Hızlı Git
Bu yazımda ünlü peyzaj mimarları ve eserlerini inceledim. Ancak kendi adıma; peyzaj mimarlığı meslek disiplini açısından, kim olursa olsun her meslektaşımızdan mutlaka öğreneceğimiz bir şeyler olduğunu belirtmek istiyorum. Ve yazıma bir çoğumuzun bildiği üzere peyzaj mimarlığı mesleğinin babası sayılan Fredirck Law Olmsted ile başlamak istiyorum.
1. FREDERİCK LAW OLMSTED
Amerika’da 19. Yüz yılın ikinci yarısından sonra insanlarda kırlardan şehre doğru bir yönelim olmaya başlıyor. Bunun sonucu olarak şehirlerin görünüşleri, sağladıkları olanakların daha çok önemsendiği ve bunun için yöneticilerce yapılan çalışmaların arttığı bir dönem oluyor. Olmsted bu dönemin öncülerinden bir tanesi.
Yale Üniversitesine gireceği sırada bir zehirlenme yaşayan Olmsted bu talihsiz olaydan sonraki 20 yılını daha sonra mesleğini icra etmek için çok farklı alanlarda çalışmalar yapıyor. Bu süreçte birçok yere geziler yaparak çok farklı peyzajları görme olanağına sahip oluyor. Bunlardan önce ilk olarak New York’ta manifaturacı da çalışıyor. Araştırma, kimya ve bilimsel çiftçilik üzerine dersler alıyor ve bir çiftlik yönetiyor. 1852’de “Walks and Talks of an American Farmer” adlı kitabı yayımlandıktan sonra güneydeki kölelik meselesi için muhabirlik yapmaya başlıyor. Gezdiği birçok yerin sosyal, kültürel yapıları ve köleliğin kaldırılması için makaleler yayımlayan Olmsted, fazlaca toplumsal politik ve kültürel değerlerle donatılmış bir peyzaj mimarı olarak işini yapmaya başlıyor. Law Olmsted’in Vaux ile birlikte tasarladığı Central park şüphesiz peyzaj mimarlığı meslek disiplini adına en önemli eserlerin başında gelmektedir. Bunun yanında bir çok projesi bulunmaktadır. Bunlar; Prospect Park, Brooklyn, NY; Fairmont Park, Philadelphia; Riverside ve Morningside parkları, New York; Belle Isle Park, Detroit; 1874-1895 yılları arasında Washington, D.C.’de Capitol’u çevreleyen alanlar; Palo Alto, Kaliforniya’da Stanford Üniversitesi…
Central Park
New York City’nin 5. En büyük parkı olan Central Park Frederick Law Olmsted ve mimar Calvert Vaux’un ortak eseri. 1962 yılından beri Ulusal Tarihi Kentsel simge konumunda. Yapımı 1873 yılında tamamlanan park toplumun her kesimi için kullanılabilen ve asla eskimeyen yapısıyla günümüze kadar varlığını devam ettirmektedir.
Prospect Park
Brooklyn’de bulunan prospect park Frederick Law Olmsted’in yine mimar Calvert Vaux ile ortak çalışması. Aynı zamanda olmsted’in hayatının baş rolü konumunda olan bir proje. Prospect Park’ın en temel bölümleri “Long Meadow”, “Ravine” ve göl bölümü. Parkın engebeli bir bölümü kazılarak bu olana pompalar ile su doldurulup göl haline getiriliyor. Dolambaçlı yollarla kaplı alan kentin içinde yemyeşil bir vaha.
Riverside
Bu proje “ideal banliyö nasıl olmalıdır” sorusunun karşılığıdır. Proje alanında özellikle doğal yollar elde etmek için büyük bir çaba sarf eden Olmsted arazinin doğal yapısından faydalanıyor. Frederick Law Olmsted Prospeck Park’ı kamu alanları ve özel alanlar arasındaki geçiş bölgesi olarak tanımlıyor.
Buffalo
Bu projede Fredick Law Olmsted Buffalo’da tasarlanması istenen alanda var olan yeşil alanları park yolları aracılığıyla birbirine kesintisiz bir yeşil aks ile bağlamıştır. Bu proje ile ülkenin ilk planlanmış belediye park sistemi oluşturulmuş oluyor.
Chicago Fuarı
Frederick Law Olmsted’in son projesi 1893 Chicago Fuarıdır. Bu tasarımda bir şehrin nasıl olması gerektiğinin prototipidir. Beaux Arts’tan esinlenilen projede ana tasarım ilkeleri, simetri, denge ve görkem kavramları kullanılmıştır. Projenin düzeni Law Olmsted ile birlikte John Wellborn Root, Daniel Burnham, Frederick Law Olmsted ve Charles B. Atwood tarafından oluşturulmuştur. Olmsted ve firması, beş yüzün üzerinde çalışma yapmıştır. Bunların içinde 100 kamusal park ve rekreasyon alanları, 200 özel mülk, 50 toplu konut, 40 akademik kampüs yer almaktadır.
2. ANDRÉ LE NOTRE
Andre Le Norte 17. Yüzyıl Fransız saray mimarisinin önde gelen isimlerindendir. Andre Le Norte’nin yaşadığı döneme hâkim olan Barok Mimarisi; Louis XIII (1610-43), Louis XIV (1643-1715) ve Louis XV (1715-74) hüküm sürdüğü dönemleri kapsamaktadır. Andre Le Norte’nin en önemli eseri Versailles bahçeleri aynı zamanda Avrupa’nın en önemli eserlerinden bir tanesidir.
Andre Le Norte’nin babası Kral Louis XIII’ün Tuileries Bahçeleri’nde bahçıvanlık yaparken Andre Le Norte çocukluğunu bu bahçede geçirmiştir. Sanatın bütün alanlarıyla ilgili olan Andre Le Notre matematik, mimari, resim gibi birçok dalda kendini geliştirmiştir. Ressam François Vouet’in stüdyosunda perspektif ve optik bilgilerini edinirken temel mimarlık eğitimini Versailles’ın baş mimarı olan François Mansart’tan almıştır.
Vaux-Le-Vicomte
Andre Le Notre tasarımlarına Vaux-Le-Vicomte şatosunun projesiyle başlamıştır. Yaklaşık 500 hektarlık alan üzerin de yer alan şatonun mütevazı ölçülerine rağmen oldukça görkemli ve gösterişlidir. Andre Le Notre Vaux-Le-Vicomte şatosunun bahçe tasarımını yaparken perspektif ve optik kurallarına göre tasarlamıştır. Bahçenin tasarımında çakıllı yürüme yolları, çiçek bahçeleri ve simetrik havuz düzenlemelerini kullanmıştır.
Versailles Sarayı Bahçesi
Vaux-le-vicomte şatosunun tasarımı Louis XIV tarafından çok beğeniliyor ve bunun üzerine Versailles Sarayı Bahçe tasarımının Andre Le Norte tarafından tasarlanması kararlaştırılıyor. Andre Le Notre Versailles Saray Bahçelerini tasarlarken o dönemde hakim olan barok bahçe sanatı doğrultusunda tasarlamıştır. Kullandığı optik ve perspektif teknikleriyle bahçe tasarımında adete illüzyon yaratıyor. Versailles bahçelerine bakınca ucunun görünmesi imkansızdır. Burada kullandığı düz teraslamalar ve perspektif bilgisi sayesinde ziyaretçilerine bahçeyi kademeli olarak sunmaktadır. Versailles bahçelerinde toplamda 400 heykel, 1.400 çeşme yer almaktadır ve tüm bahçe 30.000 dönümlük arazide yer almaktadır.
Lancelot ‘Capability’ Brown
Lancelot Capability Brown, İngiltere’de naturalistik akımın öncülerindendir. 1915 yılında doğan Lancelot Brown, gençliği boyunca İngiltere’nin önemli şahsiyetleri için çalışmıştır. 1941 yılında İngiliz peyzaj akımının öncülerinden William Kent’in baş bahçıvan olduğu Stowe Evi’nde çalışmaya başlamıştır. 1942’de aynı evde baş bahçıvan olarak başlamıştır. İş verenin ölümü üzerine Lancelot Brown bağımsız olarak peyzaj mimarlığı yapmaya başlamıştır. Lancelot Brown tasarımlarında doğanın kendisini baz almıştır. 200’den fazla bahçenin tasarımını yapmış. Müşterilerini mülklerini daha da güzelleştirme imkânı olduğunu söyleyerek ikna ettiğinden dolayı “capability” imkan lakabını almıştır.
Brown tasarımları; plansız, sade, doğal ve peyzajın kendisi ile bütünleşik bir yapıdadır. Eserlerin de insanın doğa üzerindeki etkisi çok çok azdır. Genellikle doğanın mozaiğini değiştirmeden düzenlemeler yapmıştır.
Chatsworth Saray Bahçesi ve Parkı
Chatsworth Sarayı Bahçesi, doğusunda yer alan Derwent nehri manzarasının hakim olduğu, 400 hektarlık eğimli bir arazide yer almaktadır. Tasarımını George London, William Kent,Lancelot ‘Capability’ Brown, Sir Jeffry Wyatville ve Sir Joseph Paxton’ın beraber gerçekleştirdiği bahçede forl yapıda düzenlemelere yer verilmiştir.
Hampton Court Bahçeleri
Lancelot ‘Cability’ Brown eserlerini dış dünya ile ilişkilendirerek ortaya koymuştur. Eserlerinde temel olarak rahatlığı ve zarafeti sağlayan Brown aynı zamanda devasa boyutlarda köşk bahçelerini zarif bir şekilde gözler önüne sermektedir.
3. PETER JOSEPH LENNÉ
1789 yılında Bonn şehrinde doğan Peter Joseph Lenne, bahçıvan ve peyzaj mimarıdır. Bonn ve çevresinde büyüyen Lenne aile geleneği olan bahçıvanlığı devam ettirmek istiyor ve amcası ile birlikte Brühl’deki Augustusburg / Falkenlust sarayında çırak olarak işe başlıyor. Aynı zamanda üniversite de botanik eğitimi alıyor. Birçok eseri dünya mirası listesinde yer alıyor.
Paris’te dönemin ünlü peyzaj mimarı Gabriel Thouin’in yanında uzun süre stajyer olarak çalışıyor. Prusya Kralı III. Wilhelm ile tanışmasıyla beraber peyzaj mimarlığı kariyeri başlıyor.
Sanssouci Park
Prusya kralı III. Wilhelm oğlu için Sanssouci Sarayı parkının tasarlanması görevini Peter Joseph Lenne’ye veriyor. Yaklaşık olarak 300 hektarlık bu park düz ve kısmen bataklık saray bahçesini tasarlarken ziyaretçilere yavaş bir yürüyüş ile bütün alanları görebilecekleri bir planlama yapmıştır. Tasarımı tamamlanan park ziyaretçiler tarafından büyük bir ilgi ile karşılanmıştır.
Tiergarken Parkı
Lenne’nin en önemli eseri olan Tiergarken Parkı Berlin’dedir. Tiergan Parkı (Hayvanat Bahçesi) tasarımı 1818 yılında görevlendiriliyor. 1832’de yapımına başlanan parkın tamamlanması 7 yıl sürmüştür. Tasarımında İngiliz bahçe üslubunun etkileri görülmektedir. Park tasarımında Landwehrgraben ve Spree nehri arasındaki doğal eğimden yararlanarak bir su yolu geliştirmiştir. Parkın en dikkat çekçi özelliği çok sayıda doğal yapıda patika yollar içermesidir.
4. MARTHA SCHWARTZ
Marta Schwartz, 1950 doğumlu Amerikalı peyzaj mimarı, sanatçı eğitmen ve yazardır. Marta Schwartz Çağdaş peyzaj mimarisinin önde gelen isimlerindendir. 1973 yılında Michigan Üniversitesi Sanat ve Mimarlık Fakültesi’nden mezun olan Marta Schwartz aynı okulda yüksek lisans eğitimine başlayarak eğitimini Harvard Üniversitesi’nde tamamlıyor. Schwartz büyük çoğunlukla kentsel tasarım projeleri yapmaktadır. Bu tasarımlarda iklim değişikliğine dikkat çeken entegrasyonları ve renkleri kullanmasıyla dikkat çeken tasarımları/projeleri büyük beğeni toplayarak birçok ödüle layık görülmüş ve projeleri hatırı sayılır derecede uygulanmıştır. 2007’den beri Harvard Tasarım Okulu Peyzaj Mimarlığı’nda profesör olarak dersler veren aynı zamanda Harvard Working Group for Sustainable Cities (Sürdürülebilir Şehirler için Çalışma Grubu)’nun kurucu üyesidir. Bunun yanında iklim değişikliği üzerine birçok organizasyon ve dernekte aktif olarak görev alıyor.
Grand Canal Square
Dublin’deki Grand Canal Meydanı projesi, 10.000 metrekare alana sahip Dublin kentindeki en geniş kamusal alanlardan biridir. Proje ülkede o zamana kadar yapılmış en yenilikçi peyzaj projesi olarak değerlendirilmiştir. Grand Canal Dock’un batısında yer alan etrafında bir çok dükkan ve işletme içeren bir alan da konuşlanmıştır.
Parkta yeşil ve kırmızı olmak üzere iki renk halı bulunmaktadır. Parlak kırmızı reçineden oluşan halı gün boyunca güneş ışınlarını çekerek ve yansıtarak ışık/renk oyunları yapıyor. Halının üzerine batırılmış kırmızı çubuklarla desteklenen ışık/renk oyunları alan da dinamik bir etki yaratmaktadır.
Yeşil halı ise daha dingin, sakinleştirici bir etkiye sahip olmasıyla beraber bolca oturma alanları içermektedir. Yeşil halı içinde oluşturulan bitki parterleri içinde yer alan bataklık bitkileriyle alanın daha önceden bataklık oluşuna dikkat çekilmiştir.
Marta Schwartz proje için:
“Grand Canal Square projesinde amacımız Liebeskind Tiyatrosu’nun etkileyici ve dinamik hacmi ile uyumlu bir akış sağlayan canlı, enerjik bir mekân oluşturmaktı. Işık ve mekân kullanımı halkı cezbediyor ve gece gündüz fark etmeden sosyal çekim noktası olarak işlev gören etkileşimli bir mekân oluşturuluyor.” İfadesini kullanıyor.
5. JAMES CORNER
James Corner, bu ismi okurken sizin de aklınızda hemen High Line canlanıyor mu?High Line Park bir çok önemli projeye imza atan peyzaj mimarı Corner’ın en çok ses getiren projelerinden bir tanesidir. Corner 1961 yılında İngiltere’nin Preston kentinde doğuyor. 1983 yılında Manchester Metropolitan Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı üniversitede kentsel Tasarım yüksek lisans eğitimini de tamamlamıştır.
Corner, açık alan peyzaj tasarımlarını peyzajı en ham, doğal ve ekolojik halini baz alarak ortaya koymuştur. Peyzaj mimarlığı ve kentsel tasarım konularında yenilikçi çalışmları ile biline Corner, aynı zamanda post-endüstriyel kent dönüşümleri üzerine yaptığı çalışmalar ile Peter Latz’ı ilham aldığı söylenebilir.
High Line
2005 yılında kurulan James Corner Field Operations ofisinin en meşhur projesi olan High Line Park ekolojik, sürdürülebilir, post-endüstriyel, yediden kullanım, kentsel yenileme ve yeni yapı üzerinden koruma kavramlarının prensiplerini içinde barındırmaktadır. High Line Parkı 2,3 km uzunluğunda terkedilmiş tren rayları üzerinde hayat bulmuş Manathan’ın batı kıyısı boyunca uzanan doğrusal bir parktır. Post-Endüstriyel tasarımlar içinde önemli bir yere sahip olan High Line Park kent içinde atıl alan olarak nitelendirilecek kullanımına son verilmiş olan tren raylarının kamuya açık, kente yeni bakış açılarının sağlandığı dönüşüm projesidir.
Philadelphia Navy Yards Central Green
Önceleri kapalı Donanma Tersanesi (The Navy Yard) içinde yer alan Central Green Park James Corner ve ekibi’ nin tasarladığı kent içindeki âtıl alanların kente yeniden kazandırılması çalışmalarının en önemli örneklerinden biridir.
Fresh Kill
Yine James Corner ve ekibi yine kente yeniden kazandırılmış bir alan. Atık depolama alanı olarak kullanılmadan önce sulak alan olan Fresh Kills Park alanı Corner ve ekibinin ilk büyük ölçekli projesidir.
6. ROBERTO BURLE MARX
4 Ağustos 1909 Brezilya doğumlu peyzaj mimarı,ressam ve aynı zamanda sahne tasarımcısıdır. Brezilya’ya modernist peyzaj tasarımını tanıtan ilk peyzaj mimarıdır. 1928 yılında Almanya da sanat eğitimi alırken Dahlem Botanik Bahçeleri’nde gördüğü bitkilerin dikkatini fazlaca cezbetmesinin üzerine tropikal bitkilerin sanatsal özellikleriyle ilgilenmeye başlamıştır. Ressam kimliğinden hiçbir zaman vazgeçmeyen Marx peyzaj tasarımlarını yaparken peyzajı bir sanat eseri, tasarladığı sahneler gibi düşünerek ele almıştır.
Roberto Burle Marx doğa ve sanata bakış açısını 1989 yılında LA Times bir nebze de olsa;
Neden doğa, bir yandan, bir çocuğun kayık olarak kullanabileceği kadar geniş ve sağlam bir yaprak, bir yandan ise, tüm üreme organları barındıran, toplu iğne ucu kadar minik çiçek bir yaratır? Benim ilahım, doğanın gücü ve gizemidir. Bu gizemlerin peşini bıraktığım gün, öleceğim gündür. Şeklinde ifade etmiştir.
Marx’ın ilk bahçe tasarımı Lucio Costa’nın evi için tasarlamış ve Brezilya florasını kullanarak bina için asma bahçeleri meydana getirmiştir. Bunu takip eden diğer önemli tasarımları arasında Brazilya Dış İşleri Bakanlığı, 1958 Brüksel Uluslararası Fuarı’ndaki Brezilya pavyonu ve 1959’da yapmış olduğu Venezuela’daki Parque del Este of Caracas yer almaktadır. 1962’de Rio de Janeiro’nun sahilinde 300 dönümlük (122 hektar) bir alana yayılmış olan Flamengo Park’ı tasarlamıştır. Bunun devamında, Paris UNESCO Binası (1963), Brazilya ABD Büyükelçiliği (1967, 1972), Brazilya İran Büyükelçiliği (1971) ve Rio de Janeiro Uluslararası Havaalanı (1978) için çevre düzenlemeleri yapmıştır.
KAYNAKÇA
1. https://www.arkitera.com/haber/peyzaj-mimarliginin-corbusiersi-dan-kiley/
2. https://www.plantdergisi.com/prof-dr-engin-nurlu/300-yilinda-lancelot-capability-brown.html