Kentsel Tasarım
  1. Anasayfa
  2. Köşe Yazıları

Kentsel Tasarım

0
Reklam Sponsoru

Kentsel tasarım yaşanabilirliğin, sağlık, konfor ve hem toplumsal hem de bireysel düzeyde sosyal refah koşullarına ilişkin insani bir ihtiyaçtır.

Geçmişten günümüze kadar değişim geçiren yerleşme algısı, insanları farklı arayışlara itmiştir. Uygarlık tarihinin gelişim sürecine bakıldığında; Cilalıtaş Devrinde küçük kulübelerle başlayan yerleşik kültürün, zaman içinde ihtiyaçlara bağlı olarak büyük bir değişim geçirdiği de gözlenmektedir. Önceleri sadece varlığını sürdürebilmek ve barınmak için yapılan evler, zaman içinde her türlü ihtiyaçlarının karşılanabileceği, sosyal statünün de gösterilebileceği tasarım harikası sitelere dönüşmüştür.

Bu siteler tasarlanırken insanların kimlik algısı da dikkate alınmaya başlamıştır. Kimliğin, bir nesnenin veya objenin diğerlerinden farklılığı, tekilliği ve bireyselliği ile ayrılması şeklinde tanımı dikkate alındığında; kent kimliğinin de bir kenti diğer kentlerden ayırt etmeye, bir anlamda başkalaştırmaya yardımcı olan niteliklerin ve kente özgü öğelerin toplamı olarak adlandırıldığı göze çarpar.
 
Yaşadığımız toplumda insanların yaşadığı mekânlar yaşam kalitesi olarak da algılanır. Yaşam kalitesi çok boyutlu, geniş bir kavramdır. Yaşam kalitesi kavramı, farklı ilgi alanları tarafından gerçekleştirilen çalışmalarda, farklı yönleri ön plana çıkarılarak ele alınmakta ve tanımlanmaktadır. Bu sebeple, yaşam kalitesi kavramının farklı tanımları vardır. Yaşam kalitesi, bireyin ve toplumun gelişimini etkileyen, sosyal, sağlık, ekonomik ve çevre koşullarının etkileşimi olarak tanımlamaktadır. Yaşam kalitesi; bireylerin, hayat içerisindeki durumlarını, ait oldukları kültürel yapı ve değerler sistemi bağlamında, algılama ve değerlendirme biçimidir. Değerlendirme, bireylerin beklentileri, hedefleri, hayat standartları ve hayata ilişkin kaygıları ile ilişkili olarak şekillenir. İşte bu nedenle artık kentlerde bu beklentiler dikkate alınarak tasarımlar yapılıyor.

 
Günümüzde Kentsel tasarım kavramı, çevrenin, sahip olduğu fiziksel, sosyal ve sembolik özellikleri üzerinden, barındırdığı nüfusa ve kullanıcılarına, huzur, refah ve memnuniyet duygusu verebilme potansiyelini ifade etmektedir.
Kentsel tasarım yaşanabilirliğin, sağlık, konfor ve hem toplumsal hem de bireysel düzeyde sosyal refah koşullarına ilişkin insani bir ihtiyaçtır.
Kentsel yaşamın var oluşundan bu yana kentler fonksiyonel ve fiziksel açıdan birçok değişim ve dönüşüme uğramıştır. Kentsel tasarım gelişen zaman içinde ihtiyaçlara göre şekillenmektedir. Kentsel tasarım; tek olarak düşünülmesi yerine bir bütün olarak kentin tarihiyle, kentte yaşayan bireylerin istekleri, beklentileriyle birlikte ele alınarak yapılır. Bunlar hepsi zaman içerisinde yavaş yavaş bir kentin kendi tasarımını oluşturur.
Kentsel tasarım her yeni gün değişen ve gelişen dünya da kendi öz kültür varlıklarımızı koruyarak çağa uygun estetik, yaratıcı, geçmişe saygılı özgün tasarımlar yapmaktır. Kentsel tasarım kentsel alanları işlevsel çekici ve sürdürebilir hale getirmek için caddeleri, sokakları ve tüm kamusal alanları bir bütün olarak ele alınarak yapılır.
Kent için de yaşanan karmaşa da insanların her zaman kent dışına çıkması mümkün olmaz. Bu yüzden günlük faaliyetleri içinde daha canlı, daha dinamik, enerji veren mekânlar yaratılırsa; kent düşüncesine farklı anlamlar kazandırır. Kentsel tasarım da bu mekânların yaratılması için caddeler, yapılar, kamusal alan, peyzaj, ulaşım gibi elemanların birlikte koordinasyonuyla iyi bir tasarım yapılır.
Kamusal alan, insanların günlük hayatları için de dinlenmek eğlenmek için bir araya geldikleri yerlerdir. Bu alanların içine parklar, meydanlar, alışveriş merkezleri dâhil birçok mekân girer. Kentlerin oturma odası olarak düşünülebilir. Kent içinde yaşayan insanların yaşam kalitesi, yaşayış biçimleri hakkında çok iyi bilgi verir. Ve kentsel tasarımın en önemli parçaları arasında yer alır.
Ulaşım, kentin birbirinden ayrı parçalarını bir araya getirerek şekillenmesine yardımcı olur. Karayolu, demiryolu, yaya yolu gibi tüm ağlarla birlikte şehrin hareket sistemini oluşturur. Ulaşım, kentsel tasarım da ki en büyük sorun haline gelmiştir. Ulaşım sistemlerinin dengeli kullanılmaması; özel araç yollarının artırılması, yaya yollarının azaltılması şehrin karakteri hakkında bilgi verir. İyi yapılmış bir kentsel tasarım da özel araç yollarının azaltılıp, yaya yollarının ve bisiklet yollarının artırılıp, toplu taşımaya insanların yönlendirilmesi en iyi yöntemdir.
Yapılar, kent tasarımında en belirgin elemandır. Şehir içinde cadde ve sokaklarda duvarlar oluşturarak şekillendirme ve mekân oluşturmada önemli yere sahiptir. İyi tasarlanmış bina grupları, farklı mekânların meydana çıkmasına yardımcı olur.
Cadde ve sokaklar, bir bağlantı oluşturma dışında, karakterleriyle o kentin veya bölgenin karakterini en güzel şekilde temsil eder. İstanbul’da bulunan Bağdat Caddesi denildiğinde, İstanbul’da yaşayan herkesin Bağdat Caddesi hakkında az çok bilgisi vardır. Küçük, samimi, araç trafiğine kapalı yollar; insanlar tarafından tercih edildiği ve daha fazla kullanıldığı için kentsel tasarım da çok fazla yer verilmeye başlanmıştır.
Peyzaj, bir kenti eşsiz kılacak en güzel ve en önemli kentsel tasarım elemanıdır. Büyük yapıların arasında yapılan kent parkları, birbirine zıt görünen iki eleman olsa da, bunların tasarım da bir arada kullanılması; hem kenti ziyaret edecekler için görünmesi gereken mekân, kentte yaşayan insanları dinlendirici ve rahatlatıcı etkisi vardır. Son yıllar da çok kullanılan küçük cep parkları kent için yeşil alanın ne kadar önemli olduğunu gösterir.
  Şimdi de birkaç kentsel tasarım örnekleri vermek istiyorum.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Biri Beni Sustursuuuuuuunnnn!!


Cumhuriyet tarihinin ilk sanayi kuruluşlarından olan SEKA (Türkiye Selüloz Ve Kâğıt Fabrikaları A.Ş)’nın kapatılmasıyla şirket arazisi Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından park olarak yapılandırılmıştır. SEKA isminin yaşaması için Sekapark olarak kullanıma açılmıştır. Kocaeli’nin denizle, yeşille, doğayla barışının en büyük simgesidir. 1100 Dönümlük arazi üzerine kurulmuştur. 15 Metre yüksekliği 150 metre çapıyla dev yapay çim tepe, tırmanma duvarı, yapay plajı, konser alanı, bisiklet ve yaya yolları, binlerce metrekare çim alanıyla ülkemizde son yıllarda yapılan iyi kentsel tasarımlardan biri olduğunu düşünüyorum.


Manhattan batı yakasında kent içinden geçen yük trenlerini, yayalar için tehlikeli olmaktan çıkarmak için 1930’lu yıllarda inşa edilmiş olan demiryolu viyadüğü, sokaklar üzerinden farklı doğrultularda ve eski binalara girip çıkarak ilerleyen uzunca bir koridordur. Zaman zaman çok tartışılmış ve yıkılması gündeme gelmiştir. 1999 Yılında kurulan “Friends of the High Line” adlı grubun 10 yıl kadar süren çalışmaları sonucu “High Line Park” olarak yeniden onarılarak halkın kullanımına açılmıştır. New York ile bütünleşmiş olan alan üzerindeki bitki kullanımları, mobilya tasarımları özgün ve dikkat çekici bir şekilde kullanılmıştır.


İspanya Banyoles’in eski kent merkezi yaya ve araç trafiğinin olduğu bir bölgedir. İlk yapıldığı zamanlar da temiz olan sulama kanalları zamanla kentteki kanalizasyon sisteminin bir parçası haline gelmiştir. Ana meydan çevresindeki kaldırımlara araçlar rastgele park ediliyormuş. Eski kaldırımlar tamamen kaldırılmış ve kentte bulunan traverten taşıyla tamamen yayalaştırılan bir bölge haline getirilmiştir. Meydan çevresinde ki eski tarihi binalar traverten taşıyla kaplanmıştır. Kentin tarihinde bulunan su kanallarının üzeri kapatılmadan açığa çıkartılmış ve aynı kanallar bitiş noktasında çocukların bir gölet üzerinde oyun oynuyormuş hissi veren mekânlara dönüştürülmüştür. Yürüyüş yolu boyunca eşlik eden su ile 12. Yüzyıl mimarisini de inceleyebilme fırsatı da verilmiştir.

Emin GÜNEŞ – Peyzaj Mimarı

Yeşil Mimari 2012-2013 yıllarında 4 sayı olarak Mehmet Emin DAŞ editörlüğünde çıkarılmış bir Peyzaj Mimarlığı dergisidir.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir