Hızlı Git
Sevdiklerimizden uzaklaştığımız şu günlerde kendimize doğada bir yer aramaktayız. Doğayla iç içe olmak fiziksel ve ruhsal sağlığımız için oldukça faydalıdır. Hatta haftada 2 saatimizi doğada geçirmemiz öneriliyor. Doğayla iletişime geçmemizin ise birçok farklı yöntemi vardır. Ağaçlara sarılmak da bu yöntemlerden biri. Bu sıkıntılı günlerimizde birine sarılmayı bırakın aramıza 2 metre mesafe koymak zorunda kalıyoruz. Oysa sarılmak eyleminin insan ruhuna olumlu etkisi saymakla bitmez, ayrıca bilimsel olaraktan ispat edilmiş bir tanıdır. Sarıldığımızda, stresten arınır, kendimizi güvende, sevgi ve değer bulmuş hissederiz. Şimdi gelelim ağaçlara sarılmaya…
Ağaçlara Sarılmak Nedir?
Ağaçlara sarılmak, dünyada “tree hugger” alarak bilinmektedir. Bu kelimenin İngilizcede çevirimi ise oldukça aşağılayıcıdır. Aşağılamak istedikleri ise ağaçları, hayvanları genel olarak doğal hayatı korumaya çalışan çevrecilerdir. Bunun nedeni, bu durumun fazla dert edildiğini düşünmeleri. Oysaki o kadar ağaç katledilirken, küresel ısınma varken dert etmemek ne mümkün.
Daha da derine inersek, 1730’lara kadar derine. Ağaçlara sarılmak tabirinin ortaya çıkışına ait stratejik bir öyküyle karşılaşıyoruz. 1730’ da Hindistan’da bir saray yapımı için birçok ağacın kesilmesi istenmiş. Bunu kabul etmeyen 294 erkek, 69 kadın olmak üzere 363 gözü pek insan, bu duruma karşı çıkmış. Ama sonunda ağaçları kesmek isteyen kişiler tarafından ağaçlara sarılı halde katledilmişler. Onların canları pahasına yaptıkları bu fedakârlık sonucunda ise ülkede ağaçların kesilmesini yasaklayan bir yasa çıkmış.
Günümüze dönersek, ağaçlara sarılmak için birçok nedenimiz yok mu zaten? Oksijen üreten, soluduğumuz havayı temizleyen bu ağaçlara teşekkürümüz onları kesmek mi? Onlara sahip çıkmak mı?
Ağaçlara Sarılmak Nasıl Bir Etki Yaratır?
Öncelikle ağaçlarında birer canlı olduğunu unutmamalıyız. Bizler gibi gelişmekte ve büyümektedirler. Aynı zamanda pozitif enerji yayarlar. Mutlaka büyüklerimizden toprağa çıplak ayakla basmanın ne kadar yararlı olduğunu duymuşsunuzdur. Toprağa dokunduğunuzda toprak ile vücudunuz arasında elektron transferi gerçekleşir. Bu yüzden vücudunuzdaki negatif enerjiyi atmak için toprakta birkaç dakika çıplak ayakla gezinmek önerilir. Tıpkı çıplak ayakla toprağa basmak gibi ağaçlara sarılmakta bizdeki negatif enerjiyi alıp yerine pozitif enerjiyi bırakmaktadır.
Bilimsel Açıdan Ağaçlara Sarılmanın Önemi
Doğadaki herşeyin “titreşimsel” bir etkileşimi olduğunu savunan Matthew Silverstone adlı araştırmacı “Blinded By Science” adlı kitabında, bilimsel olarak ağaçların (ve bitkilerin) titreşimler yoluyla bizimle etkileşime geçtiğini söylemektedir. Hatta hiperktivite bozukluğu (dehp), depresyon, dikkat eksikliği ve diğer zihinsel hastalıklar dahil olmak üzere birçok sağlık sorununu iyileştirdiğini ve baş ağrılarını hafiflettiğini savunmuştur. Ağaca sarıldığınızda o titreşimi hissedecek hem de doğa ile iletişim kurabileceksiniz.
“Her şey titrer ve farklı titreşimler biyolojik davranışlarımızı etkiler.”
Matthew Silverstone
Ağaçlara Sarılmak Ruhunuzu Dinlendirir
Bir ağaca dokunarak onu hissetmek, bedeninizin biyolojik davranışlarını etkiliyor. Bize doğanın bir parçası olduğumuzu hatırlatıyor, iyi geliyor, iyileştiriyor. Zaten her şey inanmaktan geçmiyor mu? Bir şeylerin bize iyi geleceğine inanmak, kendimizi güvenle onun tedavisine bırakmaktır.
Ve şimdi sizde yakınlarınızda bir ağaç bulun. Ona kollarınızla kocaman sarılın ve gözlerinizi kapatın. Ağaca sarılırken, özlediklerini, pandemi sürecinde arana mesafe koymak zorunda kaldığın sevdiklerini düşünüp onları sarıldığın ağaç yerine koyabilirsin. Ağaçlar bilge öncüleri olarak ayakta durur derler. İçerdiği tüm gücü, kökleriyle kendini sabitlediği dengeyi hisset ve sende onun gibi dik ve güçlü dur. Daha sonra gözlerini aç ve doğanın bir parçası olduğunu hatırla. Ağaç senin, doğa senin ve koruyup kollamakta senin görevin. Kendinizi ne kadar iyi hissettiğinizi fark edeceksiniz.
İzlanda Orman Müdürlüğü, pandemi sürecinde yalnızlıkla başa çıkabilmek için ağaçlara sarılmayı öneriyor.