Toprağa, bitkiye ve doğaya insanlar varoluş sürecinden beri hep ihtiyaç duymuştur. Toprakla uğraşmak ve doğayla bütün halde yaşamak; insanoğlunun negatif enerjisini atması ve huzur dolu yaşaması için en önemli araçtır. İnsanın yaratılışında toprak sevgisi vardır ve toprakla uğraşan, toprağa emek harcayan insan duruşu, güler yüzü ve misafirperverliği ile her zaman ön plana çıkmıştır. Toprakla uğraşma insan ömrünü uzattığı gibi, kazandırdığı olgularla da meşgalesi toprak olan insanın toplum içindeki saygınlığı hep artmıştır.
Yoğun kent trafiği, çalışma stresi ve kalabalıktan kaçmak isteyen kent sakinlerinin tartışmasız ilk tercihleri hobi bahçeleridir. Yoğun kalabalığın yaşadığı alanlarda, uzaktan etrafı kır olan bir alanda tek başına duran ağaç gölgesinde oturup dinlenmenin, nefes almanın bile orada yaşayan insanlara huzur verdiği düşünülürse, hobi bahçeleri kent sakinleri için bulunmaz nimettir. O doğada yaşayan tek bir ağaç gibi kendi yaşamlarını oluşturur hobi bahçelerinde insanlar.
Hobi bahçelerinde oluşturdukları canlı materyallerle zaman geçirmek ve onları beslemek, büyütmek hatta orada yetiştirilen ürünlerin tatlarına bakmak onlarla beslenmek önemli unsurlardır. Kentin yoğun stresine dalıp, yaşayan canlıları orda kendi haline bırakmak da imkansız olduğu için haftada en az iki üç defa kentin kalabalığından sıyrılıp, bu alanda vakit geçirmek zorunda hissederler bu insanlar. Bu nedenle orada geçirdiği her zamanı en verimli şekilde kullanırken, bir taraftan da toprakla ve suyla günün enerjisini atma fırsatı bulurlar.
Ufak veya büyük bir bahçem olsun, bu bahçede zaman geçirmek istiyorum ve enerji depolamak istiyorum demek için öncelikle içinizdeki toprak ve doğa sevgisini sorgulamalısınız. Ne kadar zaman ayırabileceğiniz, bahçenin su ve kanalizasyon ihtiyaçları ve ne tarz bir yetiştiricilik yapacağınız soruları da diğer sorgulanması gereken sorulardır. Tabi bu karar verilirken aile içi ortak karar verilmesi gerekir. Eşlerin bir tanesi yetiştiricilikten hoşlanmazsa veya zaman ayıramazsa bahçesine o zaman problemlerin oluşacağı aşikardır.
Kentin yoğun stresinden bunalan insanların birçoğu, yapı izninin olduğu bahçelerinde artık sürekli yaşamak ve kentten tam anlamıyla kopmak için doğayla bütünleşmiş, doğal yapılar inşa ederek hayatlarının geri kalan kısmında hayatlarını doğayla iç içe yaşamaya adamıştır. Tohumlar ekmek, fideler dikmek ve bu fideleri geçen her yılda daha da boy attığını büyüdüğünü görmek, verilen emeğin tam olarak gösteren unsurlardır. Bu duygu bu hayata alışan insanlar için eşi ve benzeri olmaya bir duygudur.
İmkanı olup, hobi bahçesine sahip olan insanlar, o andan itibaren artık birer tasarımcı kimliğine bürünüyor genelde. Gün içinde yaşanılan sıkıntı, stres ve yoğunluk sonrasında her boş vaktinde yaşam alanları oluşturmak için birer mimar, daha yeşil bir alanda yaşamak için birer peyzaj mimarı, yeri geldiğinde bu tasarımlara hayat veren birer usta haline dönüşebiliyorlar. Kendilerine sosyal yaşamları dışında bambaşka bir dünyanın içinde buluyorlar ve genelde bu dünyadan mutsuz ayrılan kimse olmamıştır. Bitkisel veya yapısal olarak alana sınırlandırma yaptıktan sonra, sınırlandırılan alana girerken, sevgiyi ve doğayı hissetmek mümkün bu tarz yerlerde. Toprağa verilen emek ve sevginin neticesinde kötü çıkan hiçbir sonuç olmamıştır zaten bu güne kadar. Bir mekanın mimarı, ustası ve yaşayanı sizseniz zaten ne istediğinizi ve almak istediğiniz sonucu düşünerek hareket etmişsinizdir her hamlenizde. Çalışmanın en keyifli hali de bu sanırım.
Aylar süren çalışmalar sonucunda kurulmuş olan bahçenizin yıllar içindeki bakımı da çok önemlidir. Yaşanılan kentin iklimi, dikilen ve ekilen bitkilerin bakım ihtiyaçları zaman içinde edinilen tecrübeye göre kazanılabileceği gibi bununla ilgili teknik bilgi sahibi kişilerden de bilgiler toplanıp öğrenilebilir. Öğrenilen bu bilgiler ışığına bu bitkileri büyütmek formunu korumak ve faydalanmak için bir mücadele içine girmek gerekir. Kullanılan bitkilerin su, güneş veya gölge ihtiyaçları ile toprak özelliklerinin istenilen seviyeye gelmesi için bu mücadele zaman zaman yorucu olabilir. Fakat bu yorgunluk, yapılan uygulamalardan sonra akşam kır hayatının tadını çıkartırken, yakılan semaver çayından bir bardak içmenin yanında önemsiz kalmaktadır. Teknolojiden uzak böcek ve rüzgar sesleri içinde yıldızların en parlak halini görmek tartışmasız paha biçilemez.
Hayattan zevk ve tat almak istiyorsanız ve huzurlu bir yaşam hayali içinde kent yorgunluğundan artık sıkıldıysanız, hayaliniz ve hedefiniz kesinlikle bir bahçe olmalıdır. Çeşit çeşit meye ve sebzeler arasında yaşanan yaşam dikey mimarinin verdiği huzurdan daha çok huzur verecektir. Her hasat sonunda bir sonraki yılın ekim dikimlerini yapmak için tohumları saklamak, yeniden fidelerin can bulup büyüdüğünü görmek ve mevsimlikler için bunu senede bir tekrar etmek en büyük zenginlik. Can bulan bu fidelerin şaşırtmasını yapmak ve bunun için bir zaman ayırmak sene sonunda da bu ürünlerin meyvelerini yemek doğal yaşamın en keyif verici noktasıdır. Yoğun çalışma temposuna yıllarımızı verdiğimiz bu hayatta küçük bir bahçe hayali her insanın olmalı bence.