Kentler, yaşayan, gelişen ve sürekli değişim halinde olan dinamik yapılardadır. Özellikle sanayileşmenin artmasıyla beraber meydana gelen sosyal-ekonomik gelişmeler, kentlerin değişimlerinde büyük rol almış ve kentler tam bir odak noktasına dönüşmüştür. Sanayileşme ile beraber doğru orantılı olarak kentleşme süreci de hız kazanmış ve kentsel mekânlarda işlevsel değişimler meydana gelmiştir.
Kentleşmeyi etkileyen en önemli ögeler ekonomik, teknolojik, siyasal ve psikolojik etmenlerdir. Bu etmenler aynı zamanda birbiri ile ilişki içinde oldukları için kentleşmeyi etkiledikleri gibi birbirlerini de etkilemektedir. Sosyal, kültürel ve ekonomik değişimlere bağlı olarak kentlerde artan iş olanakları köyden kente göçü hızlandırmıştır. Gerçekleşen göçlerle beraber kentlerin sağlıksız ve plansız yapılaşması kentsel çöküntü alanlarının oluşmasına neden olmaktadır. Kentlerdeki yaşayan insanların vazgeçilmez temel ihtiyaçlarından biri olan kentsel açık ve yeşil alanlar, kentlerdeki nüfus miktarının artmasıyla beraber kişi başına düşen yeşil alan miktarı gün geçtikçe azalmaya başlamıştır.
Kentsel açık ve yeşil alanların azalması veya yok olması, çevre sorunlarının yanı sıra başka bir probleme daha gebedir. Bu alanların büyük çoğunluğu afet toplanma alanı olarak kullanılmaktadır.
Kentsel Açık Yeşil Alanların İşlevleri
Kentlerin bünyesini meydana getiren ana etkenlerden bir tanesi olan şehirsel açık ve yeşil sahalar çevreyle ilgili ve yenilenebilen faaliyetlere sahiptir. Bazen şehirde hayatlarını sürdürenlerin ve fiziksel gereksinimlerini giderirken, bazen de değişik kentsel kullanım esnasında turnike kesim oluşturabilmek gibi çok miktarda fonksiyonu barındırır (Atalay, 2008).
Yeşil alanların şehir iklimi üstünde, havanın nem oranının belirlenmesinde , ses kirliliğini eksiltmede mühim tesirleri yer almaktadır. Yeşil sahalar, şehirsel açık sahalarla beraber değişik toprak kullanımları esnasında yeşil turnike sahaları meydana getirilmesinde kullanılmaktadır. Bunların dışında yeşil kuşaklarla şehirsel ilerlemenin kontrol edilmesinde şehre önemli katkıları bulunmaktadır.
Şehirde hayatlarını sürdürenlerin etkin ve pasif yeşil saha kullanımından faydalanmaları ile eğlendirilme ihtiyaçlarını giderip, psikolojik, fiziksel ve akıl sağlıkları üstünde önemli derecede görev yapmaktadır (Aksoy, 2001).
Kentsel alanların niteliği, şehirsel yeşil sahaların kalitesiyle ölçülmektedir. Kentsel yeşil sahalar bitki varlığı ve hayvan varlığı için hayatlarını sürdürebilme alanları oluşturmakta, çeşitlerin türlülüğü ve doğal mekân türlülüğünü kaplayan biyolojik türlülük oluşturmaktadır.
Kentsel yeşil bölgelerin yenilenmesi fonksiyonu, biyoklimatik ve sağlık fonksiyonu, maddesel ambiyans muhafaza fonksiyonu, şehri şekillendirme ve güzellik yaratma, dolaşım ve çevreyle ilgili fonksiyonları da yer almaktadır (Atalay, 2008).
Rekreasyonel İşlevi: Kentsel yeşil ve açık sahalar her yaş grubundaki bireye göre bu fonksiyonlar eğlence istirahat, spor, oyun gibi etkinliklere imkân sağlamakla beraber, bireyleri bir arada toplayıp boş vakitlerini aktif şekilde geçirme olanağı sunmaktadır (Atalay, 2008).
Biyoklimatik ve Sağlık İşlevi: Barındırma sahalarının vejetasyonu, her orandaki şehre yeşil ve açık sahalar şehir havasının negatif tesirlerini meydandan kaldırmakta ve iklimde yenilenmeye destek sağlamaktadır. Diğer taraftan şehir sıhhati üstündeki pozitif tesiri canlıları da etkileyebilmektedir (Atalay, 2008).
Fiziksel Çevre Koruma İşlevi: Yeşil ve açık sahalar şehir içerisin de ve civarın da şehrin atmosferini temizleyip, şehre ışık ve temiz hava sağlayabilmektedir. Yeşil sahalar pis havanın yenilenmesinde önemli desteği bulunmaktadır. Bunların dışında oksijen oluşturmada, ısı-nem kontrolünün sağlanmasında işlevler yer almaktadır (Atalay, 2008).
Kenti Biçimlendirme ve Estetik Kazandırma İşlevi: Şehirlerde yer alan yeşil sahalar değişik şekiller verilmesi ile bir şehrin ya da şehirsel alanların şekillenişi ve görsel güzelliğine tesir etmektedir. Bilhassa açık sahalar da cazibeli açık alanlar oluşturulması şehrin güzelliğinin artmasına destek olmaktadır (Atalay, 2008).
Sirkülasyon İşlevi: Şehri bölümlere ayıran akslar ile beraber düşünülen yollar ve şehirsel açık alanlar, barınma alanları ile sanayi sahalarının ve şehrin ulaştırmaya açılabilmesini desteklemektedir (Atalay, 2008).
Ekolojik İşlevi: Yeşil kesimler şehirlerde çokça miktarda küçük hava düzenleyiciler ortaya çıkararak şehirlerin iklim yapısın da ve hususiyetle ısı üstünde tesirli olabilmektedir.
Betonlaşmanın çoğunlukta bulunduğu kesimler de sıcaklaşan hava ile büyük yeşil sahalardaki soğuk hava içerisin de bir sirkülasyon düzeni meydana getirmekte ve bu şekilde şehir ve civarındaki soğuk hava akşamları şehir alanına ulaşabilmektedir (Atalay, 2008).
Kentsel Açık Yeşil Alanların Deprem Sonrasında Kullanımı
Geçmişten günümüze toplumların karşılaştığı ve çoğu zaman hazırlıksız yakalandıkları, insan yaşamı ve sosyo-ekonomik sistemler afetler sonucunda çok büyük zararlar görerek altüst olmuşlardır (Yılmaz, 2003).
Depremler doğal afetlerin başında gelir kitlesel olarak en büyük etkiyi depremler oluşturur. Dünden bugüne depremler birçok kez, insanların can ve mal kaybına yol açmış ve açmaya devam etmektedir.
Etkin bir afet yönetimi refah düzeyinin ve gelişmişliğin bir belirtisidir. Toplumlarda refah düzeyi yükseldikçe insana ve insan yaşamına verilen önem artmakta, aynı zamanda insan yaşamını tehdit eden tehlike yaratabilecek durumlara karşı tedbir
alınması ve hazırlıklı olunması yönetimlerin en önemli sorumluluklarından biri haline gelmektedir.
Afetin meydana gelmesi ile kurtarma ve ilk yardım çalışmalarına paralel olarak, hasar görmüş ya da oturulamayacak duruma gelmiş konutların onarılması ya da yenilerinin yapılması uzun süreçli çalışma gerektirdiğinden afetzedelerin bu süreç içerisinde barınma ve temel ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir (Yılmaz, 2003)
Şehrin konstrüksiyonunu meydana getiren ana etmenlerden bir tanesi olan yeşil ve açık alanların çevreyle ilgili, sosyal, rekreasyonel ve arazi kullanım planlaması fonksiyonları gibi çok çeşitli fonksiyonlara sahip kentsel alanlar olmasının yanı sıra afet sonrası kilit elemanlardır.
Deprem anında veya sonrasında insanlar canlarını kurtarmak için içgüdüsel olarak açık ve yeşil alanlara sığınmıştır. Bu alanlar toplanma ve barınma alanı olarak kullanılmaya müsait ve güvenli alanlarıdır. Yalnız deprem sonrasında kullanılacak olan bu alanlar belirlenmediğinden veya yetersiz olduğundan karmaşalar yaşanmaktadır. Özellikle deprem sonrasında kentsel açık ve yeşil alanların varlığı önem kazanmaya ve bu alanların eksikliği dikkat çekmeye başlamıştır. İnsanlar doğal afetlerde, tehlike altında hissettikleri durumlar karşısında içgüdüsel olarak açık ve yeşil alanlara sığınarak kendilerini korumak istemektedir.
Deprem travması yaşamış toplumlarda depremler ve sonrasındaki her artçı sarsıntıda aynı korkular tekrarlanır ve bu durum insanlarda aşırı paniğe neden olur. Bu nedenle deprem sırasında binalarda bulunan insanlar, evleri yıkılmamış olsa dahi dışarı çıkar ve uzun süre dışarıda bulunmayı tercih ederler. Bu durumda insanların gidecekleri ilk yer binalarının bahçesi olup, bahçeleri olmaması halindeyse en yakın kentsel açık ve yeşil alanlardır (Korgavuş ve Ersoy, 2015).
Günlük yaşamda bir refah ve yaşam standardı göstergesi olan kentsel açık ve yeşil alanlar, deprem ve diğer afet koşullarında ise acil erişim, toplanma, havadan erişim, acil kurtarma malzemelerinin stoklanması ve dağıtımı, acil barınma amaçlı çadır ya da geçici konut alanı kullanımı ile önem kazanan kurtarıcı mekânlardır (İDMP, 2003).
Sarsıntı sonun da geçici buluşma sahası, çadır sahası, geçici yerleşim sahası ve felaket idari sahaları gibi gayelerle kullanılabilecek olan şehirsel açık ve yeşil alanlar (Korgavuş ve Ersoy, 2015) ;
Mahalle parkları: deprem sırasında ya da sonunda geçici konaklama sahası olup, geçici sağlık görevleri, yemek dağılımı, getirilecek yardım malzemelerinin depolanması ve diğer teknik donatımlar için kullanılmaktadır. Bu nedenle sarsıntı esnasın da hayatsal faaliyetlerin devamlılığının sürdürülmesin de çok mühim görevleri bulunan açık ve yeşil sahalar da temel
ulaştırma sistemiyle teması sağlanabilmeli ve bu sahalara teması önleyebilecek engellere yer verilmemelidir (İDMP, 2003). Bu sahalarda WC, içme suyu, aydınlatma, istirahat ve oturma sahaları gibi alt yapıların mevcutta yer almasından dolayı çadır şehre dönmeleri boş sahalara oldukça basit olabilmektedir ( Korgavuş ve Ersoy, 2015).
Meydanlar: Türlü düşüncelerle kullanılacak meydanlar felaket esnasın da valilik, kaymakamlık ve alakalı kuruluşların faaliyetlerinde afet yönetim merkezi oluşturulmasında bir referans sağlamaktadır.
Meydanların şehirlere öncülük etmesi ve yaşayanlar açısından bilinebilmesi sebebi ile felaket sırasında ortaya çıkan şaşkınlık ve şok halinde insanların basit şekilde ulaşacakları toplanma sahaları olabilmektedir
Bu sebeple sarsıntıdan sonra teşkilâtlandırmanın oluşturulmasında, depremzedelere getirilen bağışların toplanışında ve bağışların gönderiminin sağlanmasında çok mühim roller almaktadır. Diğer taraftan kermes ve panayır sahaları da aynı gaye ile kullanılacak sahalardır (Korgavuş ve Ersoy, 2015)
Kamusal, sağlık, eğitim ve dini yapıların açık kesimleri de sarsıntıdan sonra kullanılabilecek sahalar içerisinde bulunmaktadır. Bu sahalar sarsıntı sonunda hayatta kalanların hayatsal işlevlerini devam ettirebilmeleri için gereken malzeme ve ekipman gereksiniminin felaketten önce toplanabilmesinin yanında bulundurdukları açık-kapalı spor sahaları, açık sahalarla geçici konaklama ve çadır şehir gereksinimlerinin giderildiği sahalardır.
Ayrıca deprem sonrasında hasar gören, kullanılamayacak halde olan ya da alanı dolmuş bulunan sağlık tesisleri açık alanlarında veya bahçelerinde hizmet vermeye devam etmektedir (Atalay, 2008). Açık otoparklar ve spor alanları deprem sonrasında gelen yardım malzemelerinin toplandığı, toplanma, geçici barınma ve çadır kent ihtiyacının karşılandığı
alanlardır.
Ayrıca bu alanların dışında kalan tüm kentsel açık ve yeşil alanlar deprem sonrasında, geçici toplantı/kurtarma, çadır şehir ve geçici yerleşim sahalarına çevrilebilmektedir (Korgavuş ve Ersoy, 2015).
Yeşil alanlar, spor alanları, meydanlar, otoparklar, vb. yapılanmadan muhafaza edilmiş bu sahaların hizmet verecekleri insan sayısına yeterli miktarda ve genişlikte bulunmaları, bilhassa boş durumda olmaları gereklidir. Bu sebeple yerleşim sahalarına uzak mesafede değil ve özellikle geniş boş sahaların imar projelerin de ayrılmış olması gereklidir.
Proje bünyesinde iskana müsait şekilde ayrılan açık sahaların, iskana müsait olabilmekle beraber yapılaşmaya izin verilmeden bilhassa boş bırakabilecek sahalar olarak kalması gerekir (İDMP, 2003).
Açık ve yeşil sahalar sarsıntıdan sonra, sarsıntı öncesinde uyguladıkları işlevlerden değişik fonksiyonlar alarak fiziksel iskânlaşmanın yerini ve işlevsel bağıntılarını içerebilmektedir. Açık ve yeşil sahaların düzenlenmesin de ve projelendirilmesin de deprem sonrası gruplaşma şekilleri, geçici veya tekrardan şehirleşme olanaklarının artarak ehemmiyet kazanması gerektiği kabul görmektedir (Nalbantoğlu, 2000).
Felaketten sonra insan sayısı, gaz sıkışmaları veya binaların zarar görebilmesi ihtimallerine göre emniyetli biçimde beklemeleri düşüncesi ile afetzedeler açık sahalar bulmak zorundadırlar.
İnsanların evlerine veya işyerlerine yakın, araçların, gruplaşmanın ve haberleşmenin oluşturulduğu toplantı bölgeleri ve sığınma sahaları oluşturulmalıdır. Bu sahalar devlet tekelinde olmalı, sarsıntı esnasında yoklama yapılabilecek toplama
sahaları işlevini yerine getirmeli ve acil tatbikat için fonksiyonlarını yerine getirebilmelidir. Çok katlı büyük kentleşmelerin yer aldığı sahalar da toplama sahası bulabilmek çok basit olmayacaktır (Coburn ve Spence, 2002).
Toplama sahalarının depremzedelerin uzun süreler dışarıda barınmalarına yetebilecek ekipmana sahip bulunması gerekir. Bilhassa soğuk hava koşullarında insanların evine veya iş yerlerine gitmelerini engelleyebilmek oldukça zordur. Bu sebeple, toplama sahalarından uzunca sürecek kurtarma süresine karşın yağmur ya da kötü hava şartları sığınakları, kullanıma uygun helalar, yemek, barınma amaçlı çadırlar ve battaniyeler barındıran gerekli ekipman ayarlanmalıdır. Felaketten hemen sonra bu ekipmanlar sağlanamadığı durumda insanlar temiz giysi, temizlenme gereksinimleri ve diğer gereksinimleri için evlerine girmek zorunda kalacaklardır.
Afetzedelerin rahat olmadığı ve gereksinimlerinin yeterli oranda karşılanmadığı hallerde yıkıkta olsa yuvalarına girmelerini engelleyebilmek çok zor hatta imkânsız bir durum halini alacaktır (Coburn ve Spence, 2002).
Yazar: Sinan SÜRÜN
Yararlanılan Kaynaklar
- Aksoy, Y. (2001). İstanbul Kenti Yeşil Alan Durumunun İrdelenmesi, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Şehir ve Bölge Planlama Anabilim Dalı, Peyzaj Planlama Programı Doktora Tezi, İstanbul.
- Atalay, H. (2008). Deprem Durumunda Kentsel Açık ve Yeşil Alanların Kullanım Küçükçekmece Cennet Mahallesi Örneği, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
- Coburn, A., Spence, R. (2002). Earthquake Protection, John Wiley&Sons, England.
- İstanbul Deprem Master Planı, 2003
- Korgavuş, B., Ersoy, M. (2015). Kadıköy İlçesi Kentsel Açık ve Yeşil Alanlarının Olası İstanbul Depreminde Yeterliliğinin İrdelenmesi, International Burdur Earthquake & Environment Symposium (IBEES2015) Uluslararası Burdur Deprem ve Çevre Sempozyumu, May 7-9, Mehmet Akif Ersoy University, Burdur Türkiye, 2015.
- Nalbantoğlu, O. (2000). Dikmen Vadisi Konut ve Çevre Geliştirme Projesi Bağlamında, Ülkemizde Kentsel Yenileme/Dönüşüm Proje Modellerinin Sorgulanması, Peyzaj Mimarlığı Kongresi, 19-21 Ekim, s. 97-107.
- Yılmaz, A. (2003). Afet Yönetimi, Pegem A Yayıncılık, Ankara.
- URL_1 http://www.mufainsaat.com.tr/upload/proje/park6-2_8987379914f098e42a4a20.jpg