Suçlar ve Mekanlar
  1. Anasayfa
  2. Kavramlar

Suçlar ve Mekanlar

0
Reklam Sponsoru

Suç olgusunu tarihi bir perspektifle ele alacak olursak; tanımının ve kapsamının, mekan ve zaman ögeleriyle birlikte katmanlı ve dönüşebilir bir şekilde yapılandığını görebiliriz. Bu durum, suç nedir sorusu ile ilgili net bir cevabın olmayışının bir açıklaması niteliğindedir. Örneğin tarihin ilk dönemlerinde göçebe yaşayan topluluklarda özel bir mülkiyetten bahsedilemediğinden dolayı mülkiyete yönelik bir suç tehdidi de gözlemlenmemektedir. Suç olgusu bu yönüyle psikoloji, felsefe, sosyoloji gibi toplumsal bilimlerin konusu; ceza ve yargılama yönüyle hukuk biliminin konusu haline gelmiştir. Ancak konu birey ve toplumla bu kadar ilintiliyken bu disiplinlerin ortak bakışıyla suçu incelemek doğru olacaktır.

Suç olgusu, insanların birlikte yaşamaya başladığı dönemlerde toplumsal hafıza doğrultusunda bazı eylemlerin yanlış bulunması ile kendini belli etmiştir. Toplumun belleği geliştikçe bazı ahlak kuralları, töreler ve yasalar oluşmuştur; bu durum ya suça sebebiyet vermiştir ya da suçun bir sonucu olarak oluşmuştur. Ardından toplumlar geliştikçe devletler ya da otoriteler suça yönelik belli yaptırımlar geliştirmiştir. Bununla birlikte hak, hukuk, adalet, sosyal adalet, özgürlük gibi pek çok kavram gündeme gelmiştir. Bu noktada suçu kent ve mekan ile birlikte düşünmek gerekir. Her eylemin yayılım göstermesi için mekana ihtiyaç duyması ve suçun mekandan bağımsız düşünülememesi, suçun kentsel morfolojinin bir parametresi olmasının nedenidir. Peki, Peyzaj Mimarlığı disiplini bu konuda neler yapabilir?

Kişinin yaşadığı yerin erişim fırsatları, kent merkezine uzaklığı, bölgede boş konutların varlığı gibi etmenler sosyal adaletsizlik hissiyatına sebebiyet verebilir. Ayrıca mekanların aydınlatmaları, otoparkların konumları, yolların kullanım yoğunluğu ele alınarak tasarlanmış kentlerde suçların azaldığı görülebilir.

Peyzaj mimarlığı disiplini ve suç olgusu birlikte düşünüldüğünde öncelikle suçun nedenlerini kavramak gerekir. Suç oluşumunda ekonomik, sosyal, demografik ve mekansal dört temel nedenden bahsetmek mümkündür. Toplumda ekonomik açıdan uç noktalarda yaşayan kişilerin ve işsizliğin olması bu kişilerde adaletsizlik duygusuna yol açacağından suç oranlarını artırmaktadır. Ayrıca ekonomik temelli oluşan bu hiyerarşi kavramı kamusal alanlarda mekansallaştığında kişilerin sosyal adaletsizlik duygusu ile suça yatkın oldukları görülür, bu durum ise suçun mekansal nedenlerini oluşturur.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Nehir Kıyısında Bir Tasarım: Tagus Linear Park

Kişinin yaşadığı yerin erişim fırsatları, kent merkezine uzaklığı, bölgede boş konutların varlığı gibi etmenler sosyal adaletsizlik hissiyatına sebebiyet verebilir. Ayrıca mekanların aydınlatmaları, otoparkların konumları, yolların kullanım yoğunluğu ele alınarak tasarlanmış kentlerde suçların azaldığı görülebilir. Tüm bunlarla ilişkili olarak toplumun sosyokültürel yapısının homojen olması ve eğitim oranının yüksek olması suçun azaltılması yönünde geliştirilen sosyal teşviklerdir. Kısaca, mekanlar suçun bağlamıdır ve suç, mekanların yönlendirmelerinden etkilenir. Bu noktada peyzaj mimarlığı disiplinine önemli görevler düşer. Kentsel tasarım süreçlerinde güvenli kentler için birkaç teoriyi inceleyelim.

Kırık Pencere Teorisi

Suç psikoloğu Philip Zimbardo tarafından yapılan bir deney ile ortaya atılan teori, çevresel görünümün suçun azaltılması yönünde önemli bir etkisinin olduğunu savunur. Deney ekonomik durumu iyi ve kötü olan iki yerleşkeye sahipsiz araba bırakılmasıyla başladı. Kısa bir süre içinde ekonomik durumu kötü olan yerde araba zarara uğratıldı. Bu noktaya kadar sonuç şaşırtıcı değildi zira psikolojik açıdan yoksulluğun ve dışlanmışlığın suça etkisi biliniyordu. Fakat deneyin ilerleyen zamanlarında Zimbardo tarafından diğer mahalledeki araca kasıtlı olarak ufak zararlar verildi ve kısa bir sürede çevredekiler bu araca da zarar vermeye başladı. Deneyin bu noktası çok önemli bir gerçekliği de gözler önüne seriyordu. Çevrenin görünümü ile suç oranları arasında bir bağ olduğu kırık pencere teorisiyle öne sürülmüş oldu.

Kırık pencere teorisinin sunduğu fikir 80’lerde bir suç yuvası haline gelmiş olan New York metrosunda uygulandı. Çevrenin görünümü iyileştirildi, grafitiler silindi, hasara uğramış bir takım yerler onarıldı ve New York metrosu kısa bir sürede çok daha güvenli hale geldi. Suçlar ve mekanlar arası ilişki bu örnekle tekrar kanıtlanmış oldu ancak bu fikirden yola çıkılarak tasarlanmış bazı yerlerden aşırı düzen hassasiyetinin, sıfır tolerans mantalitesinin; çevrenin tek tipleşmesine ve zamanla kamusal alanların özelleşmesine neden olduğu görüldü. Tasarım disiplinleri günümüzde bu teori ile ilgili olarak bu iki durumun çelişkisini hala tartışıyor ve tasarımcılara büyük görevler düşüyor.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Çatı Bahçelerinin Faydaları

Rutin Faaliyet Teorisi

Lawrence Cohen ve Marcus Felson tarafından geliştirilen rutin faaliyet teorisi, klasik bakış açılarının aksine suçun meydana geldiği zaman ve mekan bileşkesi üzerine düşünülmesi gerektiğini söyler. Bu teoriye göre suçlular aslında toplumun yasal aktivitelerinden beslenir. Rutin faaliyet teorisi, geliştirdiği perspektif ile mekanın suça meyilli insanları yönlendirmesi ve bu yolla suçun azaltılması mümkün olduğunu savunur.

Savunulabilir Mekan Teorisi

Oscar Newman, ‘’Savunulabilir Alan: Şehir Tasarımıyla Suç Önleme’’ isimli kitabında savunulabilir mekan teorisinden bahseder. Bu teoriye göre, yerleşim yerleri sosyal birlikteliğin gelişimine olanak verirse suç oranlarında azalmalar görülür.  Newman’a göre, şehri belli özellikler taşıyacak şekilde tasarlayarak kendini savunabilen sosyal doku dışarıya yansıtılabilirse suç engellenebilir. Kentsel tasarımlar ile kişilerde hakimiyet ve toplumsallık duygusu yansıtılabilirse suç önlenebilir.

Suç Teorileri ve Peyzaj Mimarlığı: Bandırma Örneği

Aşağıda yer alan Doublethink for 2020s Bandırma isimli projede yukarıda yer alan suç teorileri ve yaklaşımları Bandırma özelinde düşünülmüş ve yeni bir bakış açısı geliştirilmiştir.

Bandırma ile ilgili suç analizleri yapılmış ve kentteki suç tepeleri ile suç düzlükleri belirlenmiştir. Bandırma’nın kentsel dirençliliğinin önündeki büyük engellerden biri olan suç; intihara teşebbüs, gasp, yaralama, vandalizm olarak karşımıza çıkar. Kentteki suç tepeleri ve suç düzlükleri incelendiğinde Paşakent ve Paşabayır mahalleleri arasında suç geçiş bölgesi olmadan bir düzlük ile bir tepenin birleştiği görülür. Bandırma özelinde bu duruma sadece bu bölgede rastlanmaktadır.

Alt ölçek stratejilerinin geliştirilmesi bu iki mahalle üzerinden devam eder. Atatürk Bulvarı’nın ayırdığı iki mahalle, suç kapsamında düşünüldüğünde bölgeye yeni bir yaklaşım ile bakılması gerektiği saptanmıştır. Bu yeni yaklaşım ile suçu önlemek ve olabildiğince azaltmak amaçlanmıştır. Birbirinin zıttı olan iki mekan fikrinin birlikte kurgulanması,  hem suçu saptırmak hem de sosyal adaleti sağlamak için bir yol olarak belirlenmiştir.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Gül'ün Mitolojik Hikâyesi

Mekan fikrinde, mekanın üretim sürecindeki iki zıt fikirden ilki manuel bir yaşama teşvik eden ve sosyal adaleti sağlamaya çalışan ılımlı sosyalist mekan fikridir. İkincisi ise fütürist bir bakış açısıyla harmanlanan bugünün meselelerinin geçici olduğu ve mekanların yarına ayak uydurması gerektiğidir. Bu fütürist tutum mekan algısını ve suç kapsamını tamimiyle değiştirecektir. Büyük zeminler ile mekanlar arasında iz bırakılması hedeflenmektedir. Gelecekçi yorumlama deneyimini daha önce sahip oldukları deneyimlerden izole etmek ve yeni bir farkındalık sistemini teşvik etmek amaçlanmaktadır. Bunun için gelişen teknolojiyle birlikte aydınlatma elemanları olarak hologram duvarlar kullanılmaktadır. Bu alanda, ‘yıkılmaz’ sınırların değiştirilmesinin bir sonucu olarak kişi ile birleştirilir.

Mekanların kendilerinde ise sosyal adaleti sağlamaya ve kişileri üretmeye itecek programlar tasarlanmıştır. İlk olarak, farklı mekanlara yerleştirilen hidrofildik müzik aletleri ile kişiler ‘birlikte’ müzik yapabilecek ve dayanışmanın keyfine varabilecektir. Kişilerin birlikte hayata değer katması duygusunu geliştirmek amacıyla grafitti duvarları, heykel elemanları ve manuel oyuncaklar geliştirilmiştir. Projede uygulanan düşüncenin aslı peyzaj mimarlığı disiplinin mekanlara bakışının sosyal konulara derin etkisi olduğu gerçeğidir. Suç bu konulardan biridir. Peyzaj mimarlığı mesleki sorumluluğu gereği kişilere, topluluklara ve zamana uygun mekanlar sunabilmelidir. Bu çalışma bu fikir motivasyonu ve ışığı doğrultusunda oluşturulmuştur.

İstanbul Teknik Üniversitesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir