Hızlı Git
Yapım Yılı: 1967
Tasarım Ekibi: Doğan Tekeli, Metin Hepgüler, Sami Sisa
Konum: Fatih, İstanbul
Atatürk Bulvarı’nın Bozdoğan Kemeri ile Unkapanı arasında konumlanan, Tarihi İstanbul Yarımadası’nda farklı dönemlere ait Osmanlı ve Bizans eserleriyle çevreli, Süleymaniye’nin gölgesinde, tarihi çevreye saygılı, özgün, etaplı proje yarışma süreci ile önemli kazanımlar ve katkılar sağlayan, sanatı kamusal alana taşıyan, 1980’lerde plakçılar çarşısı olarak ünlenen, birçok ses sanatçısını ağırlayan, hikayelere ve filmlere konu olan, Ağa Han Vakfı tarafından 1980 yılında Ağa Han mimarlık ödüllerine aday gösterilen, yıkılmayan ama oldukça zarar gören, ilgi bekleyen, İstanbul’un ilk modern alışveriş merkezi, Türkiye modern mimarlık mirasının önemli örneklerinden:
İstanbul Manifaturacılar Çarşısı.
“Yaşadığımız kentin caddelerinde, sokaklarında yürürken, önlerinden geçip gittiğimiz yapıların, pek çoğunun farkına varmayız. Arada bir gözümüze çarpanların da ne zaman ne zorluklarla, kimler tarafından inşa edildiklerini düşünmeyiz.”
DOĞAN TEKELİ
“Çarşı arsası Tarihi İstanbul Yarımadası’nda; Fatih ve Süleymaniye Külliyeleri’nin oturduğu tepeler arasında kalan vadide ve İstanbul’u Beyoğlu’na bağlayan ana trafik yolunun bir kenarında; bir kilometreye yakın boyda bir şerit halindedir.
Arsanın üst başında Bizans su kemerleri ve Şehzadebaşı Külliyesi, daha geride Süleymaniye Külliyesi, arada Vefa Kilise Cami’leri, bulvarın karşı tarafında Molla Zeyrek Cami (Pantokrator Kilisesi) bulunur. Bulvar üzerinde çarşı sahasının ortasında Şeb Sefa Hatun Cami, Unkapanı’na doğru geride ise Hacıkadın Cami ve Hamamı, Atlama Taşı ve Yavuz Sinan camileri yer alır.” (1)
2- İstanbul Manifaturacılar Çarşısı, Şeb Sefa Hatun Cami
ve Haliç (2)
Etaplı Yarışma Proje Süreci ile Öne Çıkan Bir Yapı Olarak: İstanbul Manifaturacılar Çarşısı
1950’lerde İstanbul’da başlayan imar hareketleri, araç ulaşım koşulları ve malzeme sevkiyatlarında yaşanan zorluklar Eminönü, Sultanhamam ve çevresindeki hanlarda ticaret yapan manifaturacıların çalışma koşullarını olumsuz etkiler. Yeni bir çarşı arayışına giren manifaturacılar bir araya gelerek 1954 yılında Sınırlı Sorumlu İstanbul Manifatura ve Kumaşçılar Çarşısı Yapı Kooperatifi‘ni kurar.
Kooperatif, yapılması amaçlanan çarsı arsası için nakliye imkanlarının daha uygun olacağı, Anadolu ile ticari ilişkilerin daha iyi kurulacağı, gerekli büyüklükteki arsanın kolayca ve ucuza bulunabileceği gibi nedenlerden dolayı Haydarpaşa ve çevresinde yoğunlaşır (4). Ancak dönemin belediye başkanı ve valisi Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, İstanbul’da başlatılan imar ve istimlak faaliyetleri nedeniyle mali açıdan yaşanan sorunları aynı zamanda çarşı projesinin bölgenin imarını da değiştireceğini düşünerek kooperatife, Atatürk Bulvarı boyunca, Unkapanı’ndan Saraçhane’ye uzanan, %3 ile %8 arasında değişen eğimler gösteren 45.000 m² büyüklüğündeki dar parseli önerir. Çarşının Unkapanı’nda kurulması kararlaştırıldıktan sonra kentin imarı için çalışmalar başlar. Hali hazırda bir imar planı bulunmayan bölgenin planlanması ve istimlak sınırlarının belirlenebilmesi amacıyla “mevzi imar planı” yarışması açılır (5) ve yarışmaya katılan 14 proje arasından Cihat Fındıkoğlu, Kamil Bayur, Tarık Aka, Niyazi Duranay ve Özdemir Akverdi’nin projesi birinci seçilir. Seçilen proje, şehircilik müşaviri ve mimar Luigi Piccinato’nun danışmanlığında revize edilir. Piccinato, arsa ortasında yer alan Şeb Sefa Hatun Cami’nin alt ve üst sınırındaki kütlelerin Atatürk Bulvarı’ndan Süleymaniye Külliyesi’ne görüş sağlayacak şekilde döndürülmesini önerir (6). Şeb Sefa Hatun Cami’nin üst kısmı için 2-3 kat, alt kısmı için ise 4 kat yüksekliğinde yapı yapılabileceği sınırı getirilir (6).
İmar planının onaylanmasının ardından, 1960 yılında mimari proje yarışması düzenlenir ve katılımcılardan 80-90 m² büyüklükte, 4 tip halinde 1117 mağaza ve bu mağazaları besleyecek birimler istenir (6). Yarışma sonunda, Doğan Tekeli, Metin Hepgüler ve Sami Sisa’nın projesi uygulanmak üzere birinci seçilir. Birinci olarak seçilen projenin jüri raporu şöyledir:
“Heyetimiz tarafından Manifaturacılar için bütün projeler arasında en uygun olarak seçilen bu projede: Bozdoğan Kemeri ile Şeb Sefa Hatun Cami arasındaki kısmın kompozisyonu gerek şehircilik ve gerekse mimari bakımdan güzel bulunmuş ancak Şeb Sefa Hatun Cami ile Atatürk Köprüsü arasındaki kısımda yukarıdakine benzer bir ifadenin devamı kısmen görülmekle beraber burada yerleştirilmiş olan üç yüksek büro bloğu yerleri ve aşırı irtifaları dolayısıyla uygun görülmemiştir. Tetkik heyetinin bu projede yapılmasını teklif ettiği şekil, ekli tavsiye raporunda ayrıca belirtilmiştir. Ayrıca istenilen dükkân sayısı bu projede tam olmakla beraber genişlikleri dar bulunmuştur. Fakat projedeki elastikiyet bu noksanlığı izale edecek durumdadır. Araziye intibakı ve toprağa gömülü mahdut sahanın avlular ve arka servis yoluna açılmalar suretiyle havalandırması projede güzel bir şekilde çözülmüştür” (1)
Seçilen proje, şehircilik müşaviri ve mimar Luigi Piccinato’nun danışmanlığında jüri raporu göz önünde tutularak revize edilir. Jüri tarafından yarışma projesindeki üç yüksek büro bloğunun, bire indirilmesi önerilir ancak zeminin kaygan ve çürük olmasının sonradan anlaşılması üzerine, yüksek büro fikrinden tamamen vazgeçilir. Ayrıca yapının inşaatı sırasında bazı mezarlarla karşılaşılır. Mezar taşları üzerinde yapılan araştırmalarda, mezarlardan birinin Fatih Sultan Mehmet’in hocası ve İstanbul’un ilk belediye başkanı kabul edilen Hızır Bey’e, diğerinin ise 17. yüzyılda dönemin önemli hocalarından Mustafa Kâtip Çelebi’ye ait olduğu anlaşılır. Buna göre yeniden revize edilen projede üçüncü ve dördüncü blokların arasına mezarlıklar avlusu olarak isimlendirilen bir alan tasarlanır.
İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nın yapım sürecinin son etabı bir diğer yarışma konusunu oluşturur. Tasarım ekibi, yapıda çağdaş Türk sanatından örnekler görmek ister. Bu amaçla düzenlenen yarışma sonucunda Füreya Koral ve Sadi Diren’in seramik panoları; Eren Eyüboğlu, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Nedim Günsür’ün mozaik panoları; Teoman Germaner’in duvar rölyefi, Yavuz Görey’in çeşme heykeli ve Kuzgun Acar’ın Kuşlar heykeli yapıda yerlerini alır.
Türkiye’nin ilk büyük alışveriş merkezi olan İstanbul Manifaturacılar Çarşısı, İstanbul’da dört vali/belediye başkanının değişmesi, ruhsat işlemleri sırasında belediye ile olan anlaşmazlıklar, projenin tarihi yarımadada bulunması nedeniyle birkaç kez revize edilmesi, kısıtlı malzeme, teknoloji ve iş olanaklarının olmasından dolayı altı yılda tamamlanarak dönemin başbakanı Süleyman Demirel tarafından 22 Nisan 1967 tarihinde açılır.
“Kentsel Dokuya Taze Bir Yama” Olarak: İstanbul Manifaturacılar Çarşısı
Eski bir kent bölgesine yeni bir yapı nasıl yapılır sorusuyla yolan çıkan Doğan Tekeli, Metin Hepgüler ve Sami Sisa çevrenin tarihi dokusu ile bütünleşen bir yapı ortaya koymak ister. Bu amaçla tarihten referans alarak çalışmaya başlayan mimarlar, İstanbul’un mimarlık tarihini incelerler ve Süleymaniye Mahallesi’nin geleneksel konutlarını, Tahtakale’nin hanlarını, Kapalıçarşı’yı örnek alırlar. Böylece yapı; konut, bedesten ve hanlardakine benzer avlu, arkat ve cumbalar barındıran Türk-İslam mimarisinden ve geleneksel çarşı kültüründen izler taşır. Ayrıca Behruz Çinici’nin önerisiyle yapıya, insan ölçeğine referans vermesi amacıyla balkonlar eklenir (5).
Çevrenin tarihi dokusu ile bütünleşen bir yapı ortaya koymak isteyen mimarlar, arsanın çevresinde bulunan Şehzadebaşı Cami, Zeyrek Cami (Pantokrator Kilisesi), Bozdoğan Su Kemeri ve Şeb Sefa Hatun Cami ve özellikle Süleymaniye Külliyesi’nin etkisine gölge düşürmemek için doğal eğimden yararlanarak dikey yerine yatay bir yapı tasarlarlar.
“Yarışmada dikkate aldığımız prensipler; bölgenin tarihsel-yapısal karakterine entegrasyonunun sağlanması, odak noktası olan ve sükuneti ile tatlı meyilli tepeye oturan Süleymaniye Cami’ne açılan iç bahçelerin tanzimi ile caminin komplekse her noktadan görsel bağlantısının temini ve en önemlisi parsel üzerinde mevcut cami ve yatır mezarlarının hiçbirine zarar vermeksizin, şehircilik, yapısal planlama ve tatbikatının gerçekleştirilmesidir.” (7)
Metin Hepgüler
İstanbul Manifaturacılar Çarşısı, Atatürk Bulvarı boyunca uzanan avlulu altı bloktan oluşur. Bloklar, birbirlerine sokaklar ve avlularla bağlı olarak tasarlanır. Altısı kapalı, biri şadırvanlı ve biri de mezarlıklar avlusu olmak üzere toplam 8 avludan oluşur. Projede dükkanlar, Süleymaniye yönünde görüş sağlayan avlular çevresinde ve yaya alanları üzerinde akıcı bir yaya ulaşımı sağlayacak biçimde konumlandırılır. Yaya ulaşımı, bulvarın yoğun taşıt trafiğinden ayrılır. Bulvara paralel olarak düzenlenen bir yol, servis ulaşımını sağlar ve otopark girişleri bu yola bağlanır.
Yapı, Ludwig Mies van der Rohe’nin “az çoktur” biçiminde tanımlanan modern mimari üslubundan etkilenerek tasarlanır. Ayrıca yapı 1950’li yıllarda Uluslararası Modern Mimarlık Kongreleri’nde sunulan “mat-building” (hasır yapı, dantel kentsel doku) yaklaşımın, 1957’de Aldo van Eyck’in ortaya koyduğu “labyrinthine clarity” (labirent netliği) kavramının ve öncülük ettiği “mat-urbanism” yaklaşımın bir örneği olarak da değerlendirilebilir (5).
Yapıda bütün dolgu duvarlar beyaz traverten kaplanır ve yatay taşıyıcılar (döşemeler) ile korkuluklar brüt beton bırakılır. Hem yapı bütünlüğünün sağlanması hem de daha fazla ışık almasını sağlamak amacıyla üst katlarda yer alan dükkanların dışa bakan cephelerinin büyük kısmı prefabrik bir kafes elemanla kaplanır.
Yapıda kullanılan malzemenin seçiminde önce çevre ile uyum sağlama ve dayanıklılık, daha sonra ekonomi ve uygulama kolaylığı aranır. Malzeme seçimi ile ilgili yapının mimarlarından Doğan Tekeli malzemelerin son derece özensiz kullanılacağını tahmin ettiklerini ve bunun için sıva kullanmayıp taş, kaplama, traverten ve brüt beton kullandıklarını ifade eder (6).
Sanat-Mimarlık İş Birliğine Örnek Bir Yapı Olarak: İstanbul Manifaturacılar Çarşısı
İstanbul Manifaturalar Çarşısı’nın mimari tasarım sürecinde gelişen önemli katkılarından biri de dönemin çağdaş Türk sanatının örneklerine yer vermesidir. Yapının mimarlarından Doğan Tekeli İmeceden İMÇ’ye isimli kitapta bu konuyu şöyle anlatır:
“(…) Şimdi efendim o aslında benim fikrimdi, ama o zaman yapılara sanat eseri koyma fikri dünyada olan bir uygulama. Bir de Türkiye’de sanatçıların ve bazı siyasilerin de etkisiyle devlet yapılarına sanat eserleri konulmasıyla ilgili bir kanun veya bir yönetmelik çıktı. Yönetmelikte devlet yapılarına yapı maliyetinin yüzde ikisi kadar sanat eseri konacak deniyordu. Böyle bir fikir genel olarak vardı havada. Bu fikirdir muhtemelen bana esin veren. Ben de bunu sıfırdan icat etmedim. Şunu düşündüm, bu yapı Türkiye’de o dönemde bir defada yapılan en büyük ölçekli yapı. O zaman yapının otuz kırk yıl içinde bugünkü haline geleceğini de düşünmüyordum. Bu yapı çağdaş Türk sanatından örnekler taşımalı dedim, kanunun esprisine uygun olarak. Süleymaniye’de nasıl Karahisâri’nin hatları, Sarhoş İbrahim’in vitrayları var, bu da öyle bir şey, çağın Türk sanatından bir örnek taşımalı…” (1)
Bu amaçla açılan plastik sanatlar proje yarışması sonucu Kuzgun Acar’ın Kuşlar Heykeli (1. Blok), Füreya Koral’ın Seramik Panosu (1. Blok), Eren Eyüboğlu’nun Mozaik Panosu (1. Blok), Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Mozaik Panoları (1. Ve 2. Blok), Yavuz Görey’in Çeşme Heykeli (2. Blok), Ali Teoman Germaner’in Duvar Rölyefi (5. Blok), Sadi Rıfat Diren’in Seramik Panosu (5. Blok) ve Nedim Günsur’un Atlar Mozaik panosu (6. Blok) çarşıda yerini alır.
İstanbul Şehir Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık bölümünde görev yapan Prof. Dr. Uğur Tanyeli bu konuyla ilgili düşüncelerini şöyle ifade eder:
“İstanbul Manifaturacılar Çarşısı içinde dönemin güncel sanat yapıtlarına yer verişi açısından, Türkiye’de hâlâ aşılmamış bir doruktur. O yılların önemli Türk sanatçılarının iki veya üç boyutlu yapıtlarını içerir. Bir tür modern sanat açık hava müzesi gibidir. Aynı çapta bir ikincisi yapılmadı. Hatta kabaca İMÇ’ deki sanat yapıtlarının metrekare olarak toplam yüzölçümü İstanbul Modern Sanat Müzesi’ndekilerden fazladır.” (8)
Sanatı kamusal alana taşıyan, böylelikle onun sınırlarını genişleten, mekâna sergi kimliği kazandıran eserler, ana caddeye bakan ve ona açılan koridor duvarlarında yer alır.
1. Blok: Kuzgun Acar’ın Kuşlar Heykeli, 1967
Türkiye’de çağdaş heykel sanatının öncülerinden kabul edilen Kuzgun Acar, Kuşlar Heykeli’ni çarşının sembolü olarak tasarlar. İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ) 1. Blok dış cephesinde yer alan eser, ışığın geliş açısı ve plastik etki düşünülerek konumlandırılır. İMÇ’nin mimarlarından Metin Hepgüler, Yük. Mim. Didem Yavuz ile 20 Haziran 2007 tarihinde yaptığı bir görüşmede bu konuyu şöyle anlatır:
“Döneminde Bedri Rahmi ve Kuzgun Acar’la çalışmayı istedik. Çünkü yapı mimari eser olarak iç mekân çözümlerine, süslemelerine, elektrik ve mekanik çözümlemelerine kadar farklı olmalıydı. Projede sağır duvarlar üzerinde nerede ne olacağını tartıştığımızı hatırlıyorum. Sonrasında Kuzgun Acar’la heykelin duvardan daha kopuk olması gerektiğine dair bir konuşmamız geçti. Işığın geliş açısı, plastik etki bizim için çok önemliydi.” (9)
Eser, dış mekân şartları sebebiyle yıpranmasından ve bazı parçalarının kopmasından dolayı 2013 yılında Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı (KBGV), İMÇ Yönetimi ve Fatih Belediyesi’nin desteğiyle restore edilerek 20 Kasım 2016 tarihinde yerine taşınır.
1. Blok: Füreya Koral’ın Seramik Panosu, 1965
Türkiye’nin ilk kadın seramik sanatçısı Füreya Koral, tasarladığı panoda figüratif bir anlatımla aşkı ve mutluluğu betimler. Füreya Koral’ın seramik panosu bugün kimi zaman tentelerin önünde, tabelalar altında kimi zaman da bir afişin gölgesindedir.
1. Blok: Eren Eyüboğlu’nun Mozaik Panosu, 1965
Ressam Eren Eyüboğlu, sarı rengi ağırlıkta kullandığı mozaik panosunda göç eden, ata binen, çocuğunu sırtında taşıyan, tarlada çalışan Anadolu kadınını ve yaşamını betimler.
1. Blok: Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Mozaik Panosu, 1965
Ressam, yazar ve şair Bedri Rahmi Eyüboğlu, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ) 1. Blokta yer alan mozaik panosunu Anadolu’da kullanılan eşarp ve yazmalarda kullanılan oya motiflerinden esinlenerek tasarlar.
2. Blok: Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Mozaik Panosu, 1965
Bedri Rahmi Eyüboğlu, 2. Blokta yer alan mozaik panosunda kuşları, balıkları, minareleri, kuleleri, kubbeleri ve masmavi denizi ile İstanbul’u betimler. Eser, arkada Süleymaniye’ye önde Zeyrek Cami’ye perspektifler veren bir binada, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ) ile bütünleşir (9).
2. Blok: Yavuz Görey’in Çeşme Heykeli
Mimar ve heykeltıraş Yavuz Görey’in dekoratif çeşme heykeli İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ) 2. Blok avlusunda yer alır.
5. Blok: Ali Teoman Germaner’in Duvar Rölyefi, 1965
Sürrealist çalışmalarıyla tanınan heykeltıraş Germaner, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ) 5. Blokta bulunan rölyefini doğal kireç taşlarından kabartma olarak hazırlar. Duvara değişik gruplar halinde yerleştirilen eserin bulunduğu meydan konum olarak Zeyrek Sarnıcı’na ve Zeyrek Cami’ne bakar. Mezopotamya, Mısır, Orta Amerika gibi uygarlıklarının sanat ve mitolojilerinden etkilenerek hazırlanan rölyef metaforik bir anlatıma sahiptir (13). Eser, bugün çarşı içerisinde bulunan eserler arasında en çok zarar görenidir. Eserin pek çok parçası kaybolur ve yerini çivilere bırakır. Ayrıca konulan tenteler nedeniyle eseri fark edebilmek için özel bir çaba gerekir.
5. Blok: Sadi Rıfat Diren’in Seramik Panosu, 1967
Çağdaş seramik sanatına değerli katkılarıyla bilinen Sadi Rıfat Diren, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ) 5. Blokta yer alan yeşil tonlardaki seramik panosunda Anadolu seramiğinin özelliklerini, temalarını ve motiflerini kullanır. Bugün oldukça zarar gören eser ile ilgili sanatçı, 2015 yılında Sevinç Özarslan’a verdiği röportajda kırgınlığını şöyle ifade eder: “Bütün seramiklerimi yıktılar, bir ben kaldım. Ben de gidince rahatça yıksınlar artık… Tarabya gitti, Baltalimanı gitti, Manifaturacılar keşke gitse rezil ettiler. Önüne dükkânlar yapmışlar. Hiç bakılmamış.” (14).
6. Blok: Nedim Günsur’un Atlar Mozaik Panosu, 1967
“Tüm nesnelere sevgiyle yaklaşan ressam” olarak nitelendirilen Nedim Günsür, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ) 6. Blokta yer alan eserinde at figürlerini soyut bir anlatımla betimler. Bugün eser üzerinde medeniyet ve saygı kavramlarını özümsemiş akıllı zihniyetlerin (!) sprey boya ile yazılmış isimlerini görmek mümkündür.
Zaman içerisinde binanın ön cephesinde bulunan prefabrik kafes sistem sökülür. Bazı dükkân sahiplerinin vitrinlerini genişletmesi ile toprak tuğla ile kaplı cephesi zarar görür. Avluda bulunan şadırvan büfeye dönüştürülür. Sanat eserleri led tabelaların altında, kumaş rulolarının arkasında, kutuların gölgesinde kalır. Bazı eserlerin parçasının kaybolması ve hatta bazı mozaiklerin üzerindeki karalamalar ile eserler oldukça zarar görür. Bugün çarşıda bulunan sanat eserlerini fark edebilmek için özel bir çaba gerekir.
“Şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz; ihmal ettiğiniz nesil, imar ettiğiniz şehri tahrip eder.”
Turgut Cansever
Zamanın ve insanların yapı üzerinde yarattığı hasar, çarşının işlevini yitirmesi gibi “bazı nedenlerle” çarşının yıkılması gerektiği düşünülür. 22.09.2005 tarihinde onanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli imar planında İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nın bulunduğu alan “prestij konut alanı” olarak gösterilir. Gazetecilerin, akademisyenlerin, mimarların ve sivil toplum kuruluşlarının desteği ile karara itiraz edilir. 13 Kasım 2008 tarihinde Danıştay “Cumhuriyet döneminin yarışmalarla elde edilmiş, modern mimarlığın önemli örneklerinden birini oluşturduğu, 2700 yıllık geçmişe sahip ve Roma, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi maddi kültür ögelerini içeren Tarihi yarımadanın birbiriyle etkileşim içinde ve birbirini tamamlayan bir kültür mozaiği olarak koruma/kullanma dengeleri gözetilerek bütünsellik içerisinde korunması ve iyileştirilmesinin gerektiği, inceleme konusu alan ve yakın çevresinin yangın sonrası imar faaliyetleri nedeni ile Unkapanı-Beyazıt-Aksaray arasında ulaşıma açılan Atatürk Bulvarının batı kanadında yer alan Zeyrek SSK Binasının parçalı mimar kimliğine koşut olarak doğu kanadında avlulu ve parçalı karakterde yer alan İMÇ bloklarının da Süleymaniye Külliyesi’ne yer yer açılarak özgün bir modern mimarlık anlayışıyla tasarlandığı”(6) gerekçesiyle çarşının yıkılma kararını durdurur ve yapı “1. Derece Korunacak Yapılar” olarak tescillenir.
İstanbul Manifaturacılar Çarşısı, yıkılmayan ancak oldukça zarar gören, kent hafızasından çağdaş yapıların silindiği bugünlerde ilgiye ihtiyacı olan nitelikli çağdaş mimarlık örneklerindendir. Tasarımıyla alışveriş merkezi/çarşı anlayışına yeni bir yorum getiren, yerel ve evrensel değerleri harmanlayan, insanların hafızasında yer eden çarşı; mimari, toplumsal ve ekonomik açıdan önemlidir.
Bugün çarşıda duvar kağıtları, kumaşlar, müzik aletleri ve pek çok ürünün satışı yapılır ayrıca çarşı, alışveriş yapmaktan hoşlanmayanlara bile, tarihi dokusuyla, çarşıda gezerken karşılaşılan avlularıyla ve sanat eserleriyle farklı deneyimler sunar.
Önümüzün, arkamızın, sağımızın, solumuzun alışveriş merkezi olduğu bugünlerde tarihi çevresi ile bütünleşen, sanatı kamusal alanla buluşturan, mevzi imar planı yarışması, mimari proje yarışması ve plastik sanatlar proje yarışma süreci ile bugün bir araya getirmek istesek getiremeyeceğimiz isimleri bir araya getiren, usta isimlerden bizlere kalan kıymetli bir mirastır.
Atakan Aslan ve Volkan Aslan’ın 2014 yılında İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nın mimarlarından Doğan Tekeli ile yaptığı röportajı aşağıda bulabilirsiniz.
İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nda bulunan sanat eserleri ilgili bilgiler içeren videoyu bu adreste bulabilirsiniz.
Bu yazımızda Doğan Tekeli’nin deyimi ile bir dönemin öne çıkan bir yapısı olan İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nı bilmeyenlere anlatmak bilenlere hatırlatmak istedik. Bir başka yazımızda görüşmek üzere.
İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nda emeği olan tüm isimlere saygılarımızla.
Yararlanılan Kaynaklar
- Kızılkayak, G. 2009. İmeceden İMÇ’ye. İstanbul, İMÇ Yayınları.
- Url-1 https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/204613
- Url-2 https://twitter.com/hayalleme/status/1313355687611764736
- Işıkkaya, D. 2013. Türkiye’de Devrimci Bir Kentsel ve Mimari Tasarım Yarışması: İMÇ BLOKLARI. Yarışmalar ve Mimarlık Sempozyumu. İstanbul.
- Url-2 http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm sayfa=mimarlik&DergiSayi=410&RecID=4225
- Kök, S. 2016. 20. Yüzyıl Modern Mimarlık Mirasının Değerlendirilmesi: İMÇ Örneği. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul Teknik Üniversitesi. Mimarlık Anabilim Dalı. Mimari Tasarım Programı. İstanbul.
- Url-4 https://v3.arkitera.com/h17765-imc-bloklari-nin-yikilmasi-uzerine.html
- Url-6 http://bengiozkan.blogspot.com/2011/11/kent-miras-istanbul-manufaturaclar-ve.html
- Url-7 http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayfa=mimarlik&DergiSayi=357&RecID=2138
- Url-8 https://twitter.com/mimarliktarihi_/status/1208048608936964098/photo/1
- Url-9 https://ahmetrustem.wordpress.com/2015/01/23/cagdas-sanat-muzesi-olarak-imc/
- Url-10 http://aycabuminmosaics.blogspot.com/2014/07/bedri-rahmi-eyuboglu-ve-eren-eyuboglu.html
- Url-11 http://www.leblebitozu.com/istanbul-manifaturacilar-carsisi-ve-icindeki-sanat-eserleri/
- Url-12 http://sevincozarslan.blogspot.com/2015/02/butun-seramiklerim-ykld-bir-ben-kaldm.html
- Url-13 https://www.gzt.com/arkitekt/gec-modernlesen-istanbulun-ilk-alisveris-merkezi-istanbul-manifaturacilar-carsisi-3561579