Bugün arşivimde 2011 yılına ait bir yazı buldum. Yazı çok enteresan, Peyzaj Mimarlığı mesleğini bir inşaat mühendisi yazıyor. Üstelik o günlerden bugünlere sorunları en iyi şekilde tanımlayıp bugünümüzü çok iyi öngörebiliyor.
Editörün Notu
Diplomasını yeni almış genç peyzaj mimarımız, bir peyzaj firmasında iş bulmuştu. İş bulamayan arkadaşlarını düşünerek şanslı olduğuna karar verdi.
Genç Peyzaj Mimarımız, yasa gereği üye olmak zorunda olduğu Peyzaj Mimarları Odası’na (PMO) gitti ve orada üye olmaya gelmiş belediyede çalışan kendisi gibi genç bir meslektaşı ile karşılaştı. Sohbete koyuldular. Piyasadaki peyzaj çalışmalarının ziraat mühendisleri, orman mühendisleri, şehir planlamacıları, mimarlar, inşaat mühendisleri hatta bu mesleklerin teknikerleri tarafından yapıldığını görmek her ikisini de şaşırtmıştı. Üniversiteye girince komşu teyzenin‚ bahçıvanlığı kazanmış!‛ yorumuna gülmüştü genç peyzaj mimarı ama komşu teyzenin haklı çıkması kabus olurdu.
Bizim Peyzaj Mimarını şaşırtan başka bir konu, meslektaşının bitkiler hakkındaki bilgisiydi. Ziraat fakültesinin peyzaj mimarlığı bölümünden mezun olduğunu öğrendi. Bitkiyi öğrenmeye karar verdi. Meslektaşı da onun tasarımla ilgili bilgisine şaşırmıştı ve mimarlık fakültesinden mezun peyzaj mimarı olmak varmış diye iç geçirdi.
Her ikisinin gözü PMO’nun afişlerine takıldı. En önemli meslek sorununun termik santraller yapılması, Atatürk Orman Çiftliği’nde Ankara Belediyesinin yaptıkları, Allainoi’nin kumla kaplanması olduğunu gördü ve bizim ki de sorun mu? Daha önemli meslek sorunlarımız varmış‛ diye düşündüler.
2011’den bakınca manzara bu. 2021’den bakınca ne olacağını kestirmek çok kolay değil. İyimser taraftan yaklaşırsak 2001’de ‚bahçe mimarı, peyzajcı, peyzajist‛ denilenler, bugün farklı konumdalar.
Kötümser taraftan yaklaşılınca, diğer disiplinler arasında sıkışmış, çimi kutsal bitki olarak kabullenmiş, öğretim görevlilerinin bile kendilerinden önce gelenlerin çizgilerini aşmaktan çekindiği bir peyzaj mimarlığının 2021’de de aynı sorunları yaşayacağını söylemek mümkün.
Suçlu kim? Algılama düzeyi farklı kamuoyu, belediyeler, üniversiteler, mimarlar, PMO ve peyzaj mimarları!
Önce, suçlamayı bırakıp zorlamak gerekiyor. Kimi mi? Her parkı çim varsa değerli gören kamuoyunu, peyzajı her yeri yeşile boyamak zanneden belediye başkanını, aynı tornadan çıkmış projeler üreten peyzaj tasarım ofislerini, standart dışı fikir üreten öğrencileri engelleyen öğretim görevlilerini, gidilecek başka bir meslek kuruluşu olmadığı için PMO’nı, herkesten daha iyi peyzaj bildiğini düşünen mimarları…
Suçlamak yerine zorlamak. Çözüm için zorlamak. Çözüm? Çözümden önce hedefi veya hayali biçimlendirmek gerekiyor.
Haydi hayal kuralım biraz. Yıl 2021. Gazete haberlerinden bazıları:
- Literatürde İngiliz bahçesi, Japon bahçesi yanında artık Türk bahçesinden de bahsediliyor. Türk bahçelerinin genel özelliği az su sarfiyatı ve ekonomik olması. Sürdürülebilir peyzaj özelliğine sahip Türk bahçelerinde zengin çeşitliliğe sahip doğal taşlar bol miktarda kullanılıyor.
- Dünyanın en iyi AVM peyzajı ödülünü bu yıl da Türkiye aldı.
- Zor hava koşullarında yüksek performans gösteren çim tohumu ihracatında İtalya ilk sırayı aldı.
- Dünyaca ünlü Irak asıllı İngiliz mimar Zaha Hadid, İtalyan mimar Massimiliano Fuksas, ve Alman mimar Christoph Ingenhoven artık Türkiye’deki peyzaj tasarım ofisleri ile çalışacaklarını duyurdu.
Eğer hedef bu ise, bu hedefe giden yolun başında Peyzaj Mimarlarının mesleğe duyacağı saygı gelmeli. Sonra da aynı dili kullanmaları. Ortak bir dili kullanmayan, referanslara dayanmayan ve parçalı görünüm sergileyen kaç meslek disiplini var acaba?
Peyzaj mimarlığında kuram eksikliği, hissedilmenin ötesinde artık rahatsızlık verici boyutta. ‘Kuram’ı kim oluşturacak derseniz, elbette asli görevi kuramcıları barındıran kurum olan üniversiteler oluşturacak. PMO da bu kuramın dağıtımın yapan bir yük katarı olmalı.
Peyzaj mimarlığının tanımına baktığımızda ‚Peyzajı oluşturan doğal ve kültürel bileşenlerin ve çevrelerin koruma-kullanım dengesi gözetilerek; ekolojik, ekonomik, estetik ve işlevsel ölçütlere uygun olarak planlanması, tasarımı, onarımı, korunması ve yönetimi konularında bilim ve sanat temelinde hizmet veren (proje üreten) kişidir” gibi çok afili bir tanımlama çıkar karşımıza. Oysa Türkiye’de peyzaj mimarlığı yapmak keşke bu tür tanımlar yapmak kadar kolay olsaydı.
Benim gibi bir inşaat mühendisinin bu yazıya imza atması ise çok daha kolay galiba.
Levent KUZUM – İnşaat Yüksek Mühendisi