Öjeni Mekanları
  1. Anasayfa
  2. Genel

Öjeni Mekanları

0
Reklam Sponsoru

Herhangi bir konuda teori ile pratiği birbirine bağlamak yani savın uygulanabilirliğini sağlamak adına atılan ilk adım şüphesiz olguyu somut bir nesneye taşımaktan geçer. Bu şekilde olgu hem varlık kazanır hem de toplumsal bir bilinç ve algı oluşturur ki bu durum savın gelişmesini de sağlar. Peki, teorilere veyahut fikirlere varlık kılıfını giydirmek nasıl mümkün olur? Tabi ki, mekânlarla. Çalışmanın devamında öjeni fikrini, çıkış noktasını ve mekanlar ile bağlantısını anlamaya çalışacağız.

Eugenics Movement

Öjeni en kısa tanımı ile insan gen havuzunun iyileştirilmesi anlamına gelir. Yunan dilinde iyi doğum anlamına gelen ‘eu’ ve ‘genes’ kelimelerinin birleştirilmesi ile türetilen kavram, 1904 yılının temmuz ayında Francis Galton tarafından yazılan ‘’Eugenics’’ isimli makalede ortaya konulmuştur. Francis Galton, öjeniyi bir ırkın doğumsal özelliklerinin geliştiren ve düzelten tüm etkilerle ilgilenen bilim dalı olarak açıklamıştır. İnsan soyunun arıtılabilmesi ve soyluluğun yükseltilebilmesi için iyi nitelikte olanların doğup yaşamasını, kötü nitelikte olanların ise doğmamasının ve ürememesinin sağlanması gerektiğini dile getirmiştir. Bu fikrini de kuzeni olan Charles Darwin’in ‘’Türlerin Kökeni’’ isimli kitabında detaylı bir şekilde anlattığı evrim teorisine dayandırmıştır. Galton, Darwin’in evrim teorisi kapsamında bahsettiği doğal seleksiyon fikrini yapay bir seçimle hızlandırma amacıyla öjeni ismini verdiği kavramı ortaya atmıştır. Darwin bu fikre ne kadar karşı çıktıysa da 20. yüzyılda yaşanılacak felaketleri önleyememiştir. Ayrıca Galton bu çalışmayı yaparken bir frenolog olan Bertillon François’in ortaya attığı antropometri adı verilen yöntemden de faydalanmıştır. Tabi, kişinin kafa şeklinden karakterini ve suça yatkınlığını anlayabilmek üzere geliştirilen frenolojinin artık bir sözde bilim olarak kabul edildiğini belirtmek gerekir.

Üstün bir ırk oluşturma amacı güden Francis Galton’ın fikirlerinin İngiltere’de pek karşılık bulamamasına rağmen Amerika ve Almanya’yı büyük ölçüde etkilediğini söyleyebiliriz. İlk olarak 1896 yılında Connecticut eyaletinde çıkarılan bir kanun ile belirli hastalıklara sahip olanların evlenmesi yasaklandı ve ardından 1903 yılında Amerikan Üreme Kurumu (American Breeders’ Association) hayata geçirildi. Yaklaşık bir yıl sonra Carnegie Enstitüsü tarafından New York’ta bir Deneysel Evrim İstasyonu (Station for Experimantal Evolution)  kuruldu. Deneysel Evrim İstasyonu’nun yakınlarına Harriman’ın finansal desteği ile birlikte kısa bir süre sonra Öjeni Kayıt Ofisi (Eugenics Record Ofiice) de açıldı. Tüm bu kurumların ve bu kurumlara verilen finansal desteğin ortak amacı ise evlilik ve üreme konularının devlet tarafından kontrolünün sağlanmasıydı. Dönemin politikacılarının kıtlık ile mücadele adı altında yürüttüğü öjenik faaliyetler; 1914,1915 ve 1928 yılında yapılan ulusal konferanslar ile kısa bir sürede pek çok yayılım alanını buldu ve sterilizasyon bir diğer adıyla ırk temizliği kavramı pek çok destekçi kazandı. Francis Galton’un ‘’Inquires into Human Faculty and its Development’’ isimli kitabında türettiği öjeni kavramı Amerika ve Almanya başta olmak üzere Kanada, Fransa, Norveç, Finlandiya, Çin, Japonya, Brezilya, İsveç, Danimarka gibi pek çok ülkede kısırlaştırma, öjenik yasalar, ötenezi gibi yöntemlerle yürürlüğe konulmuştur. Peki, bu fikirlerin eylemler ile buluştuğu mekanlar nerede konumlandırıldı, çevresi nasıldı, tasarım sürecine neler etki etti?

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  İnsan ve Toprak

Öjeni Kayıt Ofisi (Eugenics Record Office)

Washington Carnegie Enstitüsü (CIW) tarafından Cold Spring Harbor’da evrimi incelemek amacı ile bir Deneysel Evrim İstasyonu (SEE) 1903 yılında kuruldu. Öjeni destekçilerinden gelen maddi destek ile 1910 yılında SEE’nin bir birimi olarak Öjeni Kayıt Ofisi (ERO) de kuruldu. Ailelerin gen özelliklerinin belirlendiği ve verilerin toplandığı bu kayıt ofislerinde, gen havuzuna olumsuz etki edebilecek kişilerin tanımı yapılıyordu. Bu kurumların kurulduğu tarihe kadar değirmencilik ve liman etkinlikleriyle gelir elde eden kasaba zamanla New York’taki çok sayıda eğitim faaliyetine ev sahipliği yaptığı bilinir. 1930 yılından sonra yirmi yıl boyunca binlerce kişiden topladıkları bu gen verilerini Almanya ile paylaşmaya başlayan Öjeni Kayıt Ofisi, 1939 yılında kapanmıştır. O günlerden günümüze Cold Harbor bölgesinde genetik bilimi ile ilgili araştırmalar yapan ve çok sayıda başarılı projeye imza atan Cold Harbor Laboratory’e ait DNA Learning Center gelmiş ve eskisinin yerini almıştır. Tüm bu bilgiler ışığında asıl düşünülmesi gereken konu devletin bizzat desteklediği öjeni hareketinin önemli bir kurumunun pek çok kimse tarafından ulaşımı zor olabilecek bir noktaya inşa edilmiş oluşudur. Bunun bilinçli bir tercih olduğu düşünülürse; kent planlamasının, peyzajın ve mimarinin ne kadar önemli bir noktada durduğunu anlamamak işten bile değildir.  

Amerika Doğa Tarihi Müzesi (American Museum of Natural History)

Museum of Natural History

Uluslarası Öjeni Kongresi’ne üç kere ev sahipliği yapan ‘’Museum of Natural History’’, öjenik hareketten önce kurulmuş olsa da bu kavramın teorik altyapısının uluslararası düzeye taşınmasına ev sahipliği yaptığı için önemlidir. Alexander Graham Bell, Henry Fairfield Osborn, Mary Williamson Averell, Ernst Rüdin, Leonard Darwin, Lord Alverstone, Arthur Balfour gibi dönemin önde gelen siyasileri ve bilim insanlarının öjenik faaliyetlerin teorik temelini atmak üzere teşrif ettiği bu kongrelerin gerçekleşeceği mekan seçimi; Öjeni Kayıt Ofisi’nden farklı olarak kent içerisinde konumlandırılmıştır. Amerikan Doğa Tarihi Müzesi, bölgede pek çok müze ve kamu kurumu ile birlikte varlığı sürdürür.

Hartheim Ötenazi Merkezi / Gaz Odaları

Yukarıda yer alan haritadan hareketle Hartheim Ötenazi Merkezi’nin yerleşim birimlerinden ne denli uzak olduğunu görülebilir. Keza benzer bir durum gaz odaları için de geçerlidir. Nazi Almanyası ve İkinci Dünya Savaşı konulu filmlerde sıklıkla duyulan toplama kampına götürülmek tabirinin de nedeni budur aslında. Devletin ve vatandaşların desteklediği aynı zamanda oldukça doğal bulduğu öjeni fikrinin uygulama noktaları yani gaz odaları ve ötenazi merkezleri, aslında kişilerin ve teorik olarak destekledikleri fikirlerin nelere sebebiyet vereceklerinin bilincine varamayacakları kadar görünmez hale getirilmiştir.

Bu merkezlerde tedavi gören akıl hastaları, ölümcül iğne veyahut gaz odalarında öldürülerek sağdaki fotoğrafta görülen Hadamar Mezarlığı’na gömülüyordu. Bu kişilerim ölüm sebepleri resmi kayıtlara akut şizofrenik eksitasyon gibi nedenler gösteriliyordu.

Öjeni Merkezleri, Almanya

Kaiser Wilhelm Antropoloji Enstitüsü (Kaiser Wilhelm Institute of Anthropology, Human Heredity, and Eugenics)

Kaiser Wilhelm Antropoloji Enstitüsü

1927 yılında Berlin’de kurulan enstitü ırk araştırmaları yapmak amacıyla Rockefeller Vakfı’nın maddi destekleri ve Öjeni Kayıt Ofisi’nden sağlanan vir veri havuzu ile birlikte kuruldu. Kurumun amacı Almanya’da ırk araştırmaları ve ırk temizliği konularında çalışmalar başlatmaktı. İlerleyen dönemlerde Nazi Almanya’sının korkunç doktoru Josef Mengele, toplama kamplarında ölen kişilerin uzuvlarının incelenmek üzerine bu enstitüye sevkini de sağlıyordu. Nazi Almanya’sının öjeni hareketine olan teorik bakışını kurgulayan Kaiser Wilhelm Antropoloji Enstitüsü, yaptığı korkunç çalışmaları savaşın sonlanmasıyla 1947 yılında bitirmiştir.

Tüm bu örneklerde görüldüğü üzere kent kavramı üzerinde düşünmek, peyzaj mimarlığına, kent planlamasına yeni yaklaşımlar geliştirmek ve bu yaklaşımlar ile farkındalık kazanabilmek adına farklı perspektiflerden bakış açısı kazanmak son derece önem teşkil ediyor.

Kaynakça

  1. https://www.ushmm.org/
  2. http://eugenicsarchive.ca/
  3. Halis Ulaş, Öjenik Cinayetler, Türki̇ye Psi̇ki̇yatri̇ Derneği̇ Bülteni, Cilt 13/2, 2010
  4. https://www.birikimdergisi.com/guncel/368/fasizmin-kultur-kodlari-ve-irkcilikta-bir-uc-nokta-ojeni

İstanbul Teknik Üniversitesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir