Suudi Arabistan’ın Ütopik Şehir Projesi: THE LINE
  1. Anasayfa
  2. İyi Tasarım

Suudi Arabistan’ın Ütopik Şehir Projesi: THE LINE

0
Reklam Sponsoru

Suudi Arabistan’ın Veliaht Prensi Muhammed bin Salman 2021 de ‘2030 vizyonu’ çerçevesinde oluşturulan mega projesini duyurdu: Yatay şehir Neom. Bir çizgi şeklinde ve yaklaşık 170 kilometre uzunluğunda inşa edilmesi planlanan şehrin en büyük sloganı, ‘kendi kendine yetmesi, insanlar için ve ekoloji dostu olması.’ Çölde 106 mil uzayacak ve sonunda 9 milyon insanı barındıracak tek binalı bir şehir olarak lanse edilen iddialı kentsel projesi “The Line” için tasarımlarını açıkladı.

Çok iddialı bir şekilde reklamı yapılan bu proje dünyanın geleceği için bir tür kurtarıcı model olarak lanse edilmiş. Sadece petrole dayalı olan ekonomiyi turizm başta olmak üzere farklı gelir kaynaklarıyla çeşitlendirmek hedeflenmiş.

Krallığın Veliaht Prensi Muhammed bin Salman tarafından yapılan açıklamaya göre, tamamlanmasından yıllar sonra görkemli bir plan olan Neom projesinin bir parçası olarak önerilen fütüristik şehir, Körfez ülkesinin kuzeybatısında, Kızıldeniz yakınında yer alacak. Hat, deniz seviyesinden 500 metre (1.640 fit) yükseklikte oturmak üzere tasarlanmış, dikey bir şehir görevi gören 200 metre genişliğinde (656 fit) bir yapıdır. Basın açıklamasına göre, 34 kilometrekarelik (13 mil kare) bir alana yayılacak.

Karbon Sıfır Şehir: The Line

Ayrıntılar az olsa da, tasarımın arkasındakiler The Line’ın tamamen yenilenebilir enerjiyle çalışacağını ve hiçbir yol, araba veya emisyon olmadan çalışacağını iddia ediyor. Basın açıklamasına göre, yüksek hızlı tren Hattın bölümlerini birbirine bağlayacak.

Okyanustan çöl kumlarına kadar uzanan bu şehrin düz bir çizgi şeklinde olacak olması fantastik bir kurgunun içinde yada bir oyunun parçası gibi hissettirebilir insanlara. Dahası birbirine paralel uzanan 500 metre yükseklikteki 2 aynanın arasında yer olacak olan bu yeni kent kulağa hayal ürünü gibi gelebilir. Eleştirmenler, projenin teknolojik olarak uygulanabilir olup olmadığı konusunda şüphe uyandırırken, diğerleri gösterişli bir tanıtım videosunda ortaya çıkan vizyonu “distopyacı” olarak nitelendirdi.

Yüzde yüz yenilenebilir olarak yaratılan bu şehirde hiçbir araba veya yol olmayacak, yüksek hızlı bir tren şehrin başından sonuna tamamını 20 dakikada katedecek. Kentte yaşayanlar en fazla 5 dakika yürüyerek tüm gündelik işlerini yapabilecek. Bu vaatler kulağa ne kadar hoş gelse de Empire State binası ve Eyfel kulesinden bile yüksek olacak binalar planlanıyor. İnsanların yaşam alanları 500 metre yükseklikte ve 170 km boyunca uzanacak. Artık kulağa biraz da ürkütücü gelmeye başladı bu yeni şehir planı. İnce bir çizginin içinde yaşamak ne kadar mantıklı? Bunu yapmalarının sebebini şu şekilde açıklamışlar; İnsanlık tarihi boyunca hiç de fonksiyonel olmayan ve kirlenmiş kentlerde yaşadı. Üstelik doğayı yok sayarak bunu yaptı. Oysa biz bunda devrim yaratacağız. Bunu da binaları ip gibi dizip etrafına duvarlar örerek yapmayı hedefliyorlar. Bu incecik 2 çizgi arasına 9 milyon insanı yerleştirmeyi düşünüyorlar. Dahası insanları kendi hallerine de bırakmıyorlar. Yapay zeka desteği ile 7/24 insanları izleyeceklerini söylüyorlar.

Başta bu projeyi ilk duyduğumda uzun bir turistik aksın etrafında şekillenen bir kent tasarlanmak istenmeliydi. Lineer aks şehrin odak noktası olabilirdi ama çevresinde yaşam alanlarıyla oluşturulmalıydı.

Peki neden çizgi şeklinde?

Barış Özcan’ın The Line ı anlattığı Youtube videosunda benimde hoşuma giden birkaç fikir paylaşmış onları size aktarmak isterim. Bu şeklin kızıldenize doğru gittiğini düşünecek olursak onu ikiye ayırdığına inandıkları asaya benzer bir anlam mı yüklemeye çalışıyorlar çizgiye? Ya da Suudi Arabistan bayrağındaki kılıcı mı temsil ettiğine inanıyorlar? En güçlü teorisi ise şu şekilde, orada sadece bir kent inşa etmek istemiyorlar ‘New Wonders For The World” yani ”Dünya için Yeni Harikalar” yapmak istiyorlar. İlham aldıkları yer Piramitler. Yani dünyanın 7 harikasından ayakta kalan tek eser. Uzaydan bile görülebilecek bir çizgiyi gezegenin üstüne kazımak istiyorlar.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Çim Alanlar ve Çim Tohumu Ekiminin 22 Aşaması

Adı neden NEOM?

Web sitelerinde neden ismini NEOM koyduklarını da açıklamışlar. Son harfi M’nin 2 şeyi temsil ettiğini söylemişler. İlki gelecek anlamında kullanılan müstakbelden gelirken 2. anlam ise prensin adındaki Muhammed isminin baş harfi olması. NEO ise Yunancada yeni demekmiş. Yani proje ismini 2 anlamı var. Yeni Gelecek ve Yeni Muhammed.

Projenin gerçekleşebileceğinden emin olmamak ile birlikte yeniliklere ütopik ve fantastik fikirlere açık olmamız ve gerçekliği sıra dışı hale getirmeye çalışmak bana oldukça mantıklı ve geleceğe dönük geliyor. Bu proje lanse edilirken dünya için kurtarıcı bir model olduğundan bahsedilmişti. Gelecek için tabi ki yeniliklere yeni projelere ihtiyaç var. Peki çözüm gerçekten bu mu olmalı? 2 ayna arasına milyonları sıkıştırıp tarihe geçmek midir geleceği kurtaran proje?

Yazı Kaynakları

Bilkent Üniversitesi Kentsel Tasarım ve Peyzaj Mimarlığı

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir