Hızlı Git
Birçoğumuzun hayalidir dünyayı gezmek… Yeni ülkeler, yeni insanlar, bambaşka kültürler keşfedip; kalabalığın arasında hiç bilmediğimiz sokaklarda -belki de kaybolarak- tarihi içimizde hissetmek… Yanından geçtiğimiz her eski yapının, adım attığımız her tarihi mekanın hikayesini dinleyip, yüzyıllar öncesine yapacağımız yolculuğunun birer parçası olmak…
Seyahat rotasında sanatı ve tarihi bir arada yaşamak isteyenler için İtalya hem geçmişiyle hem de eserleriyle mutlaka görülmesi gereken ülkelerden biridir. Yaşadığımız pandemi süreciyle seyahat planlamalarımıza bir süre ara vermek zorunda kalsak da, yeni yazımla biraz olsun İtalya’yı keşfedip; Rönesans dönemine ve İtalya’daki bahçe sanatı örneklerine doğru ufak bir yolculuğa çıkarmak istedim sizleri.
Epiktetos’un dediği gibi ;
“Mutluluk gidilen yolun üzerindedir, yolun sonunda değil.”
Keşfettiğimiz ve öğrendiğimiz, geçmişi bugün ile harmanlayıp deneyimler elde ettiğimiz, mutluluğu her daim yaşadığımız yollarımız en kısa sürede açılır umarım. Bir gün kendine hayran bırakan yapıların, yapıların içindeki antik tabloların ve yemyeşil geometrik formlu bitkilerin olduğu bahçelerde gezinme fırsatını yeniden elde edeceğiz ve yüzyıllar öncesine ait olan sanatı hissetme şansını tekrar yakalayacağız. Keyifli okumalar diliyorum.
Rönesans Dönemi
İtalyanca da “rinascimento” olarak adlandırılan “Rönesans” kelimesi yeniden doğuş anlamına gelmektedir. Dini baskıların ve cehaletin hakim olduğu; harp karışıkları ile salgın hastalıkların içinde geçen karanlık bir devirden uzaklaşıp, insanların birey olarak kendilerini, yeteneklerini keşfetmeye ve dünya ilişkilerini çözümlemeye başladığı bir devir olan Rönesans, gerçekten yeniden doğuş devridir. Bu dönemde Antik Yunan ve Roma kültürünün yeniden canlanmasıyla birlikte hümanizm ortaya çıkmıştır ve bahçe sanatında da insana yönelik planlamalar yapılmıştır. Rönesans bahçe sanatı Floransa’da başlamış ve Roma’da zirve noktasına ulaşmıştır. 3 dönemden oluşan Rönesans dönemi bahçelerinde bakış açılarının ve tasarım ögelerinin önceliklerinin zamanla değiştiğini görüyoruz.
İtalya Bahçe Sanatının Rönesans Dönemi Genel Özellikleri
- Rönesans İtalyası’nda bahçe kavramı insan için yapılırdı.
- Bahçe düzenlemelerindeki oranlar insanları rahatlatması amaçlanarak incelikle hesaplanırdı. Basamak gibi mimari ögeler ölçülü ve fonksiyonel olarak kullanılırdı.
- Bölgedeki iklim koşulları da göz önünde bulundurularak manzaraya hakim olmak adına yapılan yerleşim yerleri tepelerin eteklerine kurulurdu. Eğimli bölgelerde ise doğa ile uyumun bozulmaması adına teraslama sistemi yapılırdı
- Kalıcılık amaçlandığı için yaprak dökmeyen ağaçlar, su ve taş en çok kullanılan materyallerdi.
- Heykel, pergola ve merdivenlerin olduğu mekanlarda bitkisel eleman olarak şekillendirilmiş çalılar, Cupressus sempervirens (servi) ve Ilex aquifolium ( Çoban püskülü) sıklıkla tercih ediliyordu.
- Çiçeklere fazla rastlanmasa da, geometrik ve keskin hatlı formlardan oluşan bitkiler güçlü bir etki yaratıyordu.
Rönesans dönemi bahçesi farklı özelliklerini barındıran; heykelleri, su ögeleri, yansımaları, mimari ve bitki formları ile kendine hayran bırakan mutlaka gezilmesi gereken 5 bahçe sanatı örneği:
1. Villa Lante
Roma’nın Bognaina kasabasında bulunan Villa Lante, Rönesans bahçe sanatının zirveye ulaştığı döneme ait bir örnektir. Çoğu Rönesans bahçesinden daha küçük olsa da, Villa Lante’yi devrin en önemli örneği yapan özelliği mekan planlamasındaki mükemmeliyettir. Bahçedeki heykeller suyun hareketi ile canlılık kazanmıştır. Alanı iki yönden çevreleyen orman ile bahçenin birleştirilmesiyle, Avrupa’da orman ile bahçeyi bir araya getiren ilk örnek olmuştur. Yeşile ve planlamasındaki uyuma doyamayacağımız Villa Lante’yi aşağıdaki videodan detaylı olarak izleyebilirsiniz.
2. Villa D’este
Rönesans dönemi bahçe sanatının 2. devir örneklerinden olan ve 16. yüzyıldan günümüze gelen Villa D’este Roma’nın Tivoli kasabasında bulunur. Bahçede farklı yüksekliklerden oluşan teraslama sistemi mevcuttur. Ara ara eğimin az olduğu rampalara da yer verilmiştir. 3 kademeden oluşan terasın üst kısmında yer alan en etkili kısım olan su orgu, ortada Neptün havuzu ve en altta balık havuzu bulunur. Villa D’este’nin asıl ilgi çeken yönü su tesisleridir. Villa Anio nehrinin yakınına inşa edildiği için su oyunları fazlaca kullanılmıştır. Unesco dünya mirası listesindedir.
Ziyaretçilere büyük havuzun bulunduğu yerde günün belli saatlerinde müzik dinletisi imkanı sunmaktadır. Ayrıca sadece bahçe ve yapı değil, odalarda bulunan antik tabloların da özenle incelenmesi tavsiye edilmiştir. 16. yüzyılı derinlemesine yaşayacağımız ve suyun görsel etkisini hissedeceğimiz Villa D’este’yi aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.
3. Boboli Bahçesi (Pitti Sarayı)
Floransa’da bulunan Boboli Bahçesi, Rönesans bahçe sanatı devrinin en büyük bahçesidir. Meşhur heykel koleksiyonuna ve bazı Roma antik eserlerine ev sahipliği yapar. Hafif eğimli bir arazi üzerine kurulan bahçe, ilk terasında yer alan at nalı şeklindeki amfi tiyatro ile dikkat çekmektedir. Bahçe doğal su kaynaklarınca zayıf olduğundan bahçedeki bitkileri sulamak için, Arno Nehri yakınından bir kanal inşa edilerek su temini için bir sulama sistemi yapılmıştır. Aşağıdaki video ile dönemin en büyük bahçesinde ki diğer detayları izleyebilirsiniz.
4. Villa Medici
Floransa’da bulunan Villa Medici; bina-bahçe-çevre arasındaki ahenkli ilişkisi ve sadeliği ile dikkat çekmektedir. İç mekanlar duvarlarla çevrili olan avlu şeklinde değil, geniş görüş alanına sahip olan teras sistemi oluşturulan ilk Rönesans villasıdır. Teraslar ve villa bağlantısı duvar terası ile sağlanmıştır. 1. Terasta mutlak simetri görünmezken, teras Floransa manzarasına hakimdir. 2. terasta ise birbirini dik kesen 2 aks ve mutlak simetri görünür.
Villa Medici, Medicilerin kır saraylarıydı ve birçok fonksiyona hizmet verdiler. Zenginlik ve güç göstergesi olan villa; dinlenme, zevk alma, aktivite merkeziydi. Dönemin en popüler eserlerinden olan Villa Medici’yi aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.
5. Villa Castello
Floransa’da bulunan Villa Castello, tam bir simetrik düzene sahiptir. Ana aksa paralel olan 2 yan aks bulunur. Villa Castello, en belirgin özelliği olan Grotto –yapay süslü mağara- rölyeflerle süslenen duvar, istiridye kabukları, çakıl döşeli zeminden oluşur. 3 terastan oluşan yapının ilk 2 terasının etrafı duvarlarla çevrili avludan oluşur. 3. terasta ise iki tarafı sık şekilde dizilmiş ağaçlardan meydana gelen koru ile çevrilmiştir ve geniş bir havuz bulunur.
Devrin en muhteşem bahçesi olarak ün yapan Villa Castello, bu özelliğini heykelleri ile artistik karakter kazanmış olmasından alır. “Üşüyen Adam” şeklinde dev cüsseli Aperin heykeli en belirgin özelliğidir.
Simetrik düzeni ve muhteşemliği ile büyüleyici bir eser olan Villa Castello’yu aşağıdaki videodan detaylı olarak izleyebilirsiniz.