu yıllarında çıkmasına rağmen covid-19’un patlak verdiği günümüzde böyle bir durum yoktur. Günümüz teknolojisinde kentlerin hızlı dönüşebilirliği nedeniyle, salgının ardından kentlerde yeni planlamalara gidilmesi gerekliliği tartışılmaktadır.

Ne yazık ki coronavirus (covid-19) salgını, tarihteki ne ilk salgındır ne de son salgın olacaktır. Bu sebeple yaşadığımız bu felaketten kentler ve yaşam biçimlerimiz üzerinde önemli dersler çıkarıp buna yönelik adımlar atmak geleceğimiz için en doğrusu olacaktır.

Covid-19 Sonrası Kentler

Günümüzde dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun kentlerde yaşadığını düşünürsek Covid-19’un Kentlere Etkileri ve bunlardan derslerin çıkarılması çok önemlidir. Yaşadıklarımız göstermektedir ki kentler pandemiler açısından son derece savunmasızdır.

Kentsel Planlama Açısından Pandemiden Alınan Dersler

1. Hava Kirliliğine Yönelik Planlamalar

Salgın sürecinde dünyanın çeşitli bölgelerinden çevrenin iyileştiği ve doğanın kendini yenilediği haberleri gelse de çalışmalar incelendiğinde durum çok daha kompleks ve ayrıntılıdır. Örneğin Madrid ve Barselona’da hava kirliliğinin azalmasının yanı sıra, Çin’in bazı bölgelerinde arttığını gösteren çalışmalar vardır.1 Bunun en temel sebebi ise ülkelerdeki hatta şehirlerdeki hava kirliliğinin esas kaynağının farklı olmasıdır. Salgın sürecinde trafikten ve endüstriden kaynaklanan hava kirlilikleri genelde azalmışken, konut ısıtmadan kaynaklanan kirlilik tam tersi artmıştır.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Mimarlık ve Bilişim Biliminin İlişkisi

Hava kirliliği ile pandemi arasındaki ilişkiye bakıldığında, hava kirliliği yüksek olan yerlerde hastalık bulaşma oranının fazla olduğu görülmüştür. Bunun için aslında sonraki salgınlara hazır olmak için yapmamız gerekenlerden bir tanesi de hava kirliliğini azaltmaya yönelik planlamalar yapılmasıdır. Burada önemli olan nokta kentlerin gerçek hava kirliliği kaynağını bulup ona göre bir planlamaya gitmesidir.

2. Su Yönetiminin Önemi

Tarihteki salgınların büyük çoğunluğunun kanalizasyonlardan, kanalizasyon hayvanlarından ya da bu atık suların içme sularına karışmasından kaynaklandığı bilinmektedir. Aslında atık suların arıtımı Covid-19 için de oldukça önemlidir. İnsanların virüse maruz kalmasını azaltmak için su tesislerinin ve atık su arıtma tesislerinin yeterli dezenfeksiyonu ve temiz su kaynaklarına kanalizasyon sızıntısının önlenmesi gibi önlemler gereklidir. 2

Kanalizasyon sistemindeki COVID-19 ve diğer virüslerin varlığı, enfeksiyonun etkin noktaları, kontrol ve yayılma yollarının etkisi hakkında bilgi edinme fırsatı da sağlar. Aslında, atık su verilerinin düzenli olarak test edilmesi önceden önlem almasını sağlayabilir. 1

Bu konuda atılan en önemli adım BIOBOT uygulamasıdır. Temel olarak kanalizasyonda toplanan virüsleri ve bakterileri analiz edip şehirlerdeki veya eyaletlerdeki toplum sağlığını haritalandırıyorlar. Böylece atık sulardaki virüsler veya hastalıklar önceden tespit edilip hemen önlem alınabiliyor.

3. Kendi Kendine Yeten Şehirlerin Önemi

Aslında bu süreçte hepimiz gördük ki salgın sebebiyle yapılan her kısıtlamanın birden fazla etkisi oldu. Bunlardan bir tanesi de ulaşıma getirilen kısıtlamaların çevredeki şehirlerden/kırsal alanlardan getirilen gıdaların taşınmasında birtakım aksamalara sebep olduğudur.  Öyle bu süreçte bazı haberler bunu çarpıcı bir şekilde gösteriyor, örneğin NTV’deki bir habere bakalım:

BM’den “gıda sistemleri pandemi nedeniyle çöküyor” uyarısı: BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, “49 milyon kişi daha pandemi nedeniyle aşırı yoksulluğa düşebilir. Gıda güvenliği olmayan insanların sayısı hızla artacak” ifadelerini kullandı.3

Bu durumda yerel gıdanın, yerel pazarların, ithalatın azalıp kentin kendine yetebilecek miktarda gıda üretiminin önemi ortadadır. Kentlerin çeperlerinde içinde uygun alanlarda oluşturulacak tarım alanları kent planlamalarında düşünülmelidir. Elbette ki kendi kendine yeten şehirleri yalnızca bu açıdan ele almamalıyız, elektrik enerji ihtiyacının en azından bir kısmının güneş panellerinden karşılandığı bir kent planlaması geleceğimiz için her türlü felakete hazır olmamızı sağlayabilir.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Yangın Ekolojisi

4. Acil Durum Planları

Her ülke hatta daha da önemlisi her kente özgü farklı felaketlere yönelik acil durum planları hazırlanmalıdır. Artık anlıyoruz ki, salgın hastalıklara yönelik ayrıntılı acil durum faaliyetleri ve planları devlet yönetiminin hastalıkla mücadelesini oldukça kolaylaştırabilir.  Örneğin, korona salgınında Singapur, Tayvan ve Güney Kore gibi ülkelerde şehirler, acil durum planları geliştirerek ve SARS ve H1N1 salgınlarından öğrenilen dersleri uygulayarak büyük başarılar elde etmişlerdir. 4 Buna karşılık, Bangladeş’te önleyici planlama ve acil durum planlarının olmaması, şehirlerin krize etkili bir şekilde yanıt vermesini zorlaştırdı.

Bu konuda devlet yönetimine düşen en önemli görevlerden biri de bu planların günümüz şartlarına uyarlanarak şimdiki ve gelecekteki felaketlere karşı hazır hale gelmemizi sağlamaktır.

5. Sorunlu Ulaşım

COVID-19’un Çin ve dünya genelinde çok kısa bir süre içinde hızla yayılmasının en temel sebebinin bu bölgedeki bağlantı uçuşların ve demiryolu bağlantısının fazla olmasına dayandırılmaktadır.5 Bu durum ulaşımın salgın hastalıklarda ne kadar etkili olduğunu göstermektedir.

Bugün yaşadığımız salgın hastalık hepimizi toplu taşımadan özel araçlara yönlendirdi. Peki özel araçlara yönelmek ne kadar sağlıklı? Özel araçlara yönlenmek beraberinde hava kirliliği ve trafik ve bunlara bağlı çevre sorunlarına yol açar. Aslında bu da bizi başladığımız noktaya döndürür. Hava kirliliğinin artması bizim sağlığımızı olumsuz yönde etkilemekte bu felaketlerle baş etmemizi zorlaştırmaktadır. İşte bu sebeple yapılacak en doğru hareket bisiklet veya bunun gibi motorsuz araçlara yönelmek olacaktır.

Pandemi sürecinde dünyanın birçok şehrinde zaten bisiklet kullanım oranlarının ve sürelerinin arttığı gözlemlenmiştir. Bu yönelimin yönetim tarafından uygun bisiklet yolları yapılarak ve kentlerin buna göre planlanarak desteklenmesi ve teşvik edilmesi önemli bir planlama hareketi olacaktır. Bunun yanında uzak mesafeler için güneş enerjisi kullanan araçlar gibi enerji tüketmeyen ve kirlilik yaratmayan araç modellerinin teşviki ve bu konudaki yatırımlar oldukça önemlidir.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Tarihi Dokuda Yeni Tasarım Anlayışları

6. Kent Tasarımında Değişiklikler

Günümüzdeki kentlerin nüfus yoğunluğu tartışılmaz bir konudur. Bu yüzden ne yazık ki salgın hastalıklardan ve diğer felaketlerden en çok etkilenen alanlar olmaktadırlar. Covid-19 sonrası planlamalarda ve tasarımlarda bu gerçek artık göz ardı edilemez duruma gelmiştir. Şehir parklarında ve yeşil alanlarda kullanılan kent donatılarının sosyal mesafeyi sağlayacak şekilde tasarlanması sadece günümüz için değil, gelecekteki felaketler için de önemlidir.  Sokaklarda, kamusal alanlarda ve yeşil alanlarda kişilerin birbiriyle yakın temasının azaltılması düşünülmelidir. Günümüzdeki yeşil alan ihtiyacı Covid-19 sürecinde açıkça görülmüştür. Bu, yayaların ve bisikletlilerin ihtiyaçlarını daha iyi karşılamak için sokakların yeniden tasarlanmasını ve vatandaşların açık hava egzersiz ve rekreasyon taleplerini karşılamak için geniş yeşil ve açık alanlar sağlamayı gerektirebilir. 6

Yukarıdaki görsellerde görüldüğü üzere Covid- 19 sürecinde sosyal mesafenin sağlanması amacıyla düzenlemeler yapıldı. Bundan sonra tıpkı bu görsellerde olduğu gibi yeşil alanlarda deprem, salgın hastalık gibi felaketlerin göz önünde bulundurularak planlanması gerekecek gibi görünüyor.

Yaşadığımız bu zorlu ve tehlikeli süreç tasarımcılara, planlamacılara, yöneticilere ve kullanıcılara çok önemli uyarılar ve dersler vermektedir. Bizim bunu yaşayan nesil olarak bugün ve yarın yaptığımız her planlama ya da tasarım insan hayatının ve doğal çevrenin kalitesini arttırabilir. Sağlıklı bir toplum, sağlıklı bir kent ve sağlıklı bir ülke bu bahsedilen planlamaların altında yatıyor olabilir.

Kaynakça:

  1. Sharifi & Khavarian-Garmsir, COVID-19 salgını: Şehirler üzerindeki etkiler ve kentsel planlama, tasarım ve yönetim için önemli dersler, 2020
  2. Naddeo, V., Liu, H., 2020. Editorial perspectives: 2019 novel coronavirus (SARS-CoV-2): what is its fate in urban water cycle and how can the water research community re- spond? Environ. Sci. Water Res. Technol. 6 (5), 1213–1216.
  3. https://www.ntv.com.tr/dunya/bmden-gida-sistemleri-pandemi-nedeniyle-cokuyor-uyarisi,yquybg2KX02V4zHqusMSgA
  4. Duggal, R., 2020. Mumbai’s struggles with public health crises from plague to COVID-19. Econ. Polit. Wkly. 55 (21), 17–20.
  5. Wu, J.T., Leung, K., Leung, G.M., 2020. Nowcasting and forecasting the potential domestic and international spread of the 2019-nCoV outbreak originating in Wuhan, China: a modelling study. Lancet 395 (10225), 689–697
  6. Honey-Rosés vd., 2020. The impact of COVID-19 on public space: an early review of the emerging questions – design, perceptions and in- equities. Cities Health 1–17.

Peyzaj Mimarı ❀ | İÜC -Peyzaj Mimarlığı Yüksek Lisans Öğrencisi ✎ | İstanbul |

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (1)

  1. 6 Aralık 2020

    Covid19 süreciyle ilgili bildiklerimizin çok daha ötesinde, fazlasıyla aydınlatıcı bir yazı olmuş. Beni bu konuyla ilgili daha fazla araştırma yapmaya ittiğini söyleyebilirim. Başta Özge İnal’a, ardından peyzax.com ‘a teşekkür ederim 🙏🏻 Sunduğunuz bilgiler harika ve devamını da, kendi adıma, görmek isterim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir