Tasarım yapı olarak hem bireysel hem de toplumsaldır. Bunu biraz daha açıklayacak olursak, tasarımcı tasarımını tek bir zihinden üretir. İlham alabilir, esinlenebilir ancak ürün bir zihinde oluşup gelişir. Tasarımın toplumsal olması ise tasarımcının tasarımını toplum için yapmasıdır. Tek bir zihinden çıkan ürün aslında toplum hayatında kullanılmak, hayatı kolaylaştırmak üzere ortaya çıkar. Tasarımlar kimlikleri temsil eder. Her tasarımcının yaptığı ürün ne olursa olsun kendine özgün bir fikri vardır. Bu fikirler tasarımcının zihninde o döneme kadar yaşadığı hayat, aldığı eğitim, zevkleri, toplumun ihtiyaçları gibi bir çok unsura bağı olarak şekil değiştirebilir. Bir nesneden ilham alınırken; çizgiler, tarih, renkler, eserin insan üzerinde bıraktığı hissiyat, eserin yapılış amacı gibi bir çok konu kullanılabilir.
Bu yazıda oluşturacağımız mekan tasarımında esinlenme kaynağını resim sanatı olarak seçiyoruz.
Resim sanatında Van Gogh sanat dünyasında oldukça kabul görmüş bir ressamdır. Kendini sanatına adamış ve onun yaşamından yıllar sonra bile hala adı ününü hiç kaybetmemiştir. Bu yazıda tasarladığımız mekan ise bir çatı katı balkonu. Van Gogh’un dünyaca ünlü eserlerinin renk paletlerini kullanarak tasarımı şekillendireceğiz.
Sanatçı bu eserinde mavi tonlarını çoğunlukta kullanmıştır. Bu esere soğuk bir hava katmasına karşın, yıldızları temsil eden sarı renkler ise resmin sıcak tarafını oluşturmaktadır. Yeşil ve mavi iç içe geçmiş, doğada ki var olan görüntüsüne yakın kullanılmıştır.
Mekan tasarlanırken bitki renk ve çeşitliliğinde mavi tonları ve koyu yeşiller kullanılmıştır. Mekanda genel olarak farklı tonlarda maviler kullanılmıştır. Sarı renk ‘Yıldızlı Geceler’ eserinde olduğu gibi birden fazla kez ancak farklı büyüklüklerde kullanılmıştır. Küçük aksesuarlarla tablodaki soğukluğu tamamlamak için kullanılan açık ve koyu grilere yer verilmiştir.
Sanatçı bu eserinde sıcak ve soğuk renkleri daha dengeli kullanmıştır. Mavi gökyüzünden farklı tonlar olmakla birlikte sarı yeşil ve kahverengi doğada var olduğu gibi birbirlerini tamamlayan bir görünümdedir. Siyah ve beyaz ise diğer renklerin önüne geçmeden ancak varlığını belli eden miktardadır.
Mekan tasarlanırken bitki renk ve çeşitliliğinde turuncu, sarı ve kahverengi kullanılmıştır. Mekanda bu kez sıcak renklerin baskınlığı görülmektedir. Bu sıcak renklere ek olarak mavinin birkaç farklı tonu çok ön plana çıkarmadan mekandaki renk bütünlüğünü sağlamak amaçlanmıştır. Kahverengi birkaç farklı tonda kullanılarak mekanda daha yumuşak bir algı oluşturulmuştur.
Sanatçı bu eserinde sıcak renkleri yoğun kullanmıştır. Sarı ve yeşili ahenkle birleştirip, kahverengi ile yine doğal bir görünüm yakalamıştır. Sıcak renklerin yanı sıra soğuk renkler için bu kez tabloda küçük bir kısım ayrılmıştır.
Mekan tasarlanırken bitki renk ve çeşitliliğinde turuncu, sarı ve kahverengi kullanılmıştır. Mekanda bu kez neredeyse tamamen sıcak renkler görülmektedir. Tabloda az miktarda soğuk renk olması yeni yapılacak tasarımda zorluklar oluşturmuştur. Renklerin birbirine fazla yakın olması mekanda renk dengesini bozmuştur. Bu tasarımın başlıca sorunu renk dengesinin tam olarak sağlanamamış olmasıdır. Tam bu noktada esinlenirken var olanı olduğu gibi kullanmanın nasıl zorluklar getirebileceğine bir örnek oluşturuyoruz.
Sonuç olarak
Bir tasarım oluştururken herhangi bir şeyden esinlenebiliriz. Esinlenme kaynağımız soyut veya somut olabilir. Esinlendiğimiz eserin bizim üzerimizde oluşturduğu etkiden başlayıp, eserin formu, çizgisi, eserin kullanım amacı gibi birden fazla onlarca etken sıralanabilir. Önemli olan tasarımcı olarak siz hangi etkeni kullanacaksınız. Kullandığınız etkeni kendi tasarımınıza nasıl entegre edeceksiniz. Bunların tamamı ortaya güzel ve kaliteli işler çıkarmanıza yardımcı olacaktır. En önemli bir diğer olay ise esinlenme esinlenmedir, kopya değil. :)
Kullanılan Programlar
- SketchUp 2017
- Lumion 10.0.2
